TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili Yüceer: Kadının aile dışında da yeri var

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili Yüceer: Kadının aile dışında da yeri var
© Candan Yüceer / TBMM
By Menekse Tokyay
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu başkanvekili Candan Yüceer kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarını irdeliyor.

REKLAM

Kızının gözü önünde katledilirken “ölmek istemiyorum” çığlığıyla hafızalara kazınan Emine Bulut cinayeti de; kocası 4 ay sonra hapisten çıkacağı için kendisini risk altında görerek “Emine Bulut gibi ölmek istemiyorum, yardım edin” diyen ve yetkililere seslenen 3 çocuk annesi Oya Aydoğdu’nun çaresizliği de Türkiye’nin kadına yönelik şiddet gerçekliğini en çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.

25 Kasım günü her yıl Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak anılıyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre Türkiye'de sadece ekim ayında 36 kadın öldürüldü. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, 2019’da öldürülen kadın sayısının 299 olduğunu, cinayetlerin yüzde 72,8’inin evde işlendiğini ve faillerin yüzde 95’inin eş, partner ya da akraba olduğunu belirtti.

10 yıldır çalışmalarını sürdüren TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun (KEFEK) farklı partilerden temsilcileri; kadına yönelik şiddet konusunu, yasal ve uygulama beklentilerini, parti önceliklerini ve yargı paketlerinde kadının durumunu euronews Türkçe'ye anlattı. Dosyamızda ilk olarak Komisyon Başkanvekili Candan Yüceer'in görüşlerine yer veriyoruz.

KEFEK’in misyonu, Türkiye’de kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması ve cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadele etmek üzere yasama çalışmalarına katkı sunulması.

Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili Candan Yüceer’e göre; Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede ikili bir durum söz konusu; zira Türkiye bir yandan kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’ni en erken onaylayan ülke iken, diğer yandan, günde en az bir kadının cinayete kurban gittiği, toplumda kadının konumunu güçlendirmeye yönelik yasal düzenlemelerin hedefe konulduğu bir ülke.

Kadının aile dışında da yeri var

euronews Türkçe’ye konuşan Yüceer, “Bir yandan kadınlar, karşı karşıya kaldığı şiddet, istismar ve ayrımcılığa karşı sesini yükseltiyor. Diğer yandan kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin çıkarılan 6284 Sayılı Kanun’un altı oyuluyor, yoksulluk nafakası tartışmaya açılıyor” diyor.

6284 sayılı Kanun’un isminin başına 'Ailenin Korunması' ifadesinin eklenmesi yanlış; zira kadının aile dışında da bir yeri ve anlamı var

Yüceer’e göre, kadını şiddetten korumaya yönelik önemli bir adım olan 6284 sayılı Kanun’un isminin başına “Ailenin Korunması” ifadesinin eklenmesi yanlış; zira kadının aile dışında da bir yeri ve anlamı var.

Türkiye’nin kadın sorunları özelinde çalışan bir Bakanlığının olmaması da bazı kesimlerin eleştirilerine hedef oluyor; zira 2011 yılında isminden “kadın” ibaresinin çıkarıldığı bakanlık günümüzde Çalışma Bakanlığı’yla birleştirildi. Halihazırda sadece Aile ve Çalışma Bakanlığı bünyesinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bulunuyor.

Kadın Bakanlığı yeniden kurulur mu?

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, ekim ayında partisinin milletvekilleriyle Kızılcahamam’da gerçekleştirdiği istişare toplantılarında, bakanlık sayısının artırılma sürecinde kadın bakanlığı kurulabileceğinin sinyalini verdi.

Yüceer, kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda yakın zamanda meclise önemli kanun teklifleri sundu. Buna göre, öldürdüğü kadının eşi ya da ilk dereceden yakını değilse sanığa ağırlaştırılmış müebbet yerine müebbet hapis cezası verilmesine karşı her ikisinin de ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması yönünde bir kanun teklifi sunan Yüceer, ayrıca kadın cinayetlerinin iyi hal indirimi dışında tutulmasına ilişkin bir teklif de sundu.

Öte yandan, cinsel taciz suçları için yasada öngörülen cezalar düşük olduğu için mahkemeler genelde hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde karar veriyorlar. Böylece cinsel saldırının mağduru yeni bir saldırı riskiyle karşı karşıya bırakılırken, tacizcinin yaptığı yanına kâr kalıyor. Yüceer’in sunduğu bir diğer kanun teklifi ise, cinsel taciz suçlarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması yönünde.

Ancak, Yüceer’e göre, kadına karşı şiddetin önlenmesi, öncelikli olarak kadının toplumdaki yerini güçlendirmeye bağlı, zira diğer türlü cezai yaptırımların etkisi de sınırlı kalıyor.

“Üniversitelerde araştırma görevlilerinin yarısı kadın. Ama kadın rektör oranı yüzde 8,5. 81 tane il valisinden yalnız 2’si kadın. 31 Mart Yerel Seçimlerinde seçilen kadın belediye başkanı sayısı sadece 41. Kadının ekonomiye katılımında dünyada son sıralardayız. Genç kadınların yüzde 34,6’sı işsiz, yüzde 38,3’ü ise hem eğitimin hem de istihdamın dışında,” diyen Yüceer, hükümetin bu konudaki odak noktasının ise, kaç kadının şiddet ve ayrımcılıktan korunduğundan ziyade, kaç kişinin boşanmaktan vazgeçirdikleriyle ilgili olduğunu düşünüyor.

Kolluk güçlerine büyük sorumluluk düşüyor

Güleda Cankel’e hep birlikte ağladık. Güleda, şiddet gördüğü için hastaneye gidiyor. Güleda’nın hastaneye gittikten sonra korunması gerekiyordu. Ama evine gönderildi. Katilin eline bırakıldı adeta

Yüceer, yasalarda ve mevzuatta yapılan düzenlemelere rağmen kadının korunmadığını ve bu konuda yapılan düzenlemeler, kolluk güçlerince “angarya bir iş” gibi görüldüğünü, şiddet riski önemsenmedikçe de sonucun cinayet olduğunu belirtiyor.

“Erkek arkadaşı tarafından bıçaklanarak öldürülen 19 yaşındaki Ispartalı üniversite öğrencisi Güleda Cankel’e hep birlikte ağladık. Güleda, şiddet gördüğü için hastaneye gidiyor. Güleda’nın hastaneye gittikten sonra korunması gerekiyordu. Ama evine gönderildi. Katilin eline bırakıldı adeta” diyor Yüceer.

Yargı paketlerinde kadına yönelik şiddet meselesi

Yargı paketlerinde kadına yönelik şiddet konusunda olası düzenlemeler de kamuoyu tarafından tartışılıyor.

Adalet Bakanlığı’nın kamuoyuna açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne göre; “aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların yargısal çözümü sürecinde uyuşmazlıkları derinleştiren uygulamaların kaldırılacağı” belirtiliyor ve 6284 Sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklı sorunların giderileceği kaydediliyor.

REKLAM

Yüceer’e göre, “Bahsedilen, yasanın daha etkin uygulanması veya kadınların şiddetten daha etkin bir şekilde korunması olsa ne güzel, ne iyi. Ama iktidara yakın medyadaki haberlere bakınca, niyetin tam tersi olduğunu görüyoruz. Yasanın “aileye zarar verdiği” yönünde bir anlayış hakim. Erkeklerin yasa nedeniyle uzaklaştırma alması gibi uygulamalara hak ihlali diyen bakan bir anlayış devlete egemen.”

Yüceer, İkinci Yargı Paketi ile yoksulluk nafakasının sınırlandırılacağı konusunda bir algı operasyonu olduğu kanaatinde.

“Buna hazırlık amacıyla yoksulluk nafakasına ilişkin yalan haberlerle, çarpıtma verilerle algı yaratılmaya çalışılıyor. Kadınlar sanki iş ve gelir sahibi olabilecekken, 200-300 TL’lik yoksulluk nafakasını tercih edip erkekleri cezalandırıyorlarmış gibi bir hava oluşturuluyor” diyor Yüceer.

Kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 35 olduğu, kadın işsizliğinin genel işsizlik ortalamasından 3,5 puan fazla olduğu ve kamuda kadın istihdamının yüzde 40’a ulaşmadığını kaydeden Yüceer, evde çocuklara bakma sorumluluğuyla yalnız bırakılmış, çalışma hayatından, eğitimden, mesleğinden koparılmış kadının bu şartlarda boşanıp hemen iş sahibi olması, gelir elde etmesini mümkün görmüyor; ayrıca boşanmış kadınların eski eşinden şiddet gördüğünü vurguluyor.

“Yani eve hapsedilmiş, ev içinde şiddet görmüş milyonlarca kadından söz ediyoruz. Bu şartlarda yoksulluk nafakasını ortadan kaldırmak, açlığı gösterip kadınları evdeki şiddete razı etmeye çalışmaktır. Kadını ev içinde gördüğü şiddet karşısında çaresiz ve güçsüz bırakan hiçbir düzenlemeyi kabul etmeyiz” diye ekliyor Yüceer.

REKLAM

İkinci yargı paketinin içeriğine dair bir diğer iddia ise, istismara uğramış çocukların, istismarcılarıyla evlendirilmesine yönelik bir düzenlemenin gündeme gelebileceği. Yüceer’e göre; bu konuda cezai hükümleri hafifletecek her adım, çocuk evliliklerine kapı aralayacak ve istismarı cezasız bırakabilecektir.

Önlenebilir mi, kaçınılmaz mı?

Peki kadına yönelik şiddet vakaları kaçınılmaz bir şekilde artacak mı? Önlemek için yapılabilecekler halen var mı?

Yüceer’e göre, en başta yapılması gereken İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’un eksiksiz uygulanmasının yanı sıra, Türk Ceza Kanunu başta olmak üzere, yasalarda kadına yönelik şiddete açık kapı bırakan; katilleri, tacizcileri, istismarcıları cesaretlendiren ne kadar düzenleme varsa hepsinin elden geçirilmesi.

“Tek bir kadının daha korunmadığı için, başvurduğu karakol ya da sağlık kurumu görevini savsakladığı için yitirilmesine tahammülümüz yok. Yasada, mevzuatta ne yazıyorsa yerine getirmeli, yerine getirmeyenlerden hesap sorulmalı” diyor Yüceer.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Belçika: Kaybolan ve şiddet gören kadınlara dikkat çekmek için kırmızı ayakkabılar açık hava sergisi

Kadın cinayetleri nasıl haberleştirilmeli? Haber dili ve görsel seçiminde nelere dikkat edilmeli?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Türkiye'de geçen yıl 403, son iki ayda 71 kadın cinayeti işlendi