İran'daki 'baskıcı rejimden' Türkiye'deki 'özgür ortama' sığınanlar

İran'daki 'baskıcı rejimden' Türkiye'deki 'özgür ortama' sığınanlar
© AP
© AP
By Kerem Congar
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

"Tek düşündükleri Hizbullah ve Şii inancını Irak'ta yaymak. Kendi vatandaşlarını düşünmüyorlar. Bu sebeple insanlar İran'dan kaçmak için bir çıkış yolu arıyor..." Bu sözler yakın bir zamanda İran'dan Türkiye'ye temelli göç eden Ali'ye ait. Ali, birçok eğitimli İranlının ülkeden kaçtığını belirtiyor

REKLAM

"Tek düşündükleri Hizbullah ve Şii İslam inancını Irak'ta yaymak. Kendi vatandaşlarını düşünmüyorlar. Bu sebeple insanlar İran'dan kaçmak için bir çıkış yolu arıyor..."

Bu sözler İran'dan yakın bir zamanda ayrılarak İstanbul'a gelen ve Türkiye'de yaşamaya başlayan Ali'ye ait. Ali'nin eşi Mona, İran'da okuduğu üniversiteden transkript (Not dökümü) belgesi almaya gittiği zaman ilginç bir sürprizle karşılaşmış. Üniversite görevlileri sadece bir günde 160 kişinin İran'dan ayrılmak için gerekli olan bu belgeyi talep ettiğini söylemiş.

80 milyonu aşkın nüfuslu İran'da Batılı ülkelerle yapılan nükleer anlaşmanın feshinden sonra ülkede büyük bir ekonomik kriz baş gösterdi. Ekonomisi daha çok petrol ihracatına dayanan İran'da, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) uyguladığı yaptırımlar ülkede büyük bir enflasyona neden oldu. Hayat pahalılaştı, alım gücü düştü.

Bu gelişmeler ülkede 1 Ekim itibariyle geniş çaplı protestoların fitilini yaktı. 700'ü aşkın kamu bankası ve 200 civarı kamu kurumu halk tarafından ateşe verildi. Şii siyasi partilere ait binalar yerle bir edildi. Ancak Tahran yönetiminin protestolara karşı müdahalesi çok sert oldu. 10 bine yakın kişi gözaltına alındı, bu kişilerin 4 binden fazlası tutuklandı.

AFP

Ali Hamza el-Medeni ve Sair Kerim et-Tayyib gibi aktivistlerle bazı gazeteciler suikaste uğradı. Bu durum uzun yıllardır ekonomik sıkıntılar çeken İran halkının hükümete karşı öfkesini daha da artırdı.

Washington merkezli bağımsız medya kuruluşu NPR'ın İstanbul muhabiri Peter Kanyon, son dönemde İran'dan Türkiye'ye göç eden eğitimli bir kesimle sokak röportajları yaptı. Kimi aileler İran hükümetinden korktukları için konuşmak istemese de, bazıları soyadları açıklanmadan İran'daki son durumu tüm çıplaklığıyla anlattı.

İranlı Ali, Türkiye'ye geldiğinden dolayı çok memnun olduğunu ve kendisini burada baskı altında hissetmediğini söylüyor. "Geçen hafta İran'daydım. Bazı aileler yakınlarının kayıp olduğunu söylüyordu." diye ekliyor Ali. Uluslararası Af Örgütü'ne göre İran'daki hükümet karşıtı gösterilerde 200'den fazla sivil polis kurşunu ya da kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.

İstanbul Taksim'de röportaj veren bir diğer isim ise Mahyar. Mahyar, İran'da tanıdığı birçok arkadaşının ülkeyi terk etmek istediğini duyduğunu söylüyor. Mahyar, "Herkes... Sadece orta kesim değil. Zenginlerin bile artık umudu kalmadı. Çünkü hiçbir şekilde yatırım gelmiyor. (Tahran hükümeti) ise insanlara kurşun, işkence, hapis cezası ve yalanlarla karşılık veriyor." diyor.

İran'dan Türkiye'ye göç eden bir diğer isim 30 yaşındaki Navid. Navid tüm ailesiyle birlikte Türkiye'ye temelli olarak gelmiş. İran'dayken turizm işi yapıyorlarmış. Navid, Tahran hükümetinin tüm bu olaylardan ders alması gerektiğini söylüyor: "Ancak Tahran yönetimi olayları iyi bir şekilde okuyamadı. (Protestolara katılan herkesi) Amerika'nın desteklediği haydutlar olarak görüyorlar. İnsanların halini düşünmüyorlar. İran'daki devrimin başlangıcından itibaren tek sloganları ABD'yi devirmek. Hala durum aynı. Ülkede kötü giden bir şey olduğunda hemen ABD'yi suçluyorlar."

Navid, İran'ın 2009'da Mir Hüseyin Musavi'nin liderliğinde başlayan Yeşil Hareket protestolarından bu yana en kötü günlerini geçirdiğini belirtiyor. Yeşil Hareket olaylarında da halk, ekonomik sıkıntıları gerekçe göstererek ayaklanmış, Tahran'da 5 milyon kişinin katıldığı dev protestolar düzenlenmişti.

Hükümetin halk protestolarından öğrendiği tek şey, onlara nasıl daha iyi müdahale edilebileceği oldu

Ancak Navid, İran yönetiminin son yaşanan olaylardan hala ders almadığı görüşünde: "Hükümetin halk protestolarından öğrendiği tek şey, onlara nasıl daha iyi müdahale edilebileceği oldu."

Türkiye'de 2013'teki Gezi Olayları'ndan bu yana yaşanan özgürlük ve temel hak ihlalleri uluslararası kuruluşların da raporlarında kayda geçmiş durumda. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltılar, tutuklamalar ve sayısı yüz binleri bulan KHK mağdurları Türkiye'de uzun bir süredir hak arayışı içerisinde. Diğer bir yandan, Türkiye'de son dönemde artan intihar vakalarına gerekçe olarak gösterilen 'ekonomik kriz'... Hal böyle iken, komşu ülke İran'dan kaçarak Türkiye'deki "özgür ortama" sığınan insanların olması belki de kimi isimlere istemeden de olsa "rahmet okutuyor".

İran'dan Türkiye'ye gelen Mona ilginç bir söylemde daha bulunuyor. "İran'da hükümet karşıtı halk protestolarına yapılan sert polis müdahalesini, ABD sadece kınamakla yetindi. Washington, bu olaylara tepki göstermek için çok geç kaldı. Medya baskısı sonrası Trump sadece kısa bir tweet paylaştı. Ancak ABD'den İran halkına az destek verilmesi, insanları daha sinirlendirdi. Sosyal medyada şöyle yorumlar sıkça yapılıyordu. Biz yalnızız ve sadece kendimize güvenebiliriz."

Qries

Ek kaynaklar • NPR

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kabil'den Afgan seçim sistemini tiye alan Ruhani'ye: Tek sesli değiliz, gazetecileri hapsetmiyoruz

İspanya mahkemesi, Katalan siyasetçi Junqueras'ın tahliye talebini reddetti

ABD Başkanı Trump'ın savaş yetkilerini kısıtlamayı öngören tasarı Temsilciler Meclisi'nde