Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü: Doğada 1 milyona yakın tür yok olma riski taşıyor

Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik günü
Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik günü © AP Photo
© AP Photo
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik günü bugün tüm dünyada kutlanıyor. Dünyanın doğal yaşam çeşitliliğinin korunmasını ve geliştirilmesini hedefleyen bu özel günde bu konuda farkındalığı artıracak ve toplumsal bilinci yükseltecek etkinlikler düzenleniyor

REKLAM

Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik günü bugün tüm dünyada kutlanıyor.

Sürdürülebilir dünya için doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesini teşvik amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde her yıl 22 Mayıs, "Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik" günü olarak kutlanıyor.

Dünyanın doğal yaşam çeşitliliğinin korunmasını ve geliştirilmesini hedefleyen bu özel günde farkındalığı artıracak ve toplumsal bilinci yükseltecek etkinlikler düzenleniyor.

İklim değişikliği, tüketici tercihleri, kentleşme, demografi, tarımsal kirlilik ve aşırı hasat gibi unsurlar, doğada biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyerek yaklaşık 1 milyon canlı türünü yok olma tehlikesiyle baş başa bıraktı.

Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü 2020: 'Çözüm Doğada'

Bu yıl Biyolojik Çeşitlilik Günü,  "Çözüm Doğada" temasıyla kutlanıyor. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele tedbirleri kapsamında ilk kez sadece çevrim içi kampanyalarla anılıyor.

Brezilya'da 1992'de düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde, biyolojik çeşitlilik kaynaklarının, insan kaynaklı faaliyetlerden ötürü zarar görmesi ve bazı türlerin soyunun tükenmesinin endişe verici boyutlara ulaşması üzerine BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kabul edildi.

Türkiye, 1993'te yürürlüğe giren sözleşmeye 1996'da taraf oldu. Sözleşmeye halihazırda 196 ülke ve AB taraf olarak bulunuyor.

Sözleşme, özellikle sürdürülebilir kalkınma ve gelişme kavramları üzerine odaklanıyor. Hayvan, bitki, mikroorganizma çeşitliliği ve bunların ekosistemlerinin korunmasına odaklanan sözleşme, insanların gıda, güvenlik, barınma, ilaç, sağlıklı ve temiz çevrede yaşama haklarını da dikkate alarak sürdürülebilirliği daha geniş perspektiften ele alıyor.

Doğada 1 milyona yakın tür yok olma riski taşıyor

Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetler Arası Bilim-Politika Platformunun (IPBES) geçen yılki raporuna göre, doğada 1 milyona yakın hayvan ve bitki türü, insan faaliyetleri nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Yerli türlerin ortalama bolluğunun, 1900'den bu yana, karaya dayalı en büyük habitatlarda en az yüzde 20 azaldığı belirtiliyor. Amfibi türlerin yüzde 40'ından fazlası, resif oluşturan mercanların yaklaşık yüzde 33'ü ve tüm deniz memelilerinin üçte birinden fazlası da tehdit altında. Böceklere ilişkin tablo çok net olmasa da mevcut kanıtlar, böcek türlerinin tahminen yüzde 10'unun tehlikede olduğuna işaret ediyor.

IPBES'e göre, 16'ncı yüzyıldan bu yana en az 680 omurgalı türün nesli tükendi, 2016'da ise gıda ve tarım için kullanılan evcilleştirilmiş tüm memelilerin yüzde 9'undan fazlası çoktan tükenmişti.

Dünya biyolojik çeşitlilik kaybıyla alarm veriyor

Gezegenin sağlığını ve küresel biyolojik çeşitliliğin güncel durumunu ortaya koymak amacıyla 1998 yılından bu yana, iki yılda bir hazırlanan "Yaşayan Gezegen Raporu"nun 2018 yılındaki tespitlerine göre de doğa, biyolojik çeşitlilik açısından tüm dünyada alarm sinyalleri veriyor.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ve Londra Zooloji Derneğinin birlikte hazırladığı rapora göre, dünyanın 4,5 milyar yıllık tarihinde ilk kez "Büyük İvme" devri yaşanıyor. Hızla çoğalan insan nüfusu ve yükselen ekonomik büyüme ile artan enerji, arazi ve su talebi, dünyayı daha önce eşi benzeri görülmemiş bir değişime tabi tutuyor.

Biyolojik çeşitlilikteki azalmayı en çok aşırı kullanım ve tarımsal faaliyetler, istilacı türler, plastik kirliliği, avcılık, balıkçılık, tarımsal kirlilik, barajlar, yangınlar ve madencilik gibi etkenler tetikliyor.

Aşırı tüketim ve sürekli büyüyen tarımsal üretimin, insanın yükselen tüketim hızıyla tetiklendiğine dikkati çeken rapora göre, insanoğlunun doğal kaynakları tüketme seviyesini ölçen "ekolojik ayak izi", son 50 yılda yüzde 190 arttı.

Omurgalı hayvan türlerinin popülasyonlarında 1970 ile 2014 arasında, 40 yıldan biraz fazla sürede yüzde 60 düşüş olduğuna dikkati çeken rapora göre, son 50 yılda karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 38, deniz türlerinin popülasyonlarında yüzde 36 azalma olurken, en fazla kayıp yüzde 81 ile sulak alanlarda oldu.

Bu kapsamda, BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Paris Anlaşması ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi yol haritaları, doğanın yaşam örgüsünün korunması için rehber niteliği taşıyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Betam raporu: Türkiye'de ilk çeyrekte GSYH yüzde 6,7 oranında artacak

TÜİK mayıs ayı sektörel güven endekslerini açıkladı; endeks hangi sektörde kaç puan yükseldi?

Youtube'dan etkilenip vahşi doğada yaşamak isteyen aileden 3 kişi gıdasızlık ve soğuk sebebiyle öldü