Birleşmiş Milletler (BM), Arnavut makamlarının iki Türk vatandaşa muamelesinden dolayı endişe duyduğunu ifade etti.
REKLAMBirleşmiş Milletler (BM), Arnavut makamlarının iki Türk vatandaşa muamelesinden dolayı endişe duyduğunu ifade etti.
Birleşmiş Milletler insan hakları yetkilileri, ocak ayında Arnavutluk tarafından sınır dışı edilerek Türkiye’ye gönderilen Harun Çelik ve şu an kapalı bir göçmen merkezinde sınır dışı edilmeyi bekleyen Selami Şimşek’in davalarının açılması için Arnavutluk hükümetine bir mektup gönderdi.
Çelik ve Şimşek, Gülen cemaatine yönelik 'Fetö soruşturmaları' kapsamında 'örgüt üyeliği' ile suçlanıyor.
BM tarafından 20 Mart tarihinde gönderilen, ancak Arnavutluk’ta salı günü yayınlanan mektupta, Şİmşek’in Türkiye’ye gönderilmesi durumunda haklarının ihlal edilebileceği konusunda uyarı yapılıyor. Mektupta Şimşek’in “gözaltı, kovuşturma ve potansiyel olarak işkence ya da diğer insanlık dışı veya onur kırıcı muamele” ile karşılaşmasının olası olduğu ifadeleri yer alıyor.
Şimşek başlangıçta sahte seyahat belgesi kullanımından Tiran Havaalanı'nda tutuklanarak hapse atılmıştı. 9 Mart'ta serbest bırakılmasının ardından Tiran yakınlarındaki yasadışı göçmenler için kapalı bir merkeze transfer edilmeden önce Şimşek, bilinmeyen nedenlerden ötürü polis tarafından birkaç saat sivil bir arabada tutulmuştu.
Destekçileri, birkaç üst düzey hükümet yetkilisinin derhal bir sınır dışı emri çıkarılmasını istediğini iddia ediyor. Avukatı yaptığı açıklamada henüz dava hakkında resmi bir bilgi almadığını iletti ve “İltica talebinin kabul edilip edilmediğini henüz bilmiyoruz. Yetkililer neden onu kapalı göç merkezinde tuttuklarını açıklamadı” dedi.
Beş BM yetkilisinin yazdığı mektup, Çelik'in sınır dışı edilmesini de sorguluyor.
Kazakistan'da Gülen hareketi ile bağlantılı bir okulda öğretmenlik yapan Çelik, sahte vize kullanarak Kanada'ya kaçmayı denemiş, 2018'de Arnavutluk'ta tutuklanarak hapse atılmıştı.
Arnavut polisi, Çelik'i 1 Ocak'ta İstanbul'a göndermişti. Türkiye'ye iadesi, Arnavutluk muhalefeti tarafından büyük bir insan hakları ihlali olarak tanımlanmıştı.