Dağlık Karabağ'da ateşkese rağmen çatışmalar neden durmadı?

Ateşkes sonrası Gence kentine düzenlenen top atışında yıkılan evini terkeden bir Azeri
Ateşkes sonrası Gence kentine düzenlenen top atışında yıkılan evini terkeden bir Azeri © Ismail Cozkun/IHA
By Berrak Kanbir Rodriguez Sanmartin
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Dağlık Karabağ'da Rusya'nın girişimiyle varılan ateşkese rağmen çatışmalar durmadı. Bunun arkasında yatan sebebin Rusya'nın Ermenistan'dan istediğini alamaması olarak değerlendiren Rusya uzmanı Doç Dr Göktürk Tüysüzoğlu Moskova'nın Suriye ve Libya'da atabileceği yeni hamlelere karşı uyardı

REKLAM

Azerbaycan ile Ermenistan arasında Dağlık Karabağ toprakları üzerindeki anlaşmazlık sebebiyle 27 Eylül'de başlayan ve iki hafta boyunca tüm şiddetiyle bölgeyi sarsan ve uluslararası toplumu tedirgin eden çatışmaların nihayet Rusya'nın öncülüğünde 11 Ekim'de ilan edilen ateşkesle sona ereceği düşünülüyordu.

Ancak beklenen olmadı, bölgeden gelen ilk haberler 12 saat sürmesi planlanan ateşkesin pek de uzun ömürlü olmayacağına işaret etti. Taraflar da varılan ateşkes anlaşmasının ihlal edildiğini doğruladı. Bölgeye giden basın mensupları ve diğer gözlemciler de her iki tarafta can ve mal kaybı yaşandığını, karşılıklı güvensizliğin sürdüğünü bildiriyor.

Dağlık Karabağ'da yaşanan gelişmeleri Euronews Türkçe'ye değerlendiren Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu, Moskova'nın, 12 saatlik ateşkes hamlesiyle, eğer isterse daha uzun ömürlü bir ateşkes yapılmasını sağlayabileceğini ve hatta Azerbaycan’ı durdurarak durumu eski haline çevirebileceğini öncelikle Ermenistan’a sonra da tüm dünyaya göstermeye çalıştığını belirtiyor.

Tüysüzoğlu'na göre Rusya'nın istediği koşulsuz şartsız kendi kontrolünde olacak bir Erivan. Bu nedenle Moskova, özellikle Ermenistan’daki Paşinyan yönetimine ‘istediğimi vermezsen kriz daha da tırmanacak’ mesajını iletiyor.

"Moskova Erivan'dan henüz istediğini alamadı"

Tüysüzoğlu, Moskova’nın henüz Ermenistan’dan istediğini aldığını gösterecek herhangi bir siyasal değişiklik ya da bürokratik atama ve özellikle de eski devlet başkanı Koçaryan ile taraftarlarının yargıdaki davalarına ilişkin bir adım atılmadığının ya da en azından basına yansımadığının altını çiziyor:

"Rusya için bu adımları görmek çok önemli. Ateşkes masasına oturmadan önce ve sonra bu hususta görüşmeler devam etmiş ve Moskova Paşinyan’dan bir söz ya da yatıştırıcı bir tavır görmüş olmalı. Fakat Rusya’nın ateşkesin arkasında çok net açıklamalar ile durmuyor oluşu esasen Paşinyan'ın hamlelerini ve kendisine verdiği muhtemel sözleri yerine getirip getirmeyeceğini görmek istemesi ile ilgili olduğunu düşünüyorum".

Ermenistan Rusya için neden önemli?

Rusya’nın Güney Kafkasya’daki en önemli askeri üsleri Ermenistan'ın başkenti Erivan ve Gümrü kentinde bulunuyor. Ayrıca Ermenistan, Kolektif Güvenlik Örgütü ile Avrasya Ekonomik Birliği’ne üye tek Güney Kafkas ülkesi.

Ermenistan’ın, Batılı ülkelerde, özellikle ABD ve Fransa'da güçlü bir diasporası olmasına karşın, Batı’dan daha çok Rusya’ya bağımlı olmasının en önemli nedeni ise, Dağlık Karabağ ve çevresinde süren işgale Rusya’nın verdiği askeri ve siyasal destek.

Ne var ki, Rusya'nın, Batı’ya daha yakın duran Nikol Pashinyan’ın iktidarını sonlandırabilmek ya da onu zor duruma düşürebilmek adına Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ ve çevresindeki toprakları geri alarak işgali sonlandırmasına izin vermesi, Tüysüzoğlu'na göre Ermeni toplumunun Rusya’ya olan bakış açısı da tamamen olumsuz bir yönde değiştirebilir ve genel itibarıyla güvenlik garantisi olarak görülen Moskova 'güvenilmez' bir aktöre dönüştürebilir.

Bu da Rusya'nın Ermenistan’daki siyasal etkinliğini ve hatta buradaki askeri üslerini kaybetme riskini de beraberinde getirebilir.

"Dağlık Karabağ'da çözümsüzlük Rusya'nın işine yarıyor"

Rusya uzmanı Doç Dr Göktürk Tüysüzoğlu'na göre Rusya'nın Dağlık Karabağ meselesinde çözüme destek vermesi halinde, Ermenistan ile olan stratejik bağlarının zayıflatacak.

Öte yandan Rusya’nın Azerbaycan’a belli oranda alan açan ve çatışmalara fazla müdahil olmak istemeyen bir tavır takındığı görülüyor. Kremlin sözcüsü Peskov ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, Dağlık Karabağ ve çevresindeki toprakların Ermenistan’a ait olmadığı, bu nedenle de Kolektif Güvenlik Antlaşması özelinde Erivan’a güvenlik garantisi sağlayamayacakları yönündeki açıklamaları, Bakü’nün ve Ankara’nın elini rahatlatan bir açıklamaydı.

Ancak Moskova ve Bakü'nün, aynı zamanda Batı’nın enerji ihtiyacının giderilmesi ve geliştirilecek projeler hususunda rakip aktörler konumunda olduğu hatırlandığında, Dağlık Karabağ'da çözümün Azerbaycan lehine gelişmesine izin vermek, Türkiye ile Azerbaycan’ın Güney Kafkasya’daki etkinliğini artırmasına göz yummak anlamına geleceği ve bunun Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu olumsuz etkileceği açıkça görülüyor.

İşte bu noktada ateşkese rağmen çatışmaların durmaması çözümsüzlüğü zorlayacak bir adım olarak da değerlendirilebilir. Tüysüzoğlu, Azerbaycan’a ateşkes sonrasında düzenlenen füze saldırılarının Paşinyan’ın kendi prestijini kurtarabilmek ve intikam alabilmek adına düzenlenmiş hamleler olmasının yanı sıra, Azerbaycan’ı füze saldırıları düzenlemeye ve böylece Rusya’yı ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütünü devreye sokmaya yönelik bir adım olarak görmek gerektiğine dikkat çekiyor.

"Ankara, Suriye ve Libya'da Moskova'nın hamlelerine hazırlıklı olmalı"

Rusya'nın, Ermenistan ile Azerbaycan’ı ateşkes masasına oturtarak sürecin kendi kontrolünde olduğunu tüm dünyaya göstermek istediğini kaydeden Doç Dr Göktürk Tüysüzoğlu, Moskova'nın Ankara’yı Dağlık Karabağ’a karşılık Suriye ve hatta ateşkes sağlanan Libya’da taviz verme yaklaşımına itmek isteyebileceğinin de altını çiziyor.

Türkiye’nin yakın zamanda Suriye’nin kuzeyinde öncelikle İdlib, ardından da PYD/YPG özelindeki Rus hamlelerine hazırlıklı olması gerektiğini belirten Tüysüzoğlu görüşlerini şu sözlerle dile getiriyor:

"Rusya, Dağlık Karabağ ve çevresindeki Ermenistan işgalinin zayıflamasına koşut olarak, yakın bir zamanda Suriye’nin kuzeyinde (İdlib) bir operasyona girişerek ve hatta son zamanlarda iyice belirginleşen PYD/YPG ile temasını genişletip, Türkiye tarafından terörist olarak kabul edilen bu örgütün Suriye yönetimi ile temasını sağlayarak belli bir özerklik ekseninde sahadaki varlığını meşrulaştırmaya çalışabilir. Hatta bu durumu Cenevre’deki anayasa müzakerelerine de yansıtma yönünde bir Rus hamlesi izleyebiliriz. Şüphesiz, bu durum Ankara tarafından kabul edilemeyecek bir yaklaşıma işaret etmektedir. İşte, bu noktada, Ankara’nın verebileceği bir siyasal/askeri tepki, Rusya eliyle direkt olarak Dağlık Karabağ ve çevresindeki Azerbaycan operasyonuna 'olumsuz' bir şekilde yansıtılabilir".

Moskova'nın, Şam’ı PYD/YPG ile anlaşmaya ikna edebilmek için İdlib’i Şam’a entegre etmek üzere askeri operasyon seçeneğine sıcak yaklaşabileceğini belirten Rusya uzmanı, benzer bir durumun Libya’da da, Tobruk’un etkin olduğu bir ortaklık hükümeti kurulması hususunda yaşanabileceğini vurguluyor.

REKLAM

"ABD ve Avrupa ülkeleri bölgede daha etkin olmalı"

Londra merkezli Conciliation Resources Kafkaslar Program Yöneticisi Laurence Broers ise ateşkesin tam manasıyla uygulanmıyor olmasını Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avupa ülkelerinin bölgede etkin olmamasına bağlıyor.

Euronews'e konuşan Broers AGİT Minks Grubu ve ABD'nin istikrarı sağlamak için bölgede daha aktif olması ve lobi çalışması yürütmesi gerektiğinin alını çiziyor. 

Broers'e göre Rusya da dört yıl önce sahip olduğu nüfuza sahip değil.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Soyuz MS-17 rekor hızla Uluslararası Uzay İstasyonu'na ulaştı

Ermenistan'da bankalar, Rusya'nın Mir kartlarının kullanımını durduruyor

Rusya, Kuzey Kore'ye yaptırımları izleyen panelin yenilenmesini veto etti