LGBTİ+ aileleri: 'Çocuklarımızın hedef haline getirilmesinden dolayı endişeliyiz'

İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto
İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto © Emrah Gurel.
© Emrah Gurel.
By Dilek Gul
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Protestolar kapsamında geçtiğimiz cuma günü açık hava sergisinde Kabe figürü etrafına LGTBİ+ bayraklarının olduğu görsele gelen tepkiler, LGTBİ+ bireyleri hedef alan bir kampanyaya dönüştü. Kızı Boğaziçi'nde okuyan LİSTAG gönüllüsü Tülay Savaş, 'Artık hiçbir yer kızım için güvenli değil' diyor.

REKLAM

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim görevlileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Prof. Dr. Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi'ne kararname ile rektör olarak atamasıyla ilgili eylemlerini sürdürüyor.

Protestolar kapsamında geçtiğimiz cuma günü açık hava sergisinde Kabe figürü etrafına LGTBİ+ bayraklarının olduğu görsele gelen tepkiler, LGTBİ+ bireyleri hedef alan bir kampanyaya dönüştü.

Kızı Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitim alan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks + Aileleri ve Yakınları Derneği gönüllüsü Tülay Savaş bu durumdan ötürü şimdilerde endişe içinde.

LGTBİ+ bireyler üzerinden Boğaziçi Üniversitesi protestoları ötekileştirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor
Av. Tülay Savaş
LİSTAG Gönüllüsü ve LGTBİ+ birey annesi

Bu zamana kadar kızının Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitim almasından dolayı mutluluk duyduğunu söyleyen Savaş, artık hiçbir yerin kızı için güvenli olmadığını düşünüyor.

Euronews'e konuşan anne Savaş, LGTBİ+ bireyler üzerinden üniversitedeki eylemi ötekileştirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını düşünüyor.

Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitim alan kızının eyleme giderken GBT yapan polisler tarafından ''Neden o eyleme gidiyorsunuz, orada sapkınlar var'' gibi bir soruya maruz kaldığını söyleyen Tülay Savaş, tepkinin kurumsallaştığına dikkat çekiyor.

''Orada bir sanat eseri var, suç unsuru varsa eğer savcılık gerekli işlemi yapar. Bizim çocuklarımız burada hedef gösteriliyorlar. Bu çok açık. Zaten toplum içinde bir çok yerde zorlanıyorlar, bir de devlet görevlileri tarafından sapkın olarak suçlanmaları insan hakları beyannamelerine ve bizim Anayasa'mızın onuncu maddesine aykırıdır. Yani bir kesimin bir kesime saldırmasını teşvik eder gibi geliyor bize, ben anne olarak da bundan çok endişe ediyorum. Bizim çocuklarımızın herhangi birinin başına bir şey gelse bunun sorumlusu kim olacak. Her kesimi korumakla görevli devlet görevlileri böyle bir ötekileştirici ifade kullanıyorlar. Hem bir anne hem de bir avukat olarak bunun doğru olmadığını ve çocuklarımızı zor duruma düşürdüğüne inanıyorum. ''

Bütün çocuklar gibi bizim çocuklarımız da insan haklarına ve insan onuruna yaşamak durumunda. Bunu kimse ötekileştiremez. Bunu yapanlar suç işliyorlar

Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör eylemlerinin bu noktaya evrilmesine şaşırmadığını dile getiren anne Savaş; ''pandemiyi bile LGTBİ+'ların varlığına bağladıktan sonra artık hiçbir şeye şaşırmıyorum'' diyor.

"Sapkın diye bir kelime yok. Sapık demeye çalışmışlar ama diyememişler, sapkın demişler. Bütün çocuklar ve insanlar gibi bizim çocuklarımız da insan haklarına ve insan onuruna yaşamak durumunda. Bunu sonuna kadar hak ediyorlar. Bunu kimse ötekileştiremez. Bunu yapanlar suç işliyorlar. ''LGTBİ+ bayrakları ele geçirildi'' diye bir ifade var, buna sadece gülümsüyorum. Buna şaşırdım. Bu kadar absürd bir şey olamaz artık, tabiki suç unsuru değil. İnsanlar gökkuşağına da bakar, bayrağı da taşır. Üstelik LGTBİ+ birey olması da gerekmez."

Prof. Dr. Melih Bulu'nun durumuna bir anne olarak üzüldüğünü paylaşan Tülay Savaş, bu durumun kendisi için onur kırıcı olduğunu ifade ediyor.

Çocuklarımıza sapkın denmesine, tuhaf varlıklar gibi davranılmasına ya da yeri geldiğinde terörist denilmesine alıştık. O yüzden yaşananlar çok şaşırtıcı değil ama üzülüyoruz
Atilla Dirim
Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği Üyesi ve LGTBİ+ birey babası

Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği'nden Atilla Dirim ise 2016 yılından beri LGTBİ+ bireylere yönelik sistematik bir nefret söylemi olduğunu söylüyor.

"Bunlar başımıza ilk defa gelmiyor. Çocuklarımıza sapkın denmesine, çocuklarımıza tuhaf varlıklar gibi davranılmasına yeri geldiğinde terörist denilmesine alıştık. Ve bütün bunlar sadece cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimleri üzerinden yapılmasına aşinayız. O yüzden yaşananlar çok şaşırtıcı değil ama üzülüyoruz. Bir anda hedef olmaları genel durumun algısı bence. Etrafımıza baktığımızda ekonomi kötü, genel bir mutsuzluk ve sinirlilik hali var. Bu durumun hükümete iktidara yönelmesini istemeyenler kendisine bir kurban seçiyor. Ve bu kurban da dört yıldır bizim çocuklarımız."

Bu gibi durumlarda vatadaşlarını korumakla görevli ne kadar kurum varsa çocuklarımızı hedef haline getiriyor diyen Dirim, bu nedenle kaygılarının arttığını dile getiriyor.

''Yarın bu sözlerden etkilenen kendini bilmez birinin bizim çocuklarımıza saldırmayacağını nerden bileceğiz. Bu bizim için en büyük endişe. Bütün aileler çocukları sokağa çıktığında başına ne gelecek diye kaygılanır ama bizim ki bunlardan kat kat ağır. Çünkü her an sadece doğasını yaşadığı için tehdit altında ve hedef halinde.''

''LGTBİ+'ları provokasyon çıkarmakla suçlayanlar kendilerini haklı çıkarmak için günah keçisi arıyor''

Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın provokasyon açıklamalarına da tepki gösteren Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği'nden Atilla Dirim, ortada provokasyon yaratacak bir şeyin olmadığını ve açıklamaları yapanların kendilerini haklı çıkarmak için günah keçisi aradığını belirtiyor.

Hem kendileri hem de çocukları için kaygılı olduklarını dile getiren LGTBİ+ bireylerin aileleri ve yakınları özgür ve eşit bir yaşam talep ediyor. Çocuklarının toplumdaki diğer bireylerle eşit tutulmasını isteyen aileler aynı zamanda çocuklarını koruyacaklar yasalar bekliyor.

Görüntü editörü • Mert Can Yilmaz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İtalya'da bir lise trans öğrencilere isim seçme hakkı verdi

Bangladeş'in ilk trans haber spikeri yayının ardından göz yaşlarını tutamadı

Türkiye’de kadınlar üniversite okursa erkeklere göre istihdam şansı artıyor; o da daha düşük ücrete