Metropoll Araştırma şirketinin son anketine göre, halkın yüzde 73’ü, üniversite rektörlerini öğretim görevlilerinin seçmesi gerektiğini düşünüyor. Peki daha önce nasıldı, dünden bugüne ne tür değişiklikler oldu?
Metropoll Araştırma şirketinin son anketine göre, halkın yüzde 73’ü, üniversite rektörlerini öğretim görevlilerinin seçmesi gerektiğini düşünüyor. Peki daha önce nasıldı, dünden bugüne ne tür değişiklikler oldu?
Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı kararıyla Boğaziçi Üniversitesi'ne atanması ile başlayan protesto eylemleri devam ederken, Metropoll Araştırma rektör ataması için yaptğı anketin sonucunu yayınladı.
Metropoll Araştırma Genel Müdürü Özer Sencar, Twitter'de anketten yayınladığı bazı bölümlerdeki çarpıcı sonuçları gösterdi.
Ankete katılanların yüzde 69’u "eski milletvekili" veya "milletvekili adayı" geçmişi olan siyasilerin üniversiteye rektör olarak atanmasını doğru bulmadığını ifade etti.
Ayrıca kendileri AK Partili olarak tanımlayanların yüzde 50,6'sı atanan rektörün siyasi geçmişi olmasını doğru bulmadığını ifade etti. MHP'lilerin ise yüzde 63,8 böyle bir durumu kabul etmediklerini söyledi.
Bu oran CHP'lilerde yüzde 90,2, İYİ Partililerde yüzde 85,1 seviyesinde.
AK Partililerin çoğunluğu rektörün üniversite tarafından seçilmesi gerektiğini söylüyor
Sosyal medya hesabından paylaşan Sencar, “Üniversite Öğretim Elemanları, rektörlerini kendileri seçmelidir” diyenlerin oranının yüzde 73.0, “Rektörleri Cumhurbaşkanı tayin etmelidir” diyenlerin oranının ise, 17.9’da kaldığını aktardı.
Dikkat çeken bir diğer husus da, AK Partililerin yüzde 55,1'i rektörün atanma ile değil, üniversite tarafından seçilmesi gerektiğini savundu.
Yüzde 75'i 'üniversiteler siyasetten bağımsız olmalı' diyor
Son olarak, "Üniversiteler idari ve akademik olarak siyasetten bağımsız olmalıdır" görüşüne, katılımcıların yüzde 75’i "katılıyorum”, yüzde 16’sı ise "katılmıyorum" cevabını verdi.
Bu soruda da AK Partili seçmenlerin yüzde 66,1'i üniversitelerin bağımsız olması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de rektörü kim seçiyordu? Neler değişti?
Türkiye'de rektörlerin atanma süreci Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) tercihi ve Cumhurbaşkanı'nın onayı ile gerçekleşiyor. Peki daha önce nasıldı, dünden bugüne ne tür değişiklikler oldu?
Türkiye'de 1946'da yürürlüğe giren kanun ile, dünyada birçok ülkede olduğu gibi rektörler seçimle göreve geliyordu. Ancak 12 Eylül 1980 darbesinden kısa bir süre sonra kurulan YÖK'e rektör belirleme görevi verildi.
1992'de de rektörlerin belirlenme sürecini düzenleyen kanun maddesi değişti ve seçimler geri getirildi. Söz konusu kanuna göre, devlet üniversitelerindeki rektör adayları, profesör unvanına sahip akademisyenler arasından önce öğretim görevlileri tarafından seçiliyor, daha sonra da YÖK adayların üçünü Cumhurbaşkanının onayına sunuyor. Cumhurbaşkanı da 3 adaydan birini bu göreve atıyordu.
Boğaziçi Üniversitesi rektörlük seçimlerini demokratik tutma adına kendine has bir kural uyguluyordu. Boğaziçi sisteminde, kazanan aday dışındaki isimler adaylıktan çekiliyor ve Cumhurbaşkanı, seçilen adayı atamak durumunda kalıyordu. 1992'den 2016'ya kadar rektörler hep bu şekilde seçildi.
KHK ile rektör seçimleri tamamen kaldırıldı
29 Ekim 2016 Kanun Hükmünde Kararname ile rektörlük seçimleri tamamen kaldırıldı. 2016'da Boğaziçi öğretim üyelerinin yüzde 86 oyunu alan Gülay Barbarosoğlu yerine seçimlere dahi katılmayan Mehmed Özkan Cumhurbaşkanı tarafından atandı.
Mehmed Özkan'ın doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanması sıkça eleştirilse de, Boğaziçi Üniversitesi'nde görev alması kısmen kabul edilmesine yardımcı olmuştu.
Sonrasında Melih Bulu’nun atanabilmesini sağlayan düzenleme ise Cumhurbaşkanlığı yetkilendirmesi ile birlikte çıkması mümkün kılınan 703 sayılı KHK oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Ocak'ta Resmi Gazete'de yayınlanan 5 atama kararı ile birlikte son bir yılda toplam 27 üniversiteye rektör atadı.
Rektörler 4 yıllığına görev alıyor ve en fazla iki dönem bu görevi yürütebiliyor.