Yeni bir araştırma kadınlar tarafından geliştirilen fikirlerin ve patent alan yenilikçi ürünlerin kadın sağlığına daha fazla odaklandığını, ancak bu tür çalışmalarda kadınların yeterince fırsat tanınmadığını ortaya koydu.
REKLAMAmerika Birleşik Devletleri'nde yapılan yeni bir araştırma kadınlar tarafından geliştirilen fikirlerin ve patent alan yenilikçi ürünlerin kadın sağlığına daha fazla odaklandığını, ancak bu tür çalışmalarda kadınların yeterince fırsat tanınmadığını ortaya koydu.
ABD patentli biyomedikal ürünler üzerinden yürütülen araştırma, cinsiyetin geliştirilen ürünün o cinsiyet grubunun ihtiyaç ve ilgisini karşılamada belirleyici bir etken olduğunu gösterdi.
Çalışma kapsamında 1976-2010 yılları arasında yayınlanmış makaleler incelendi ve 440 binden fazla biyomedikal ürüne ait patent formu tarandı. Buna göre ticari patent alma alanında kadınların erkeklere oranla çok daha az yer aldığı, ancak kadınların çalışmalarında geliştirdiği ürünlerin kadın sağlığına daha fazla odaklandığı görüldü.
Biyomedikal makalelerin evrimi açısından bakıldığında ise kadınlar, kadın sağlığıyla ilgili olarak erkeklere oranla daha fazla bilimsel keşif yapma eğiliminde. Science dergisinde yayımlanan çalışmanın bulguları yenilikçilik alanında mucitlerin farklı demografik kesimler tarafından temsil edilmesinin icatların çeşitliliğine yansıdığını ortaya koydu.
Kişisel deneyimden bilimsel çalışmaya
Araştırma ekibinin lideri Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Rem Koning'e bu araştırma fikrini veren olay ailevi bir deneyimden kaynaklanıyor.
Üç yıl önce eşinin doğum sonrası yaşadığı bir rahatsızlık nedeniyle yeni anneleri göz önünde bulunduran bir ürün bulamadıklarını belirten Koning piyasadaki ürünlerin çoğunun erkekleri esas alarak geliştirildiğini ve kadınların ihtiyaçlarının göz ardı edildiğini gözlemledi.
Bunun üzerine mucitlerin cinsiyetleri ile geliştirilen ürünler arasında bir ilişki olup olmadığını anlamak üzere araştırmayı başlatan Koning "Kimin için icat ediyoruz?" sorusuyla araştırmayı başlattı.
Araştırma sonucunda tamamı kadınlardan oluşan bir ekip tarafından geliştirilen patentlerin yüzde 35'inin kadın sağlığına daha fazla odaklandığı; çoğunluğu kadınlardan oluşan ekipler tarafından gelişirilen patentlerin yüzde 18'inin ise kadınları göz önünde bulundurduğu belirlendi.
Bu patentlerin bir kısmı menopoz ya da gebelik zehirlenmesi (preeklamsi) gibi yalnızca kadınları etkileyen sorunlara, bir kısmı fibromiyalji gibi hem kadın hem de erkekleri etkileyen rahatsızlıklara, bir kısmı ise atrium kasılması gibi her iki cinsi de etkileyen ancak risk faktörlerinden belirtilere ve tedavi yöntemlerine kadar iki cins arasında farklılık bulunan hastalıklara farklı çözümler sunmak için geliştirildi.
Kadın mucitlerin eksikliği ekonomik kalkınmayı olumsuz etkiliyor
Kadın mucitlerin kadın sağlık ürünlerindeki etkisi büyük olsa da, temsil oranının küçük olması dikkat çekici.
Araştırma süresince incelenen patentlerde kadın mucitlerin temsil oranının yüzde 25 olduğu görüldü. Araştırma ekibi çalışmayı kapsayan otuz yıllık süreçte patentlerdeki temsil oranı eşit olsaydı, halen 6 bin 500 ürünün daha piyasaya sürülmüş olacağını hesapladı.
Koning, iş dünyası açısından bakıldığında kadın mucitlerin eksikliğinin ekonomilerin pandeminin etkilerinden kurtulma çabalarını negatif etkileyeceği görüşünde.
Koning bu görüşünü "Kadınlar yenilikçi alanlara girmediğinde ya da şirket kurmadığında yeni fikirleri, yeni teknolojileri kaybediyoruz ve sonunda daha yavaş bir ekonomik büyüme ile karşılaşıyoruz" diye açıklıyor. Koning'e göre kadınların keşfettiği fikirlerden mahrum kalmak yalnızca toplumları değil, kadınları tüketici olarak da olumsuz etkiliyor.
Bütün yenilikçi fikirlerin cinsiyetlerle bağlantılı olarak geliştirilmediğini vurgulayan Koning bu konuyu daha iyi anlamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini dile getiriyor. Koning, cinsiyetler arası ya da cinsiyet sınırlarının dışındaki çalışmaların toplumda ve bilimde karşılaştığı engellerin de görmezden gelindiğine dikkat çekiyor.