İsveç Başbakanı Stefan Löfven, görevini bıraktığını açıkladı. Löfven, Meclis Başkanı Andreas Norlen'e istifasını sundu. Sosyal Demokrat Parti başkanlığını 5 Kasım'da bırakan Löfven, yerine yeni hükümet kurması için Ekonomi ve Maliye Bakanı Magdalena Andersson'u önerdi
REKLAMİsveç Başbakanı Stefan Löfven, görevini bıraktığını açıkladı.
Löfven, istifasını Meclis Başkanı Andreas Norlen'e sundu.
İstifa mektubunu teslim alan Meclis Başkanı Norlen, Lofven'in yeni hükümet kurulana kadar başbakan olarak görevine devam edeceğini dile getirdi.
Konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında konuşan 64 yaşındaki Lofven, "7 harika yıl oldu ve bu yıllarda ülkemize liderlik etme ayrıcalığına sahip olduğum için gurur duyuyorum." dedi.
Sosyal Demokrat Parti başkanlığını 5 Kasım'da bırakan Löfven, yerine yeni hükümet kurması için Ekonomi ve Maliye Bakanı Magdalena Andersson'u önerdi.
Göteborg'daki kongrede Sosyal Demokrat Partinin yeni lideri Ekonomi ve Maliye Bakanı Andersson olmuştu.
Sosyal Demokrat Parti ile Yeşiller Partisi oluşturacağı yeni koalisyon hükümetinin bu hafta parlamentoda oylanması bekleniyor.
Merkez Partisi de Andersson'u destekleyeceğini duyurmuştu.
Andersson, seçilmesi halinde ülke tarihinde ilk defa bir kadın başbakan olarak tarihe geçecek.
Löfven, mecliste yapılan güven oylamasını kaybetmişti
Başbakan Stefan Löfven, haziran ayında parlamentoda yapılan güven oylamasını kaybetmiş, böylece 2014'ten bu yana iktidarda olan Sosyal Demokrat lider, ülke siyasi tarihinde böylesi bir oylamayı kaybeden ilk başbakan olarak kayda geçmişti.
İki partili merkez sol hükümetin, koalisyonda yer almasa da azınlık hükümetine dışarıdan destek veren üçüncü ortağı Sol Parti'nin desteğini çekmesinin ardından güvenoyuna gidilmişti.
Löfven, hükümetinin düşmesinden önce yaptığı açıklamada, oylamayı bekleyeceğini ve İsveç için en iyisi ne ise onu yapacağını söylemişti.
Löfven 2018'de yapılan seçim sonrası aylar süren müzakerelerin ardından azınlık hükümeti kurmayı başarmıştı.
Hükümetin yeni inşa edilen evlerde kira kontratlarını kolaylaştırmak için harekete geçeceğini duyurmasının ardından Sol Parti rahatsızlığını bildirmiş ve bu durumun Sol Parti için 'kırmızı çizgi' olduğunu belirtmişti.
Eski Komünist Parti olan Sol Parti, hükümetten söz konusu kararı geri çekmesini istemişti.
Sosyal Demokratların yanı sıra koalisyon ortaklarının Sol Parti'yi ikna çabaları sonuçsuz kalmıştı.