Hong Kong'un kültürel dünyası, sıfırdan inşa edilmiş West Kowloon Kültür Bölgesi adlı yepyeni bir proje ile hızla büyümeye devam ediyor.
REKLAMHong Kong'un kültürel dünyası, sıfırdan inşa edilen Batı Kowloon Kültür Bölgesi adlı yepyeni bir proje ile hızla büyümeye devam ediyor.
Victoria Limanı'nın kıyısındaki bu yer, 40 hektarlık bir alana yayılıyor ve Çin operası için Xiqu Merkezi ve çağdaş performans için Freespace gibi birçok kültürel mekana ev sahipliği yapıyor.
Merkezi yapısı olan M+ Müzesi ise kasım ayında kapılarını açıyor.
Bir müzeden daha fazlası
Avustralyalı Müdürü Suhanya Raffel, kentin en güzüde müzesini şu sözlerle tanıtıyor:
"Dijital ve teknolojik çalışmalar, fiziksel nesneler ve sanat eserleri çok yeni bir şey oluşturmalı, işte bu nedenle M+, yani bir müze ve daha fazlası.
Koleksiyonların disiplinler arası doğası, onu gördüğünüzde, bunun bir aydınlanma olduğunu anlıyorsunuz. Bilgisayar oyunlarının yanında sinemayı, mürekkep resminin yanında da mimariyi görebilirsiniz. Bir şeyleri görme şeklimiz hakkında düşünmenin gerçekten harika bir yolu."
Suhanya Raffel, müzenin aynı zamanda mimari bir keşif olduğunu söylüyor:
"Hong Kong'un manzarasına ikonik bir bina eklendi. Aslında, yoğun bir şekilde dikey olan bir şehirde, fark yaratan yatay bir müze binamız var artık. Hareketli görüntüye olan ilgimizi tasarımında somutlaştıran çok ilginç bir yapı."
Çin sanatının yeni bir yorumu
Bir başka yeni kültürel dönüm noktası, yine Victoria Limanı sahilinde inşa edilen Hong Kong Sarayı Müzesi, Pekin Sarayı Müzesi'nden gelen değerli eserler barındıracak. Müzenin Direktörü, Louis Ng yeni müzenin rolünü şöyle açıklıyor:
"Hong Kong Saray Müzesi, kentin kültürel gelişim için bir dönüm noktası olacak. Çünkü bizler, Çin sanatının ve kültürünün müzede yorumlanmasında yeni bir rol yaratmak için oyunun kurallarını değiştireceğiz.
Geleneksel Çin sanatı ve mimarisinden esinlenen bu müze binasının tasarımı, Çin estetiğinin yeni bir yorumu."
Yeni bir kültür merkezi
Hong Kong sanat dünyasına yapılan tüm bu yeni eklemeler, Asya ve Avrupa kültürlerini birleştiren Villepin Art gibi galeriler de dahil olmak üzere, buradaki kültürel ekosisteme fayda sağlıyor.
Eski Fransa Başbakanı’nın oğlu, Villepinart'ın ortak sahibi Arthur de Villepin, Hong Kong'un sanat dünyasındaki etkisi hakkında söyle konuştu:
"Hong Kong'a geldiğimde, burası bir finans merkeziydi. Ve şimdi bu kurumlar sayesinde Hong Kong bir kültür sahnesi ya da sanatın yaşandığı, toplulukların diyaloglar içinde kendilerini geliştirebilecekleri bir merkez haline geldi. Uzmanlar ve ziyaretçiler, Hong Kong'a sadece sergilerden değil, yaşama ve sanat ortamına bakış açımızdan daha fazlasını getirecek."