FT: Türkiye'nin ekonomik dayanıklılığı en büyük korkulara nasıl meydan okudu?

Türkiye ekonomisi
Türkiye ekonomisi © Francisco Seco/Copyright 2021 The Associated Press. All rights reserved
© Francisco Seco/Copyright 2021 The Associated Press. All rights reserved
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

FIM Partnetrs yatırım şirketi yöneticilerinden Francecs Balcells Financial Times gazetesine yazdığı makalede Türkiye gibi dolar borcu yüksek olan ekonomilerin bu kadar döviz kuru dalgalanmasında uzun zaman önce çökeceğini ancak Türkiye ekonomisinin hala ayakta durduğunu belirtti.

REKLAM

Dubai merkezli FIM Partnetrs yatırım şirketinde küresel gelişmekte olan pazarlar borç fonu yöneticisi olarak görev yapan Francecs Balcells, Türkiye gibi dolar borcu yüksek olan ekonomilerin bu kadar döviz kuru dalgalanmasında uzun zaman önce çökeceğini ancak Türkiye ekonomisinin hala ayakta durduğunu belirtti.

Gazetede 'Türkiye'nin ekonomik dayanıklılığı en büyük korkulara nasıl meydan okudu?' başlığı ile kaleme alınan analizde yaşanan çalkantılı süreç incelendi.

2011-2013 döneminde Türk lirasının dolar karşısında 2 lirayı bulması halinde ekonominin çökeceğine dair karamsar uyarıları hatırlatan Balcells, İngiltere merkezli Financial Times gazetesinde yazdığı makalede bu sınırın 3, 5 ve en son 13 liraya kadar çıkmasına rağmen ekonominin çökmediğine vurgu yaparak Türkiye ekonomisinin direncine dair sebepleri sıraladı.

Türk ekonomisinin direncinin sebepleri

Balcells'e göre birinci sebep bu yılın başlarına kadar Türk yetkililerin geçmişte olduğu gibi sermaye kaçışı ve para biriminde zayıflıkla karşı karşıya kalındığında yine faizleri gecikerek ve örtülü bir biçimde yükseltmesi. Ekonominin bu şekilde ani iniş ve çıkışla yönetilmesi sistemi bir süreliğine idare ediyor ve ekonomik aktörlere dengesiz bir ekonomi karşısında tampon oluşturma zamanı tanıyor. Dolar mevduatının birikmesi ve düşük düzeyli döviz borçları bankalara dolar fazlalığı sağlıyor ve böylece ucuz lira fonu alarak dolar ödünç vermeye ve kendileri için başka bir güvenlik mekanizması oluşturma süreci yaratıyor.

Balcells'e göre bu direnci zaman içinde oluşturan yalnızca bankalar değil. Dolarizasyon ilerledikçe hanehalkları döviz yükümlülükleri olmadan dolar değerleri biriktirmeye devam etti. Bu bankaların hanehalklarına döviz cinsinden kredi vermeyi yasaklamasından kaynaklanıyor ve bu şekilde döviz risklerine karşı daha dirençli hale geliyor. Bu durum Balcells'e göre belki de düzenleyicilerin en büyük basireti.

Bir diğer sebep ise ülkedeki kredi kaynak profilinin zaman içinde değişmesi. Değişken portföy akışı büyük ölçüde azaltıldı. Yabancılar yerel borç piyasasının yaklaşık yüzde 30'una sahipken bu rakam yüzde 5'e (mutlak değerlerle 3 milyar dolara) geriledi. Bu arada yerel halk ülkenin Euro devlet tahvillerinin neredeyse yüzde 50'sine sahip oldu.

Bu Türkiye'yi sendikasyon kredi piyasası, ticaret finansı, iç kurumsal krediler gibi farklı dış kredi kaynaklarına bağımlı hale getirdi. Bu kaynaklar dış portföy yatırımcılara göre daha sabırlı ve daha uzun vadeye odaklı.

Geçen zaman içinde ülkenin dış bilanço zincirinin en zayıf halkası olan Türk şirketlerin de borç düzeylerini bir şekilde azaltarak kısa vadeli döviz pozisyonu açısından pozitif bir ağ kurdu.

Varolan sorunlar:

Ancak yatırım uzmanına göre bazı sorunlar varlığını sürdürüyor. Bunların başında koordinasyon geliyor. Her ne kadar her sektör kağıt üzerinde yeterince likidite tamponuna sahip görünse de hepsi de birbirine göbekten bağlı. Bir sektörün kendi döviz değerlerini çekmesi bütün sistemde dalgalanma etkisi yaratabilir, çünkü o değerler bir başkasının bilançosunda bulunuyor.

Buna karşın, Balcells'e göre ülke ağır adımlarla süregelen mevcut cari açığını, liranın çok büyük değer kaybı sayesinde ihracatı arttırıp ithalatı azaltarak fazla vermeye yöneldi. Ancak bunun başka bir ani iniş ve çıkış dönemi mi yoksa ekonominin dengelenmesi için politikaya dayalı olduğunu gösteren yapısal bir süreç mi olduğu henüz belirsiz. Üstelik bütün bu dirence rağmen şimdi de yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile dolarla satın alma gücünün kısıtlanması söz konusu.

Yeni ekonomi modeli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mart 2021'de geleneksel yaklaşımlı Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ı görevden almasının ve ekonomi aklına ters düşen faiz indirimlerinin öncesi ve sonrasının Türkiye ekonomisi açısından açık sonuçları olduğunun altını çizen Balcells'e göre geciktirilmiş faiz artışı içeren eski politika defteri şimdilik tamamen kapanmış görünüyor.

Sistemdeki döviz dengesinin hala hükümetin kazalardan kurtulmak için kendini güvende hissetmeyeceği kadar zayıf durumda olduğunu belirten Balcells, yeni ekonomik modele ilişkin uyarıda bulunuyor. Balcells'e göre Ankara'nın övgüyle sunduğu yüksek tasarruf oranları ve ucuz para birimine dayalı "yeni ekonomik modeli" yüksek ve inatçı enflasyona karşı değerlendirilmeli ve hükümet talepte ortaya çıkan sancılı daralmayı kabul etmeli.

Türkiye'nin bir dönem yabancı kredi kaynakları için çok cazip bir ülke olduğunu ancak durumun kötü yönde değiştiğini hatırlatan Balcells, yeni kredi kaynaklarının yerel halkla birlikte mevcut ekonomik düzene güvenip güvenemeyeceğinin soru işareti taşıdığını belirtiyor ve politikada yön değişmediği sürece hükümetin sınırları test ettiği yorumunu yapıyor.

Ek kaynaklar • Financial Times

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2023 Türkiye için dönüm noktası, kader seçimi

Fitch, Türkiye'nin kredi notunu düşürdü

Türkiye, Demokrasi Endeksi'nde 2021 yılında 167 ülke arasında 103'üncü oldu