Euroviews. Gıda krizinin tartışıldığı şu günlerde Türkiye’nin ‘yerel tohum’ üretiminin önemi nedir?

Gıda krizine karşı Türkiye, 'yerel tohum' üretimiyle çare olur mu?
Gıda krizine karşı Türkiye, 'yerel tohum' üretimiyle çare olur mu? © Anadolu
© Anadolu
By Yıldıray Gençer
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, euronews'in editoryal görüşünü yansıtmaz.

Dünya ülkelerince gıda krizinin tartışıldığı şu günlerde Türkiye’nin ‘yerel tohum’ üretiminin önemi nedir? Tohum üretimi için devlet teşvikleri ve çalışmaları neler? Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer euronews için yazdı

REKLAM

Dünyada tarım dün de önemliydi ama bugün daha da önem kazandı. Ülkelerin ve insanlığın geleceği ve güveni için tarımın en stratejik alan olduğu ortaya çıktı. Tarımsal gücü elinde bulunduran ülkeler en güçlü ülkeler olacaktır. 

Pandemi, İklim değişiklikleri, artan nüfusa karşın azalan tarım alanları ve savaş benzeri nedenlerle üretim yapılmayan tarım alanları bütün bunlar göz önünde bulundurularak ülkelerin tarım politikaları revize edilmelidir. 

Yoksa bu ülkelerde açlık yaşanabilir. Bütün dünyada bir tuşla her şeye ulaşabiliyorsunuz. Böyle bir çağda yanlış politikalarla tarımı yönetmek, güvenli gıdayı arz edememek kabullenilebilir bir durum değildir.

Ülkemiz tohumculuk sektörü olarak güçlü bir konumda. Doğru politikaların, doğru desteklemelerin sonucunda gelişiyor, güçleniyoruz. 

Hem iç piyasanın yani çiftçilerimizin istediği tohum ihtiyacını karşılıyor hem de ihracat yapabiliyoruz. 2021 yılında 502 bin tonu buğday, 140 bin tonu arpa olmak üzere 1 milyon 325 bin ton sertifikalı tohum üretimi yaptık.
Yıldıray Gençer
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) ve Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) Yönetim Kurulu Başkanı

2005 yılından beri sertifikalı tohumluk kullanan çiftçilerimiz, 2008 yılından beri de sertifikalı tohumluk üreticilerimiz desteklenmektedir. Bu desteklemelerin miktarının artırılarak devam etmesi tohumculuk sektörünün gelişimine ve buna bağlı olarak bitkisel üretimin artışına fayda sağlayacaktır.

Islahçılarımızla yıllardır kuraklık dahil diğer stres şartlarına ve hastalıklara dayanıklı, verimi yüksek, kaliteli çeşitler geliştirmeye, insanlığın geleceğinin garanti altına almaya çalışıyoruz. 

Siyez, kavılca, kırik, havrani, şahman, karakılçık gibi yerel ve genetik kaynak olan çeşitler ile ülkemizin buğday ihtiyacını karşılamamız mümkün değildir. 

Bu çeşitler yürüttüğümüz ıslah çalışmalarında gen kaynağı olarak kullanılıyor. Biz bu çeşitlerle üretim yapılmaz demiyoruz, yapabilirsiniz. Ancak ufak alanlarda, kendinize yetecek kadar ürün alabilirsiniz.

Bu üretim ekonomik ve besleyici değildir. Tüm halkı doyuracak buğdayı elde edemezsiniz. Bizim zaten buğday üretiminde artışa ihtiyacımız var.

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine baktığımızda; arpa ve buğday ekim alanlarında azalma görülmektedir. Ancak azalan alana rağmen rekoltede, yani verimde artış görülmektedir. Bu artış, kaliteli çeşitlere ait sertifikalı tohumların kullanımıyla doğrudan bağlantılıdır.

Ata tohumu ifadesi sıklıkla kullanılan ancak teknik olarak doğru olmayan bir ifadedir. Kullanabileceğimiz doğru terim ise yerel çeşit, yerel tohum veya köy popülasyonu olmalıdır. 

Yerel çeşitler/Köy popülasyonları uzun yıllar boyunca bir bölgeye adapte olarak yetişen çeşitleri ifade etmek için kullanılır. Yerel çeşitler bizim gen kaynağımızdır. Bunları korumamız ve sonraki nesillere aktarmamız gerekir. Geleceğimizi ancak geçmiş ile inşa edebiliriz. 

Ancak bahsettiğimiz gibi yerel tohumları üretim için değerlendirdiğimizde ekonomik olması mümkün değildir. Dekara 1-1.5 ton ürün alınan çeşitler varken, çiftçimizi 200 kg ürün alabileceği bu çeşitler ile insanlığı maalesef ki doğru besleyemez ve doyuramazsınız.

''Yerel çeşitler, genetik kaynak olarak görülmeli ve adapte oldukları bölgelerde korunmaları için desteklenmelidir''

Devletimiz de 2019 yılında çıkardığı Yönetmelik ile yerel tohumların kayıt altına alınması, çoğaltımı, pazarlanması, idamesi ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili kurallar getirerek, ticareti yapılacak yerel çeşit tohumluklarının üretimi ve bunların piyasaya arzı ve bu konudaki denetimlere ilişkin usul ve esasları belirlemiştir.

Türkiye hem biyolojik çeşitlilik hem de bitki genetik kaynakları bakımından zengin bir ülke. Öyle ki yaklaşık 10 bin bitki türünü topraklarında barındırıyor. 

Üçte biri endemik olan bu bitkiler nüfus artışı, sanayileşme, iklimsel değişiklikler ve kirlilik nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliyor. İşte bunun önüne geçebilmek için, bitkiler gen bankalarında saklanıyor. 

İzmir ve Ankara’da, Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı 2 Tohum Gen Bankası bulunmaktadır. Gen bankalarının en önemli amacı, tohumların ilk günkü gibi korunmasını sağlamak, genetik çeşitliliği muhafaza etmek. Çünkü buralarda saklanan tohumlar sayesinde yeni çeşitlerin ıslahı yapılıyor. 

Binlerce farklı tohum, özel dolaplarda son teknoloji kullanılarak -18 derecede yaklaşık 100 yıl saklanabiliyor. Miktar olarak baktığınızda ise en fazla arpa ve buğday çeşitlerine ait tohumlar saklanmaktadır. Tohum olarak saklanması mümkün olmayan meyve ve asma türleri ise araştırma enstitülerine ait olan 18 arazi gen bankasında korunuyor.

REKLAM

Özel sektör olarak bizler de Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) çatısı altında 2016 yılından beri yürüttüğümüz Tohumun İzinde Sosyal Sorumluluk Projesi ile bugüne kadar Anadolu’dan toplanan 170’in üzerinde yerel çeşit gen bankasına kazandırdık.

''Dünyayı etkisi altına alan Tarım Çağı’nda ülkemizin sahip olduğu avantajları kullanarak öne çıkabiliriz''

İklim değişikliği nedeniyle 2050 yılına kadar verimde yüzde 10 ila 25 arasında bir düşüş bekleniyor. 2050'deki dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için bugünkünden yüzde 60 daha fazla üretmek, bu üretim için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorundayız. 

Yaşanan bu gelişmeler ve gelecek öngörüleri, kendine yeterliliğin yanında, yeşil ekonomi temelinde sürdürülebilir bir üretim yapısının oluşturulmasını da artık kaçınılmaz hale getirmektedir.

Doğru tohumculuk uygulamaları ve tohumda kalitenin artmasıyla iyi bir noktaya geldik. İklim şartları ve pazar isteklerine göre çalışmalar yürütüp yeni çeşitler geliştirerek bu süreçten en az etkilenen ülkelerden biri oluruz. 

Özellikle tohumculuk sektörü olarak çok iyi hamleler yaptık, bugün bütün bu problemleri aşabilecek alt yapıya sahibiz.

REKLAM
Gıda zincirinin ve tarımsal üretimin ilk halkası tohumdur. Eğer elinizde güçlü, kaliteli, verimli tohumlar yoksa siz gıdaya hükmedemezsiniz

Tohumculuk sanayisi hem yarattığı yüksek katma değer hem de stratejik önemi sebebiyle, ülke ekonomisi için büyük önem taşımaktadır. Gıda zincirinin ve tarımsal üretimin ilk halkası tohumdur. 

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki arazi ıslahı, toprak hazırlama, sulama ve gübreleme gibi konular en iyi hale getirilse bile verimlilikteki artış tohumda saklı olan genetik, fiziksel ve biyolojik özelliklerle yakından ilişkili. 

Özellikle genetik değerin üründe verim ve kaliteyi etkileyen temel faktör olduğu ortaya çıktı. Bu sebeple günümüzde tohum sadece tarımsal bir girdi değil; aynı zamanda teknoloji kullanılarak elde edilen ve yüksek gelir getiren ekonomik değere sahip bir materyal oldu. 

Birim alandan yüksek, kaliteli ve özellikle pazarın taleplerine uygun ürün alınabilmesi için sertifikalı tohum kullanımı olmazsa olmazımız haline geldi. 

Herkes en iyiye sahip olmak, en güçlü olmak istiyor. Güçlü olabilmek için gıdaya sahip olmak lazım. Gıdaya sahip olmak için de tohuma sahip olmalısınız. Eğer elinizde güçlü, kaliteli, verimli tohumlar yoksa siz gıdaya hükmedemezsiniz.

REKLAM
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Pentagon'un ardından NASA da UFO'ları araştıracak bir ekip kuruyor

İspanya'nın güneyinde orman yangını: 3 itfaiyeci yaralandı, onlarca hektar alan kül oldu

Ukrayna'dan tahıl ihracatı: 'Türkiye ile Rusya el sıkıştı, Kiev temkinli'