'Hayvan, bitki ve nehir gibi tüm doğal yaşamdaki varlıklara yasal haklar tanınmalı' | Rapor

Nikaragua'da yerel pazarda satılmak üzere yakalanmış deniz kaplumbağalarına bakan kız çocuğu
Nikaragua'da yerel pazarda satılmak üzere yakalanmış deniz kaplumbağalarına bakan kız çocuğu © AFP
© AFP
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

İngiltere ve Galler Hukuk Cemiyeti için hazırlanan bir rapor hayvan, bitki ve nehir gibi tüm varlıklara yasal haklar tanınmasının ve koruma sağlanmasının gerektiğini belirtti.

REKLAM

İngiltere ve Galler Hukuk Cemiyeti için hazırlanan bir rapor hayvan, bitki ve nehir gibi tüm varlıklara yasal haklar tanınmasının ve koruma sağlanmasının gerektiğini belirtti.

Metin, bu tür yasal haklar verilmesinin çevre krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla mücadele edilebilmesi için hayati bir öneme sahip olduğunu vurguladı.

'Gelişen Biyolojik Çağda Hukuk' başlıklı raporun yazarlarına göre insanların çevre ve biyoteknoloji ile etkileşimlerinin yönetilmesinde yasal çerçeveler kilit rol oynayabilir.

Gelecekte insanlar ve doğa arasındaki ilişkinin nasıl yeniden ayarlanabileceğini araştıran raporun yazarlarından Dr. Wendy Schultz, "Çocuklarımızın yaşayabileceği hatta hayatta kalabileceği bir yeryüzüne sahip olmaları için çok farklı bir şeyler yapılması gerektiğine dair giderek artan bir anlayış söz konusu. Bu yeterince hızlı mı? Muhtemelen hayır, işte bu yüzden bunu duyurmak çok önemli" dedi.

"Doğaya müdahalemizin sonuçlarından sorumlu tutulmalıyız"

Raporun diğer bir yazarı araştırmacı Dr. Trish O'Flynn, yasal çerçevelerin "insandan daha fazlası olan bir geleceğe" ve genetik modifikasyon veya mühendislik gibi gelişmelere uygun olması gerektiğini belirtiyor. "Bazen kendimizi doğanın dışında, doğayı manipüle edebileceğimiz bir şey olarak görüyoruz" diyen O'Flynn, "Ama aslında biz doğadanız, doğanın içindeyiz, biz sadece başka bir türüz. Bazı açılardan evrim ağacının tepesindeyiz ama aslında küresel ekosistem bizden çok daha güçlü. Ve bu yüzden bir hak verilmesi bir türün ve bireyin tam bilişsel, duygusal, sosyal potansiyeline ulaşmasına izin verilen evrimsel gelişim olabilir" diyor. 

Biyoteknoloji ile doğadaki türlere müdahalenin doğurabileceği sonuç ve etkilerini yönetebilecek kadar "zeki" değiliz diyen Schultz, "Meselenin bir kısmı, yaptığımız bu şeylerin sonuçlarından sorumlu tutulup hesap vermek için bir tür çerçeve oluşturmak. Hukuk da burada devreye giriyor" diyor ve ekliyor: "Eğer bu dünya görüşü yasalarla güvence altına alınabilirse, yani nehrin ruhuna, ağaçların ruhuna ya da filin ruhuna kişilik hakları tanınabilirse, bir tür neo-panteizmi 21. yüzyıl yasalarına yerleştirmişiz demektir".

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Nansen Mülteci Ödülü'nü alan eski Almanya Başbakanı Merkel'den Türkiye'ye övgü

Ryugu görevinde elde edilen bulgular suyun dünyaya asteroitlerce getirilmiş olabileceğini gösteriyor

Dünya bu yılın kaynaklarını 28 Temmuz'da, Türkiye 22 Haziran'da tüketti