Küresel soğuma verilerine rağmen neden küresel ısınma ön planda?

Küresel soğuma neden haber olmuyor?
Küresel soğuma neden haber olmuyor? © Felipe Dana/Copyright 2019 The AP. All rights reserved.
© Felipe Dana/Copyright 2019 The AP. All rights reserved.
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Küresel ısınmanın etkilerini son dönemlerde artırdığına dönük alarm çanlarına rağmen son bilimsel ölçümler dünyada hava sıcaklıklarının düştüğünü işaret ediyor.

REKLAM

Küresel ısınmanın etkilerini son dönemlerde artırdığına dönük alarm çanlarına rağmen son bilimsel ölçümler dünyada hava sıcaklıklarının düştüğünü işaret ediyor.

Son olarak Güney Kutbu'nda 16, 17 ve 18 Kasım tarihlerinde rekor düzeyde düşük sıcaklıklara imza atıldı. 18 Kasım'da dereceler sıfırın altında 45,2'yi gösterirken, bu sıcaklık 1987'de aynı gün kaydedilen eksi 44,7 derecelik rekor soğukların bile üzerine çıktı.

Ölçümlerin yapılmaya başlandığı 1957'den bu yana en soğuk 6 aylık dönemin 2020-2021 kışında yaşandığı ortaya çıktı.

Bu gelişmelere rağmen aşırı sıcaklıklardan fazlasıyla bahsedilen bir dönemde aşırı soğukların gündeme gelmemesi dikkat çekici. Örneğin dünyanın en yüksek dağlarındaki buzulların eridiği yönündeki yoğun haberlere rağmen Kuzey Kutbu'ndaki deniz buzunun 2012'deki en düşük seviyesinden 1,35 milyon kilometrekare genişleyerek 4,92 milyon kilometrekareye ulaştığı haberi basında neredeyse yer bulamamış durumda.

Karada da Grönland buz tabakasının geçen yıldan bu yana büyüdüğü tahmin ediliyor. Mercan kayalıkları yok oluyor denilirken, Büyük Bariyer Resifi'nde mercanların büyüdüğü bildiriliyor. Hatta son uydu verilerine göre, küresel sıcaklık sekiz yıldan fazla bir süredir yükselmiyor.

Durum böyle olunca küresel ısınma ve iklim krizine vurgu yapılması için son dönemde yaşanmış tekil felaketler ön plana çıkartılıyor.

Bu durumu The Guardian gazetecilerinden Fiona Harvey, 'dünyanın uçurumun kenarında olduğunu ve gezegeni yaşanmaz hale getirecek dönüm noktalarıyla karşı karşıya olunduğu" söyleminden kaynaklandığını belirtiyor. Fakat bu söylemler kaynaklarını çoğu zaman kusurlu iklim modellerinden ya da bozuk yüzey sıcaklığı gibi yanlış veri tabanlarından alabiliyor.

Basının bu tür haberlere yer vermemesi için ise Sosyolog Aaron Thierry bilim insanları ve akademisyenlerin çalışma zamanlarının en az yüzde 10'unu "politika süreçlerine katılım ile çalışma ve araştırmaları savunmaya" harcamaları gerektiğini ifade ediyor.

Thierry, "Bu krizler hakkında en fazla bilgiye sahip olanların liderlik yapma ve savunma konularında ahlaki bir yükümlülüğü var" diyor.

"Eğer insan kaynaklı karbondioksit emisyonlarının küresel ısınmaya yol açtığı kanıtlanmış olsaydı, bu kanıtı ortaya koyan bir düzine kadar çığır açıcı bilimsel makaleden sonsuz alıntı yapılırdı" diyen Avustralyalı jeolog Profesör Ian Plimer, "Kanıtlanmış gerçekleri savunanlar karşı argüman üretemeyen, eleştirel analiz yeteneği yetersiz, kişisel çıkar ve duygulara güvenenler tarafından karalanıyor" diyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Jeologlar, Düzce depremini nasıl yorumluyor? İstanbul'da olası bir depremi tetikler mi?

Çevre aktivisti Toby Gregory Atlantik Okyanusu'nu kürek çekerek geçmeyi planlıyor

Dünya Günü nedir? 5 maddede 22 Nisan Dünya Günü