Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesi 6 aydır hazırlanmadı

Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesi 6 aydır hazırlanmadı
Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesi 6 aydır hazırlanmadı © euronews
© euronews
By Dilek Gul
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

8 Haziran’da Diyarbakır’da gazetecilere yönelik olarak düzenlenen operasyonda tutuklanan 16 gazeteci, altıncı ayı geride bıraktı. Gazetecilierin ev ve iş yerlerine yönelik düzenlenen operasyonlar sonrasında ‘’örgüt üyeliği’’ ile suçlanan gazeteciler hakkında ise hala bir iddianame hazırlanmadı.

REKLAM

8 Haziran’da Diyarbakır’da gazetecilere yönelik olarak düzenlenen operasyonda tutuklanan 16 gazeteci, altıncı ayı geride bıraktı.

Gazetecilierin ev ve iş yerlerine yönelik düzenlenen operasyonlar sonrasında "örgüt üyeliği’’ ile suçlanan gazeteciler hakkında ise hala bir iddianame hazırlanmadı.

Konuyu yakından takip eden Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, gözaltı ve soruşturma sürecinde hukuksuzluklar yaşandığı düşüncesinde.

Soruşturmayı ilk yürüten savcının bir kararname ile İzmir’e atanması sonrasında yeni savcı ile sürecin ilerlemediğini anlatıyor Dicle Müftüoğlu.

Müftüoğlu, "görebildiğimiz kadarıyla gazetecilerin suçlu olduğuna dair bir delil ellerinde yok" değerlendirmesinde bulunuyor:

"Soruşturmayı ilk yürüten savcı hemen ardından ödüllendirilircesine yayınlanan bir kararname ile İzmir’e görevlendirildi. Ardından ise dosyayı hiç bilmeyen bir savcı soruşturmadan sorumlu kılındı. Adli tatil süreci boyunca hiçbir adım atılmadığı gibi yeni savcı atandıktan sonra da bir ilerleme sağlanmadı. Avukatlarımızın en son savcı ile yaptığı görüşmede ise emniyetten dijital dökümanların deşifresinin beklendiği belirtildi. Görebildiğimiz kadarıyla sansasyonel bir şekilde gösterilerek düzenlenen bir operasyona ilişkin aslında gazetecilerin “suçlu” olduğuna dair bir delil ellerinde yok.’’

Gazetecileri 8 gün gözaltında tutan savcılık o süreçte de bir delil üretmeye çalışmıştı. Ancak savcılık ve hakimlik sorgusuna çıktıklarında gördük ki arkadaşlarımıza bir tek yaptıkları haber ve programları sordular
Dicle Müftüoğlu
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı

16 gazetecinin 8 gün boyunca gözaltında kaldığını hatırlatan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, bu süre zarfında savcılığın delil üretmeye çalıştığını öne sürüyor:

"Gazetecileri 8 gün gözaltında tutan savcılık o süreçte de bir delil üretmeye çalışmıştı. Ancak savcılık ve hakimlik sorgusuna çıktıklarında gördük ki arkadaşlarımıza bir tek yaptıkları haber ve programları sordular. Savcılık kendini gazetecilerin yayın yönetmeni yerine koyarak ele aldıkları konuları neden işlediklerini sormuştu. Bu bile başlı başına bir hukuksuzluğu ortaya koyuyor.’’

Diyarbakır’daki gazetecilerin tutuklanmasının ardından Ankara’daki 11 gazetecinin de gözaltına alınıp, ivedilikle tutuklanmasını yaklaşan seçim süreci ile ilintilendiriyor.

DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, ‘Seçimlere doğru giderken bir nevi seçim güvenliğinin teminatı olan gazeteciler cezaevinde tutuluyor’’ ifadesini kullanıyor.

"Geçen süre boyunca da iddianame hazırlanmaması bize gazetecilere ilişkin bir delil bulunmadığını ortaya koyuyor. Ortaya çıkan duruma baktığımızda bir kez daha görüyoruz ki bu operasyon iktidarın gazetecileri susturmak amacıyla yaptığı bir operasyon.’’

Diyarbakır’da JİNNEWS ve Mezopotamya Ajansı (MA) dahil farklı haber ajanslarında çalışan gazetecilerin tutuklanması ve sonrasındaki süreç Uluslararası Basın Enstitüsü’nün de takibinde. 

Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, Kürt gazetecilere yönelik ihlal ve tutuklamaların Türkiye gündeminde yer bulmasının, gündemleşmesinin çok zor olduğunu belirtiyor.

IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, Türkiye’de gazetecilere yönelik hak ihlallerini yakından izlediklerini ifade ediyor.

‘’Son süreçte Türkiye’deki cezaevlerinde gazeteci sayısında bir düşüş görüyoruz fakat bunun nedeni bir takım adli düzenlemelerin ve kolektif dayanışmanın olumlu etkisi. Ama gazetecilere yönelik yargı ve fiziki tacizde bir artış yaşanıyor. Bu nedenle ciddi bir sorun basın özgürlüğü ve çözülmüş değil. Ankara ve Diyarbakır’da düzenlenen iki operasyonda Kürt gazetecilere yönelik tutuklamaların açıklanabilir bir yanı yok. Biz IPI olarak yapılan eylemlere destek olduk, ekim ayında uluslararası basın özgürlüğü misyonunda da yaşanan bu durumları aktardık. Bu gazetecilerin herhangi bir atılı suç olmadan sadece yaptıkları haberler ile haber kaynaklarına dair görüşmeler üzerinden tutuklanmaları ve hala iddianamenin hazırlanmamış olması açıkçası Türkiye’deki hükümetin son dönemde uyguladığı cezai yaptırımların net bir göstergesi. Ankara ve Diyarbakır’daki gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz ve yakından takip ediyoruz durumu.’’

Hükümetin rahatsız olduğu bir konunun medyada yer alması son yıllarda gazetecilerin hedef gösterilmesine neden oluyor.
Renan Akyavaş
Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Türkiye Program Koordinatörü

Akyavaş, Türkiye’de Kürt sorunu adı altında pek çok sorun ve ihlal söz konusu olduğunu ve Kürt gazetecilerin de bunun bir parçası haline getirildiği görüşünde. 

IPI Türkiye Program Koordinatörü Akyavaş’a göre bu durum yeni değil fakat son dönemde hız almış durumda.

‘’Hükümetin rahatsız olduğu bir konunun medyada yer alması son yıllarda gazetecilerin hedef gösterilmesine neden oluyor. Gazetecilerin doğru bilgiyi halka ulaştırabilme gücü elinden alınırsa, elindeki gücü kötü kullanmaya çalışanların farklı amaçlarına dönüşüyor. Örneğin helikopterden atılan vatandaşların haberinin yaygınlaşması sonrasında gazetecilerin hedef alındığını biliyoruz. Bu ciddi hak ihlalidir. Ve biz IPI olarak yaptığımız toplantılarda hükümet bu kişileri gazeteci olarak kabul etmiyor fakat biz bunun doğru olmadığını da biliyoruz. Çünkü biz yerel ve güvenilir partnerlere sahibiz, suçlamalarda bulunmuyoruz. Kaynaklarımız var ve doğru bilgiye ulaşıyoruz, mücadelemize devam edeceğiz.’’

REKLAM
Bu kadar süre geçmiş olmasına rağmen iddianamenin hazırlanmaması alışılmadık bir durum değil. Kanıksanmaması gerekirken, kanıksanmış bir durum. Suçlamaların ne olduğu bilinmiyor ama avukatların dahil olduğu sorgulamalardaki sorulan sorulardan konunun 'gazetecilik' olduğunu anlıyoruz. Altı ay bir insanın özgürlüğü elinden alınıyorsa bir açıklama yapılması gerekiyor.
Özgür Öğret
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret ise tutuklamaların üzerinden altı ay geçmesine rağmen hala somut bir iddia olmamasının alışıldık bir durum olduğu kanaatinde. Fakat bu durumun kanıksanmasına tepkili.

‘’Bu kadar süre geçmiş olmasına rağmen iddianamenin hazırlanmaması alışılmadık bir durum değil. Kanıksanmaması gerekirken, kanıksanmış bir durum. Suçlamaların ne olduğu bilinmiyor ama avukatların dahil olduğu sorgulamalardaki sorulan sorulardan konunun gazetecilik olduğunu anlıyoruz. İddia olmadığından net bir şey söylemek zor fakat altı ay bir insanın özgürlüğü elinden alınıyorsa bir açıklama yapılması gerekiyor.’’

Bu tarz operasyonlarla haberciliğin itibarının düşürülmek istendiğini dile getiriyor CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret.

‘’Türkiye’nin mükemmel bir medyası vardı da bu iktidar döneminde bozuldu düşünülmesin. Ama sorunlarıyla birlikte iyi kötü işleyen ve farklı seslerin olduğu zengin bir medyası vardı. Çok farklı seslerin olmasından ötürü haberlerin sağlamasını alabiliyorduk. Şimdi bunun önü kesiliyor. Bağımsız habercilik yapmak isteyenlerin de önü kesiliyor, Diyarbakır bunun örneklerinden biri.’’

CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, başta Kürt gazeteciler olmak üzere gazetecilerin sadece ‘istenmeyen’ medya organlarında çalışmasının bile bir tutuklama sebebi olabileceği görüşünde. Ve temel endişesi ise seçim sürecinde bu tutuklamaların ve gözaltıların daha da artması…

REKLAM

‘’Toplumsal algı batıdaki gazetecileri de çok fazla kurtarmaya yetmiyor ki doğudaki meslektaşlarımıza yardım edebilsin. Gazetecilerin yargılanması için ses getirmiş haberlerinin olmasına gerek yok, toplu olarak gözaltına alınıp, tutuklanıyorlar. Sosyal medyası taranıyor, elektronik eşyalarından suç üretiliyor. Sistematik bakımdan bir yıldırma da söz konusu belli kesim gazeteciler için. ‘İstenmeyen’ medya kurumlarında çalışmaları bile bir sebep olabiliyor. Seçime doğru bu tutuklanmalarının artmamasını temenni ediyoruz ancak tablo bu yöne doğru gitmiyor. ’’

Ne olmuştu?

Diyarbakır'da 8 Haziran'da gözaltına alınan 20'si gazeteci 22 kişiden 16'sı tutuklandı. 6 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında gazeteciler, sundukları programlar ve haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla suçlanıyor.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, gazetecilerin tam olarak neden ve nasıl tutuklandığına dair hazırladığı kronolojik değerlendirmede gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden ötürü tutuklandıklarının altını çiziyor. 

''Savcı, bütün gazetecilere yayınladıkları haberler ve çektikleri programlar hakkında sorular sordu. Savcı, gazetecilere bu programları neden yaptığı (ve hatta bir gazeteciye bir programı neden yapmayı bıraktığı), kullandıkları haber dili, haberlerdeki ifadeler ile bu haber ve programları PKK ve KCK’den talimat alarak mı yapıp yapmadığını sordu. Gazetecilere ayrıca gözaltına alınan diğer gazetecileri tanıyıp tanımadığı ve prodüksiyon şirketlerinde neden çalıştıkları soruldu.''

REKLAM
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Sınır Tanımayan Gazeteciler: Dünyada cezaevindeki gazeteci sayısı 533'e ulaştı

AB'den gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki: İfade özgürlüğünün daha da kötüye gittiğinin örneği

Türkiye’de gazeteciler, medyaya yaptırımlar öngören kanun teklifini protesto etti