Dünya Kadınlar Günü, kadınların başarılarını ön plana çıkarmak ve kadın haklarının ilerlemesi için karar vericiler üzerinde baskı yapmak amacıyla resmi olarak 1977'den beri her yıl düzenleniyor.
Genellikle kadın haklarıyla ilgili eksiklikler konusunda farkındalık yaratmaya odaklansa da, organizatörler bu günü eksik alanlarda kaydedilen ilerlemeyi ve kadınların bireysel başarılarını kutlamak için de bir fırsat olarak kullanıyor.
Dünya Kadınlar Günü nasıl başladı?
Dünya Kadınlar Günü'nün kökleri 20. yüzyılın başlarına, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde kadınların daha iyi çalışma koşulları ve oy hakkı için mücadele eden sosyalist ve işçi hareketlerine dayanıyor.
Kayıtlara geçen ilk kutlama 1911 yılında Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de bir milyondan fazla insanın kadın haklarını desteklemek için bir araya gelmesiyle gerçekleşti.
O zamandan bu yana etkinlik sadece boyut olarak değil kapsam olarak da büyüdü. Odak noktası kadına yönelik şiddetten işyerinde eşitliğe kadar uzanan konulara genişledi.
Etkinliğin sahibi tek bir grup olmamakla birlikte, 1977'de Dünya Kadınlar Günü'nü resmen tanıyan Birleşmiş Milletler (BM) kutlamaların ön saflarında yer alıyor.
Bununla birlikte, kutlamalar ülkeden ülkeye değişiyor. Örneğin Çin, Rusya ve Uganda da dahil olmak üzere bazı ülkeler Dünya Kadınlar Günü'nü resmi tatil olarak kabul ediyor.
Dünya Kadınlar Günü neden önemli?
Her ne kadar bu özel günün teması her yıl değişsse de, bu günde dünyanın dört bir yanındaki kutlamalar yoksulluk ve kadına karşı şiddet gibi bitmeyen sorunlara odaklanılıyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün 2021 yılında yayınladığı bir rapor, dünya genelinde neredeyse her üç kadından birinin yaşamı boyunca fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu.
Bu durum kadınların ekonomik fırsatları, cinsel eğitime erişimi ve üreme hakları ile bağlantılı bir konu.
Hareketin başlangıcı büyük ölçüde oy hakları için mücadele eden ve cinsiyeti doğuştan kadın olan beyaz kadınlara odaklanıyordu.
Ancak son yıllarda Dünya Kadınlar Günü'nü farklı ırk ve etnik kökenli kadınların yanı sıra, transseksüel ya da ikili cinsiyete uymayan kişileri de kapsar hale gelmesi yönünde baskılar artıyor.