Kaufmann: La Scala'nın şövalyesi

ile birlikte
Kaufmann: La Scala'nın şövalyesi
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

19. yüzyılda yaşamış ünlü Alman opera bestecisi Richard Wagner’in 200. doğum yıl dönümünü kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde, büyük bestecinin üç perdelik Lohengrin adlı operası gösterime başladı.

Eserdeki Kutsal Kase Muhafızı ve Kuğulu Şövalye rollerini ise Almanya’nın en büyük tenorlerinden Jonas Kaufmann sergiliyor: ‘‘Wagner’ı annemin sütü gibi öyle içime çektim ki beni büyüten bir besin kaynağı oldu. Bu müziği damla damla emdim ve içimde kök saldı. Müzikte ilerledikçe gördümkü içime işlediğim bu kaynak çok harika meyveler veriyor.’‘

Burası Milan, dünyanın en tanınan opera binalarından La Scala sezonu Wagner’in başyapıtıyla açtı. Orkestranın başında Daniel Barenboim, başrolde ise Jonas Kaufmann rol alıyor. La Scala’da sahneye çıkmak her artistin rüyasında olan bir şey, Kaufmann 1999’da burada ilk sahneye çıkışını çok iyi hatırladığını belirtiyor: ‘‘Tabii ki çok heycanlamıştım. Perde kalkmadan önce ki açılış müziğini dinlerken birden aklıma: Aman Allah’ım burada La Scala’nın sahnesindeyim düşüncesi geldi.’‘

Kaufmann günümüzde bu üç perdelik opera eserinin hükümdarı sayılıyor. Wagner’in en hüzünlü eseri olan Lohengrin inanç ve gerçeğin arayışı ile ilgili bir eser. Eserin konusu; dükün kızı Elsa masum olmasına rağmen kardeş katili olmakla suçlanır. Bilinmeyen bir şövalye onu kurtaracağını ama asla adını sormaması gerektiğini söyler. Fakat Elsa yasak soruyu sorar ve şövalye onu terketmek zorunda kalır. Lohengrin’de kahramanın rolü, aşk ve görev arasında sıkışıp kalan bir kişi olduğundan çok büyüleyicidir.

Kauffmann eserle ilgili görüşlerini şu sözlerle açıklıyor:
‘‘Bazı anlar vardır, kahraman bir anda yıldırım hızıyla ortaya çıkar, iki üç tane çok etkileyici cümleler söyler ve kaybolur. Burada aşık bir kahraman var, Elsa’ya aşık ve onu korumak isteyen bir kahraman. Asıl görevi arka plana geçmeye başladıkça duyguları ön plana çıkmaya başlayan bir kahraman.’‘

‘‘Bu kişinin başarısızlığı ve zor bir karaktere sahip oluşu hoşuma gidiyor. Hiçbir hatası olmayan süper bir kahraman rolünde olmak ise çok sıkıcı bir şey. Duygusal ve farklı yönleri olan bir kişiliği canlandırmak bana hep ilginç gelmiştir.’‘

‘‘Bana göre bu operanın en etkileyici anı kuğunun sahneye tekrar geri geldiği anlardır. Burada kahramana zaferin o göz kamaştırıcı zevkini tatmasına izin verilmiyor ve bu o kadar narin, o kadar yumuşak, o kadar hassas ki, bunu gören seyirci de biliyor ki bu sefer kahraman kaybetti.’‘

Bonus interview: Jonas Kaufmann

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Herbert von Karajan Genç Orkestra Şefleri Ödülü sahibini buldu

Genç yetenekler Salzburg'da Herbert von Karajan Genç Orkestra Şefleri Ödülü için yarışıyor

Metropolitan Operası'nın sahne arkası: Boksör Emile Griffith'in trajik hikayesi 'Şampiyon'