Sıra dışı bir hikaye: Berlinli Cucula Mültecileri

Sıra dışı bir hikaye: Berlinli Cucula Mültecileri
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Reporter bu hafta Nijer ve Mali'deki iç savaştan kaçarak önce İtalya'ya sonra da Almanya'ya iltica eden 'Cucula Kardeşler'i konu alıyor. Kızgın Sahra Çölü'nü geçen ve Akdeniz'in serin sularında boğulm

Bu hikaye Ali, Mayga, Melik, Musa ve Sadi hakkında… Şu anda Berlin’deyiz.
Bu beş adam kendilerine ‘Cucula Kardeşler’ diyor. Bu kelime ‘birbirini kollayan’ demek.Hausa dili Afrika’nın bazı bölgelerinde kullanılıyor. İç savaştan kaçan bu beş kişi Mali ve Nijer ülkelerini terk etmiş. 2011 yılında Akdeniz’i aşarak İtalya’nın Lampedusa adasına iltica etmişler. Daha sonra ise Almanya’ya gitmişler. Berlin’de yaşama ve çalışma izni alma hayalleri suya düşmüş. Zaman, evsiz ve işsiz olarak akıp gitmiş.

Ancak ‘Cucula Kardeşler’in şu anda farklı bir planı var. Hayata yeni bir mülteci gibi başlayarak, gemi enkazlarından ahşap sandalye yapımını öğrenmek…

Musa Osman, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Bu sandalye benim hayatımın özeti… Çünkü bunu Lampedusa adasına geldiğimiz gemi enkazından yaptım. İşte bu benim hikayem.’

Bu gemi enkazları adeta bir insanlık dramını anlatıyor. Her sene Avrupa’ya iltica etmek isteyen binlerce mülteci Akdeniz’in serin sularında boğuluyor. Şu anda Lampedusa’dayız. Bazı Cucula kardeşler tahta kalıntıları topluyor.

Ali ve arkadaşları Berlin’de yaptıkları sandalyelere gemi parçaları ekliyor. Hala ahşap ustalığı konusunda öğrenmeleri gereken çok şey var. Bir sivil toplum örgütü tarafından desteklenen Cucula Projesi yasa dışı yollarla ülkeye gelen mültecileri eğitmeyi amaçlıyor.

Ali Mayga Nouhou, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Geldiğim teknede 350 kişi vardı. Tekne batarken suda kaybolan insanlar aklımdan çıkmıyor. Bir anne ve çocuğunu hatırlıyorum. Sadece bir yaşında bir bebekti. Ancak tekne batarken onları kurtarmanız çok zor.’

Ölüm korkusu ve ümitsizlikle yolculuk etmek… Bu beş arkadaş Alman besteci Franz Schubert’in 1827 yılında yazdığı ‘Kış Yolculuğu’ adlı şarkıyı şimdi daha da iyi anlıyor. Cucula kardeşler şimdi bu parçayı öğrenerek sahnede çalmak istiyor. Bu müzik onları soğuk suların çaresizliğine götürüyor.

Bu yasa dışı göçmenler şimdi Avrupa kurallarının gerçekliğiyle yüzleşiyor. Yalnızlık ve çaresizlik onları işsizliğe sürüklş. Avrupa’da yabancı düşmanlığı giderek artıyor. Ancak Mayga ve Sadi bulundukları durumu şöyle açıklıyor: ‘Başka çaremiz yok.’

Sadi Musa, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Sahra Çölü’nü geçerken o kadar acı şeyler gördüm ki…İnsanlar gözümün önünde ölüyordu. Neredeyse ben de ölecektim ve ne yapacağımı da bilmiyordum. Çok korkunç bir durumdu.’

Mayga Şemseddin, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Mali’de kalmak çok riskliydi. Çünkü iç savaş devam ediyordu. Bu sebeple ülkeden kaçtık. Gelecekten beklentimiz yoktu ve Mali’de yaşamak neredeyse imkansız hale gelmişti. Çünkü savaş her yerdeydi. Toumbouktou, Gao Kidal gibi şehirlerde savaş devam ediyordu.’

Sadi Musa, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Daha sonra Libya’da Kaddafi’nin askerleri bizi o iğne atsan yere düşmeyecek gemilere doldurdu. O küçücük gemide 300 kişiydik. Kaddafi’nin askerleri bizi bilinmeyen bir yolculuğa çıkardı. Bilinmeyene doğru yol aldık.’

Lampedusa İtalya’nın güvenli bir adası mı? Avrupalılar buraya zulmün merkezi diyorlar. İltica yasasına göre mülteciler Avrupa’da giriş yaptıkları ilk ülkede kalmak durumundalar. Cucula kardeşleri bu yasayı kabul etmemiş.

Bu beş arkadaşın Berlin’de kalma ve çalışma izinleri yok. Almanya hükümeti onların tekrar İtalya’ya geri dönmesini istiyor. Ancak Sadi ve arkadaşları başladıkları bu Cucula Projesi ile Alman yöneticilerin fikrini değiştirmeye kararlı.

Sadi Musa, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Avrupalılar bana senin çalışma iznin yok diyor ve bunu anlayamıyorum. İtalya’daki belgelerimle buraya geldim ancak Almanya’da çalışamayacağım söylenerek İtalya’ya geri dönmemi istediler. Avrupa artık tek bir ülke gibi… Yani elimdeki belgelerle istediğim ülkede çalışabilirim.’

Şu anda Almanya hükümeti göçmenlerin yasal çalışma şartlarını genişletiyor. Artık Almanya’da iş bulmak daha kolay hale gelecek. Jesuit Mülteci Komisyonu yetkilisine bu yeni yasa tasarısını sorduk.

Heiko Habbe, Jesuit Mülteci Komisyonu Memuru: ‘Evsizler daha önceden çalışma izni için bir sene bekliyordu. Bu dokuz aya sonra da üç aya düşürüldü. Bu iyi bir gelişme. Ancak mülteciler zorunlu nedenlerden dolayı ülkelerini terk ediyorlar ve burada onlara imkan sağlamamız gerekiyor. Bu insanlara çalışma izni vermeyerek onları temel imkanlardan mahrum bırakmak çok saçma. Ancak zorunlu şartlardan dolayı göç etmeyenler için çalışma izni hala verilmiyor. Mülteciler adeta kumar oynuyor. Bazı Avrupa ülkelerinde geleceklerine yön verebiliyor ancak bazı ülkelerde uçsuz bucaksız bir alanda sanki çıkmaza doğru sürükleniyorlar.

Musa Lampedusa’da aldığı ceketi hala giyiyor. Bu beş arkadaşın kendi yaptıkları ve yaklaşık bir yıl boyunca yaşadıkları meydandaki eski mekanlarına gidiyoruz. Yaşadıkları ahşap barınağı yapmak onların ilk marangozluk deneyimi olmuş. Birçok yasa dışı göçmen burayı mesken tutmuş. Peki onları nasıl bir gelecek bekliyor? Uyuşturucu satmak mı yoksa sınır dışı edilmek mi?

Bu beş şanslı adam Sebastian adlı bir mimarla tanışmış. Sebastian’ın aklına ünlü İtalyan tasarımcı Enzo Mari’nin ‘kendin yap’ düşüncesi gelmiş. Bu beş arkadaş önce mobilya yapımını öğrenmiş. Milanlı tasarım dahisinin fikri sayesinde ‘Cucula Projesi’ ortaya çıkmış.

Sebastian Daschle, Mimar: ‘Bu arkadaşlarla yaklaşık bir sene önce tanıştım. Yerde bir döşek ufacık bir odada beş kişi yaşıyorlardı. Üç hafta boyunca deli gibi çalıştık ve onları sakinleştirdim. Eğer mülteci iseniz mobilyaya ihtiyacınız yoktur. Bir düşünün. İki ay sonra ne olacağını dahi bilmiyorsunuz. Eğer mülteci iseniz sizin sadece iyi bir işe ihtiyacınız var demektir.’

Ana fikir; mültecilerin tasarladığı ürünleri satan bir firma kurmak. Ancak böyle bir proje için nasıl kaynak sağlanabilir ki? Noel’den önce Cucula kardeşler internette bir kampanya başlattılar. Birkaç hafta içerisinde gerekli miktarda parayı bulmaları lazımdı. Ve sanal ortamda bu amansız yarış başladı.

Corinna Sy, Cucula Berlin, Tasarımcı: ‘İtalya’dan ayrıldılar çünkü orada gelecek göremediler. Demokles’in kılıcı başlarında duruyordu. Sınır dışı edilme korkuları vardı. Mültecilere eğitim için beş farklı yer gösterdik ve kampanya sayesinde yaklaşık 70 bin Euro topladık. Sonra da mültecilere azar azar burs verdik. Böylece yetkililere kendilerini kanıtlama imkanı doğdu. Ve sonunda da çalışma izni aldılar.’

Sonunda büyük bir sürpriz oldu. Cucula kardeşler proje sayesinde beklenenden daha çok para kazandı.

Evsiz Cucula kardeşler bu gençlik merkezinde kalma şansı elde etti. ‘Schlesische’ adlı kurum onlara kalmak için oda verdi.

Cucula kardeşler bugüne kadar anlaşabilmek için Hausa ve Bambara dili, Almanca, İtalyanca ve Fransızca’yı kullandılar. Şimdi ise Almanca’ya yoğunlaşmışlar. Onların hayali çalışmak, kazanmak ve yaşamak için bir evde kalabilmek…

Musa Osman, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Böyle yaşamak çok zor. Her zaman yolculuk halindeyiz.

Malik Agaçi, Cucula Berlin Tasarımcısı, Mülteci: ‘Zorlu üç seneden sonra işte burada Avrupa’dayız. Aslında çalışma iznimiz yok ve bu sebeple özgür değiliz.’

Ali, Mayga, Malik, Musa ve Sadi… Binlerce mülteciden sadece beş tanesi… Berlin’de onları nasıl bir gelecek bekliyor? Belkide Cucula Projesi onların sığınacağı liman olur. Acaba bu durum onları sınır dışı edilmekten kurtarabilir mi?

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya

Kaçak göçmenler AB'ye hangi yollardan giriyor?