Avrupa'nın göbeğinde bir insanlık ayıbı: 'Fransa, Calais Mülteci Kampı'

Avrupa'nın göbeğinde bir insanlık ayıbı: 'Fransa, Calais Mülteci Kampı'
© 
By Kerem Congar
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Reporter bu hafta Avrupa'daki mülteci sorununu ele alıyor. Fransa'nın kuzeyinde bulunan Cais Ormanları yakınında bulunan yaklaşık 1500 mülteci çok zor şartlar altında yaşıyor.

Calais Ormanları’nda yine tanıdık bir manzara… Fransa’nın kuzeyinde bulunan bir mülteci kampındayız. Sudan, Eritre, Etiyopya, Afganistan ve Suriye’den gelen bu insanlar iç savaş ve dikta yönetiminden kaçmışlar.

Sangatte’deki kabul merkezi 2002 yılında kapandığından beri, ülkedeki mülteciler ormanlara gruplar halinde yerleştirilmiş. Yerel sivil toplum örgütleri ellerinden gelen yardımı yapıyor. Ekibimiz ayrıldıktan sadece birkaç gün sonra bölgede büyük oranda tahliyeler yapıldı.

Christian Salome, Mülteci Kampı Sorumlusu: ‘‘Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin savaştan kaçan göçmenler için kurduğu Ürdün’deki kamplarda kalmak istiyoruz. Oradaki şartlar zengin ülkelerdeki kamplardan daha iyi.’‘

Calais’de yaklaşık bin 500 mülteci yaşıyor. Bazıları Fransa’ya iltica etmek istiyor. Ancak birçoğunun hedefi denizin diğer tarafına, İngiltere’ye gitmek. Çünkü bu ülkenin dilini biliyorlar ve orada bekleyen bazı akrabaları var.

Bu deniz çok tehlikeli ancak buraya gelene kadar birçok acıya katlanan bu insanlar her şeyi yapmaya hazır.

Eritreli Mülteci, Fransa Calais: ‘‘Ben ülkemde hapishanedeydim. İçerisi gerçekten çok kötüydü… Hiçbir suçum olmamasına rağmen 3-4 ay boyunca yargılanmadan hapiste kaldım. Bunun sebebi politik görüşüm… Geri dönersem tekrar hapse atacaklar ve işkence göreceğim. Vücudum üzerinde ahlaka aykırı şeyler deneyecekler. İnsan gibi yaşamak için ülkemden kaçtım. Ailem ve işim vardı. Hayallerim vardı. Ancak bu artık önemli değil. Ben özgür olmak istiyorum.’‘

Onlar özgürlüğün bedelini ödediler.

Sahra Çölü’nü geçerek Libya’ya ulaştılar. Avrupa’ya ulaşmak için de ölümü göze aldılar.

Mülteci, Calais Kampı: ‘‘Hepsi Akdeniz’e ulaşıyor. Hatta bazıları kurtarma ekiplerinin gözleri önünde can veriyor. Buna birçok kere şahit oldum. Arkadaşlarımı ve kardeşimi kaybettim. Buraya vardığımızda Avrupalı ülkelere ve buranın insanlarına karşı iyi bir bakış açımız vardı. Adalet, politika ve insanlık adına büyük beklentilerimiz vardı. Ancak şu anda yaşadığımız hayat bir köpeğin yaşadığından daha da kötü durumda.’‘

Tepeleri aşıyoruz… Polisler otobanda bizi kovalıyor. Aniden bir telefon geliyor. Bizi kampın olduğu bölgeye götürüyorlar. Tepelerin ardında umut var. Yavaşlayan trafikten medet umarak İngiltere’ye giden bir kamyona gizlice binmek istiyorlar. Ancak polisler her an tetikte bekliyor. Yolu geçebilmek için daha maceralı bir gün geliyor. Kameralarımız kapalıyken bizlere polis yaklşınca herkesin kaçmak istediğini söylüyorlar.

Polis üzerimizi arıyor ve mülteci grubu izlemeye alıyor. Kameralar kapalıyken birçoğu polisin yaptığı şiddeti gösteriyorlar. Bu durumu sivil toplum örgütleri ve Avrupa Konseyi daha önce gündeme getirmişti.

Mülteci, Calais Kampı: ‘‘Oraya karaborsa yüzünden gidiyoruz. Çünkü bu işi orada yapabiliyoruz. İtalya’dan aldığımız belgelerimiz var ancak burada bize iş vermiyorlar ve Avrupa Birliği’ne üye diğer ülkelerde çalışamıyoruz. Eğer Schengen bölgesinde çalışabilseydim İngiltere’ye gitmeyi düşünmezdim.’‘

Dublin anlaşmasına göre AB’ne üye ülkeler kaçak göçmenleri ilk geldikleri ülkeye gönderebiliyorlar.

Bu zararlı ancak etkisiz yas,a Calais’de bulunan göçmenlerin durumunu özetliyor.

Philippe Wannesson, Calais Bölgesi: ‘‘Göçmenlerin girdikleri ilk ülke onlara sahip çıkmıyor ve sadece parmak izlerini alıyor. Biz yer değiştiren insanları seviyoruz. Bir yere götürülüyor ve sonra giriş yaptığımız ülkeye geri döndürülüyoruz. Çünkü bizi kabul edemiyorlar. İltica talebi alamayan ve belgesi olmayanlarsa ay ışının ulaştığı her yerde geziniyor.’‘

Avrupa Birliği sorumluluk almıyor ve Calais’in belediye başkanına direniyor. Söylediğine göre mültecilerin, tüm üye ülkelere kontenjan konusunu dayatması ve böylece Schengen Anlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesi şart. Ayrıca bunu İngiltere’nin de kabul etmesi gerekiyor.

Natacha Bouchart, Calais Şehri Belediye Başkanı: ‘‘Avrupa’da ya da değiliz. İngiltere’nin bir an önce çıkarlarına göre hareket etmesini bırakması gerekiyor. Çünkü bu durum tüm Avrupa’yı ilgilendiren bir mesele…’‘

Bu görüntüleri yayına hazırlarken Calais’in altı farklı ormanında tahliye işlemleri devam ediyordu.

Tek çare şehrin merkezinden birkaç kilometre uzaklıktaki yardım merkezine gitmek.
Burada yemekler günlük çıkıyor.
Sağlık hizmeti yanında kadın ve çocuklara kalacak yer de sağlanıyor.

Ancak erkekler bu merkeze yakın terkedilmiş ve birçok imkandan yoksun bir yerde yaşamak zorunda.

Birçok kuruluş bunun çözüm olmadığını ve mülteciler de bu durumun kabul edilemez olduğunu söylüyor.

Birçokları gibi, bu adam da hayattan bıkmış. Suriye’deki Esed rejiminden kaçan bu adam yaklaşık iki yıldır Avrupa’da sürgün hayatı yaşıyor. Fransa’ya iki gün önce gelen bu mülteci de diğerleri gibi İngiltere’ye gitmek istiyor.

Suriyeli Mülteci, Calais Kampı: ‘‘Başka seçeneğim yok. Avrupa’ya gelip parmak izimi verdikten sonra sokakta gezebiliyorum. İnsanlık nerede? Peki ya yasalar? Söyledikleri o insan hakları nerede?’‘

Merkeze geri dönerken Didier’le tanışıyoruz. Söylediğine göre, mülteciler için kalacak yer sorunu hiçbir zaman çözülememiş. Bize bu insanların kendilerine yaptığı zulmü gösteriyor.

Didier, Calais Bölge Sakini: ‘‘Evimizin bahçesindeki çitlerde bir hareket vardı. Selvi ağacından yapılan çitleri kesip komşunun çitlerini de parçaladılar. Hepsinden odun yapıp ihtiyaçlarını alıp gittiler. İşte burada sadece böyle şeyler oluyor.’‘

2002 yılından beri Sangatte’de yaşanan zorbalık, haneye tecavüz gibi olaylar bölge halkını çileden çıkarmış.

Didier, Calais Bölge Sakini: ‘‘Ülkelerinde yaşadıkları şeyler gerçekten de çok ciddi. Ancak dünyada yaşanan bu acı verici olayların yükünü tek başımıza da çekemeyiz. Bu insanlar için en iyi çözüm yöntemi onlara İngiltere’ye girmelerine izin vermek.’‘

Otobandaki bir kamyon köprünün altındaki insanların üzerinden geçiyor. Geçen sene daha güvenli bir bölgeye kaçmak isteyen 17 kişi hayatını kaybetti. Köprünün altındaki bu gençler ilk denemelerini yapacaklar. Söylediklerine göre kaybedecekleri hiçbir şey yok.

Afrikalı Mülteci, Calais Kampı: ‘‘Libya’dan İtalya’ya giderken teknemiz arızalandı. Her şeye şahitlik ettim. Gözlerimin önünde 140 kişi hayatını kaybetti. Buraya canlı olarak geldiğimden beri yaşadığım hayat hayat değil. Şansımı deneyip ölmek daha iyi…’‘

Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki linkleri tıklayabilirsiniz:

http://www.michelcollon.info/Le-mur-meurtrier-de-la.html

http://www.hrw.org/fr/news/2015/01/20/france-les-migrants-et-les-demandeurs-dasile-victimes-de-violence-et-demunis

http://www.hrw.org/news/2015/01/20/france-migrants-asylum-seekers-abused-and-destitute

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya

Kaçak göçmenler AB'ye hangi yollardan giriyor?