Koalisyon güçleriyle çalışan Afganlar ölüm tehdidiyle yüzyüze

Koalisyon güçleriyle çalışan Afganlar ölüm tehdidiyle yüzyüze
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Taliban’a karşı yürütülen Afganistan operasyonu sonrasında uluslararası koalisyon birlikleri bu ülkeden büyük ölçüde ayrıldı.

Taliban’a karşı yürütülen Afganistan operasyonu sonrasında uluslararası koalisyon birlikleri bu ülkeden büyük ölçüde ayrıldı. Ancak ülke hedef olarak gösterilen barışa ve istikrara henüz kavuşabilmiş değil. Ayrıca yabancı birliklerin burada bulundukları sürece birlikte çalıştığı büyük bölümü tercüman Afgan siviller için artık durum daha da tehlikeli.

Bu kişilerin büyük bölümünün başlıca beklentisi birlikte çalıştıkları ülkelerin kendilerine sahip çıkması ve şiddet sarmalına düşen ülkeden ayrılmaları için aileleriyle birlikte vize sağlamaları.

Fransa’nın Kabil Büyükelçiliği’ne başvuran 300 tercümandan yalnızca 100 tanesi aileleriyle birlikte ülkeden ayrılabildi. Diğerlerinin Fransa’ya yerleşme talepleriyse reddedildi.

25 yaşında olan Harun da vize imkanı bulanlardan ve yakında yeni bir hayata doğru yola çıkmaya hazırlanıyor:
“Askerlerle çalıştığım o günleri unutmuyorum. Hep akılda kalıyor hatıralar.”

Harun bir gün Fransız üssüne ikmal yapan bir birlikle iken ateş altında da kalmıştı:
“Önce “işte şimdi öldük’ diye düşündüm. Çünkü isyancılar dağda önemli bir noktadaydı, bizse aşağıdayken yakalanmıştık. Çok tehlikeliydi. Biraz korktum. İlerlemeye devam ettik. Sonrasında ordu bize yardıma geldi. Neyse ki sonrası iyi geçti, yoksa ölmüş olacaktık.”

Fransız birlikleri 2014 yılında Afganistan’dan ayrılırken çatışmalar henüz sona ermemişti. Taliban hala etkisini sürdürüyordu ve Harun da koalisyon askerleriyle çalıştığı için kimilerince hain olarak görülüyordu. O 4 yıl süresince Fransız ordusu için çevirmen olarak çalıştı. Yaklaşık 1 yıllık bir süreçten sonra ancak Fransa’nın himayesini alabildi:
“Fransız askerlerine yardım ettiğim için gururluyum. NATO ile Fransız birlikleriyle çalışmak onlara yardım etmek benim için bir sorumluluktu. Pişmanlık duymuyorum aksine gururluyum.”

Genç adam için bunun bedeli kaçmak zorunda kalmak oldu. Göçten önce Ramazan Bayramı’nı ailesiyle birlikte kutladılar. Ayrılık üzücü olsa da hayati tehlikeden uzaklaşacağı düşüncesiyle amcası, yeğeni Harun için sevindiğini söylüyordu:
“Harun için burada kalmak çok tehlikeli bir hal aldı. Fransa’ya gideceği için memnunuz. Orada barış ortamında yaşayabilir. Allaha emanet olsun.”

Harun bir yandan sevin içinde yol hazırlığı yaparken diğer yandan da içinde dönüş umudu olduğunu ifade ediyor:
“Başka seçeneğimiz yok. Gerçekten hayatım tehlikede. Eğer bir gün barış sağlanabilirse yeniden kuruluşuna katılmak için Afganistan’a dönebiliriz. Fakat o gün ne zaman gelir, bilmiyorum.”

Şehrin başka bir bölgesinde yaşayan Necib ise aynı imkana sahip değil. O da çatışmaların yaşandığı Kapisa şehrinde Fransız birliği tarafından kurulan Ümit FM adlı radyoda çalışıyordu.

Taliban tarafından çok defa ölümle tehdit edilen Necib, karısı ve iki çocuğuyla başkent Kabil’de adeta bir inziva hayatı yaşıyor. Kendisini hapishanede gibi hissettiğini söylüyor ve mümkün olduğunca gizlenerek pek görünmeden hareket ediyor:
“Bize, ‘sizler hepiniz kafirsiniz, sizleri yakalayıp, hepinizi öldüreceğiz’ diyorlardı. ‘Ya canlı canlı yakacağız ya da kafanızı keseceğiz’ diyorlardı. Radyoya da telefon edip ‘sesinizi yüzünüzü biliyoruz. Nerede olduğunuzu da… Kaçamayacaksınız’ diyorlardı.”

Necib bu durumda olan tek kişi değil. Fransız birliği için çalışan tercümanlar eski arkadaşlarıyla Kabil’in en korunaklı yerlerinden birinde buluşup görüşüyor. Onlar da tehdit altında olduklarını ve kendilerini haksızlığa uğramış hissettiklerini söylüyor.
“Bu red cevaplarına karşı sesimizi yükseltmek istiyoruz. Bize nedenini söylesinler. Kriterleri nedir? Diğerlerinin bizden ne fazlası vardı? Bu hiç adil değil. Biz de görevlere katıldık. Köylerdeki toplantılarda Fransız askerlerinin yanındaydık ve şu anda kimliklerimiz açıkça biliniyor.”(Necib)

Onlardan biri olan Nasır ise askerlerin yanında iken çekilen fotoğrafları gösteriyor:
“Bu Fransız Savunma Bakanlığı’nın internet sitesinden. Ben de fotoğraftayım ve Tagab görevine katıldığım yazıyor. Bunlar da önemli kişilerden gelen tebrik mektupları.”

En çok yakındıkları ise terk edilmiş, yalnız bırakılmışlık hissi:
“Fransız ordusu sanki birliklerinin bir bölümünü burada bırakmış gibi hissediyoruz. Bize ordunun bir parçası olduğumuzu söylüyorlardı. Fakat ordunun bir parçasını terk edip de gideceklerini değil.”

Fransa’da bir grup avukat tarafından bu tercümanlar için bir girişim başlatıldı. Necib ve arkadaşları durumun istedikleri yönde değişeceği ve vize alacakları ümidi taşıyor.

Bu kişiler yalnızca askeri değil aynı zamanda yabancı sivil yetkililere de yardımcı oluyordu. Matiullah’a göre bu onlar için zorluk içindeki ülkelerinde önemli bir maddi destek anlamına da geliyordu:
“Ben Kabil’de yaşamak istiyorum. İyi bir hayat istiyorum. Ortalama yaşam şartlarına sahip olarak. Bunun için de iyi bir işiniz olmalı. İyi kazancı olan iyi bir iş de genellikle ancak yabancılarla çalışınca olabiliyor.

Matiullah Fransız Enstitüsü’nde iletişim uzmanı olarak çalışıyor. 2014 Aralık ayında yapılan ve 2 kişinin ölümü 15 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan intihar saldırısında ölümden dönmüş. O da ümidini kaybetmediğini söylüyor:
“Deseler ki bugün bir saldırı olacak. Hatta yarın bir tane daha olacak, şehri terk edersiniz, hatta ülkeyi bile terk edersiniz. Fakat biz edemiyoruz. Çünkü ülkemizde çalışmamız gerekiyor. Bence bir Afgan olarak adanmış bir şekilde çalışmalı ve gelecek için de umudumuzu korumalıyız.

Mati’nin iyimserliğine karşın 2014 yılında uluslararası güçlerin çekilmesinden bu yana ülkede şiddet yeniden tırmanışa geçmiş durumda.

Gazeteci Sandra Calligaro’nun’nun euronews için bu gençlerle buluşmasından yalnızca birkaç gün sonra, Kabil’de barışçı bir gösteri sırasında patlayan bomba 80 kişinin canına mal oldu, 230 kişi de yaralandı. Saldırıyı IŞİD bağlantılı bir grup üstlendi.

Geçtiğimiz yıl Afganistan’da öldürülen ya da yaralanan sivillerin sayısı ise 11 bini buluyor.

Koalisyon güçleri Afganistan’da 13 yıl boyunca, barış için bulunduklarını ifade ediyordu ancak aradan geçen bunca yıldan sonra ülke barışa ulaşmaya halen pek de yakın görünmüyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İnsiders: Ölüm tehdididinden belirsizliğe kaçan sığınmacılar geri mi gönderilmeli?

Afganlar göç için farklı yönlerden baskı altında

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar