"Kadın sünneti dini değil geleneksel"

"Kadın sünneti dini değil geleneksel"
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

İngiliz resmi araştırmaları ülkede 170 bin genç kızın kadın sünneti olduğunu ortaya koyuyor

Özellikle Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinde yaygın olarak uygulanan kadın sünneti göçler yoluyla Avrupa’ya da taşınmış durumda ve artık bu kıtada da onbinlerce kişiyi doğrudan ilgilendiriyor. Kadın sünnetinde genellikle klitorisin kesilmesiyle kadının geleneklere göre ayıp sayılan cinsel birleşmede zevk almasının önüne geçilmek amaçlanıyor. Ancak bu operasyonun sonucu bununla sınırlı kalmıyor ve çok zaman fiziki ve psikolojik zararları görülüyor.

İngiliz resmi araştırmaları ülkede 170 bin genç kızın kadın sünneti olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca kısa bir vadede bunlara 65 bin kişinin daha ekleneceği öngörülüyor.

Bu operasyon İngiltere’de yasal olmamakla birlikte yapılıyor fakat daha çok Somali, Gambiya ve Sudan’da yapıldığı biliniyor.

Hristiyan bir ailede büyüyen Sarian Londra’ya gelmeden önce ülkesi Sierra Leone’de kadın sünnetine maruz kaldığında henüz 11 yaşındaydı. Müdahale bir bayramda anestezi uygulanmadan yapılmıştı:

“Yere yatırdılar, bacaklarımı araladılar. Bacaklarımın arasında net bir şekilde kestiklerini hissettim. O zaman neyi kestiklerini bilmiyordum. Yalnızca genital organımda bir yeri keseceklerini biliyordum. Şoke olmuştum. Bunu hiç beklemiyordum çünkü bu şiddet bana ailem tarafından uygulanıyordu.”

İngiltere’ye 199 yılında gelen Sarian Kamare bugün 39 yaşında ve kadın sünnetinin dini değil kültürel ve geleneksel bir uygulama olduğuna dikkat çekiyor:

“Kadın sünnetini emreden hiçbir kutsal kitap bulunmuyor. Topluma göreyse bunu tümüyle kabullenmeliydim. Bu tamamen kültürden gelen bir adet. Kadınları özellikle cinsel yönden kontroıl almayı amaçlayan ve onlara acı veren kötü bir uygulama. Etkili de oluyor. Gerçekten bu parçanızı kestiklerinde cinsel arzu istek de kalmıyor.”

2016 yılı Nisan-Eylül döneminde İngiliz sağlık makamlarınca haftada yaklaşık 100 yeni vakıa tesbit edildi. Ancak muayeneye gelmeyen kaç kişi olduğuysa bilinmiyor.

Oxford’da yer alan Rose Clinic doktorlarından Brenda Kelly de bu konu üzerinde çalışıyor. Dr. Kelly kadın sünnetinin hayat boyu sürecek sorunlara yol açabileceği görüşünde:

“Küçük bir kız çocuğuna bunu yaptığınızda canı yanabilir, kanaması olur ve enfeksiyon da kapabilir. Ancak hastalarımızın büyük çoğunluğu bu operasyonun sonuçlarıyla yüz yüze olan yetişkin kadınlar. İdrar yapmakta zorlananlar, regl günlerinde dayanılmaz acısı olanlar ve eşleriyle cinsel ilişkiye girmekte zorlananlar da görülüyor.”

Sünnet edilen çok sayıda kadın aynı zamanda psiko-seksüel sorunlar da yaşıyor. Bunun oranının her altı kadında bir olduğunu söyleyebilirim.”

İlgili derneklere göre yetişkin kadınların büyük bölümü bu operasyonu yasal olmamasına rağmen İngiltere’de geçiriyor.

Polis kayıtlarına göreyse aileler kız çocuklarını yaz tatillerinde kökenlerinin olduğu ülkeye götürerek burada sünnet ettiriyor. Bunlardan biri olan “Zara” ise euronews’a ancak gerçek isminin saklı kalması kaydıyla konuşabildi:

“Babam Skype aracılığıyla evlenmemi istiyordu. Ona göre bundan önce de ya da en geç evlilikten kısa bir süre sonra eşimle ilişkiye girmeden sünnet olmam gerekiyordu.

Bana gerekçe olarak da şöyle dediler: Sen dininin gereklerini yerine getirmiyorsun, idrar kokuyorsun, iyi bir müslüman değilsin diyorlardı. Ben de kendi kendime soruyordum, gerçekten iyi bir müslüman değil miydim?”

“Zara” İngiltere’de büyümüştü. Asya kökenli olan babasından evlilik ve sünnet konusunda büyük bir baskı görmüştü:

“Bazı günler oluyordu bir köşeye oturup keşke hiç yaşamasam daha iyi olmaz mıydı diye düşünüyordum.”

Zara babasının kontrolünden çıkarak her şeyi polise anlatmayı seçti.

Evlilik ve sünnet baskısına karşı korumaya alındı. Bu da bu konularda Zara’ya baskı uygulayacak olanların mahkemeye çıkarılacağı anlamına geliyor.

Polis Zara’nın babasına karşı bir ceza soruşturması da başlattı. Fakat Zara bu noktada sonuna kadar gidecek gücü olmadığını söylüyor:

“Bir mesaj vermek istedim. Fakat aynı zamanda doğduğumdan bugüne yanımda olan ve benim en iyi arkadaşım olan babamı kaybetmek de istemedim. O hep benim söylediklerime kulak verirdi.

Çok küçük yaştan beri annemden bihaberim. Ağır psikolojik sorunları vardı. Görüp konuşabileceğim yalnızca babam var, onu da kaybetmek istemiyorum.”

-“Peki babanızın sizin neden polise gittiğinizi anladığını düşünüyor musunuz?(Damon Embling, euronews)

“Evet.”

“Peki kabulleniyor mu ?”(euronews)

“Evet, şu anda evet.”

Kadın sünnetine karşı faaliyet gösteren bir dernekte çalışan Karyne Tazi ise mücadelede annelerin önemine vurgu yapıyor. Tazi’ye göre bu acılı geleneğin sürmemesi, önlenmesi için anneler önemli bir rol oynayabilir.
“Bu kadınların görüşlerini sorgulamalarını , değiştirmelerini ya da sonraki nesillere aktarmamalarını sağlamak çok zaman alıyor. Aksi takdirde bu kadınlar kızlarının acı çekmelerine yol açacaklar. Onlara bunun bir istismar olduğunu ve yasadışı olduğunu anlatmak gerekiyor.”

Dernekler okullarda da video gösterimleriyle gençleri bilinçlendirmeye çalışıyor.

Kadın sünneti Birleşik Krallık’ta yaklaşık 30 yıldır yasak. İngiltere ya da Galler’de anne-babaların bunu ülke dışında yapmalarının da önüne geçilmeye çalışılıyor. Ancak bu yönde bugüne kadar bir ilerleme sağlanabilmiş değil.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Dövme sanatçısı, kadınlara 'genital eksizyon' uygulamak suçundan yargılanıyor

İtalya: Evde sünnet edilen ikizlerden biri öldü, diğerinin durumu kritik

Faye: "Kadın sünneti animist ritüeller kaynaklı"