Türk ve Rum vatandaşların gözüyle Kıbrıs sorunun çözümü

Türk ve Rum vatandaşların gözüyle Kıbrıs sorunun çözümü
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Ocak ayında İsviçre’nin Cenevre kentinde, yarım asırlık Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için Birleşmiş Milletler’in gözetiminde taraflar masaya oturdu.

Ocak ayında İsviçre’nin Cenevre kentinde, yarım asırlık Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için Birleşmiş Milletler’in gözetiminde taraflar masaya oturdu.

Dünyanın medyasının yoğun ilgi gösterdiği müzakerelerde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis, üç gün boyunca birçok sorunu ele aldı.

BM Cenevre Ofisi’nin ev sahipliği yaptığı müzakerelerin ardından gerçekleştirilen ve açılışını BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in yaptığı uluslarası konferansta garantör ülkeler ve adadaki taraflar ilk defa aynı masa etrafında toplandı.

İsviçre’de 3 ayda üçüncü kez bir araya gelen taraflar, müzakerelerin ilk gününde “Mülkiyet” ve “Yönetim ve Güç Paylaşımı” konularını görüştü.

Taraflar ikinci gün “Yönetim-Güç Paylaşımı”, “Avrupa Birliği” ve “Ekonomi” başlıklarını masaya yatırdı.

Cenevre’deki müzakerelerin son gününde de taraflar haritalarını sundu. Haritalar, iki tarafın harita uzmanlarının kontrollerinin ardından BM’nin çelik kasasına alınarak kilitlendi.

Euronews muhabiri Hans Von Der Brelie, siyasi çabaların ardından Kıbrıs’a giderek adanın iki yakasındaki vatandaşlarla görüştü ve beklentilerini sordu.

Insiders - Filming in CyprusAlabildiğince uzayan portakal bahçeleri..

Kıbrıs’ın Güzelyurt’a yakın noktasındayız.

Burası, ikiye bölünmüş adanın kuzey kesimi.

İnsanlar Türkçe konuşuyor.

Güneyde ise Rumca konuşuluyor.

Adanın yeniden birleşmesi için yapılan çabalar, Ocak ayından itibaren garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin gözetiminde hız kazanmış durumda.

Bununla birlikte kendisi ile portakal bahçesinde röportaj yaptığımız Ramadan Kandulu pek de endişelenmiyor ve siyasi çıkmazdan o kadar da rahatsız değil.

Euronews muhabirinin “Kıbrıs 1974’te ikiye bölündü. Şimdi bu parçalarla ne yapılmalı?” sorusuna, Ramadan Kandulu, “Bence yeniden bir araya gelmek ve tek parça olmak artık imkansız. Kıbrıs’ın bir yanı portakal diğer tarafı elma. Elma ile portakal bütünleştirilemez” yanıtı verdi.

1974’te Kıbrıslı Rumlar güneye, diğer taraftaki Türkler de kuzeye doğru göç etmek zorunda kaldı.

Olaylar sırasında binlerce Kıbrıslı yerlerinden oldu.

Boş kalan evler, Kandulu ailesi gibi diğer şehirlerden evini terk edip mülteci durumuna düşen kişilere tahsis edildi.

Diğer binlercesi gibi onlar da burada kalıyor ve artık bundan böyle yaşamlarını burada idame ettirmek istiyorlar.

74’e kadar Rumların bir kısmı buradaydı.

Kandulu:

“Bu ev bana ait. Buranın bana ait olduğuna dair elimde belgem de var. Rumlar ise bu tapunun tanınmadığını ve uluslararası geçerliliğinin olmadığını söylüyor. Uluslararası ya da değil, çok da ciddiye almıyorum. Burada yaşıyorum ve 43 yıldır bu evde hayatımı sürdürüyorum. 43 yıl bir ömür demek “

Öte yandan Kandulu ailesinin aksine Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu adanın birleşmesinden yana.

1974’ten beri bölünmüş durumda bulunan adanın Rum tarafı Kıbrıs adıyla 2004’te Avrupa Birliği’ne üye oldu.

Adanın birleşmesi için aynı yıl referanduma sunulan ve BM genel sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı plana Türk tarafı ezici bir çoğunlukta ‘Evet’ derken Rumlar ‘Hayır’ yönünde oy kullandı.

Türklerin yoğun bir şekilde evet demesine karşın Rumların isteksiz durması Türklerin önemli bir kısmında hayal kırıklığı yarattı.

Şimdilerde Türklerde de artık bu yönde isteksizlik var.

Ramadan Kandulu’nun oğlu Ali Kandulu’ya göre Kıbrıs’ta birbirinden tamamen farklı iki toplum yaşıyor:

“Biz Türküz onlar da Rum. Farklı din, farklı dil, farklı kültür. Her şeyimiz farklı. Şimdi size bir soru sormak istiyorum; 1974’ten sonra insanların birbirini öldürdüğüne dair herhangi bir olay duydunuz mu? Hayır. Adada barışın tesis edilmesinin en büyük nedeni Türk askerinin buradaki varlığı”

Rum kesiminden Michael, 30 bin civarındaki Türk askerinin adadaki varlığından rahatsız ve bu durumu kabul edilemez olarak değerlendiriyor.

Michael Kıbrıslı Rum. 18 yaşındayken ailesi Güzelyurt’tan kaçmış.

Onun babasının da portakal bahçesi varmış.

Michael şimdi arazilerini geri istiyor.

Ancak aynı şekilde çok sayıda Türk de mülkünü bırakmak zorunda kalmıştı.

Bu arada Rum müzakereciler, olası anlaşmada Morfu’yu geri almak isterken Türk tarafı buna yaklaşmıyor.

Keza Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türklerin adanın yüzde 29.2’sini kontrol etmesi gerektiğini belirtirken, Rum tarafı bu oranı yüzde 28’e çekmeye çalışıyor.

Michael 2003 yılında iki taraf arasındaki kontrol noktalarının kaldırılması ile yıllar sonra çocukluğunun geçtiği yerleri ziyaret etmiş.

Michael Georgiades:

“Burası kilisenin olduğu meydan. Buraya dair çok şey anımsıyorum. Paskalya’yı hatırlıyorum. Kutsal Cumartesi günü burada çıkan yangını anımsıyorum. Paskalya’yı kutlayan çok sayıda insan hatırımda. Bugün burası artık cami. Bu beni hem çok üzüyor hem de çok öfkelendiriyor. 2003’te buraya geldiğimde içeri girdim, açıktı. Işıkları görüyorsunuz, şamdan hala aynı. Ama artık azizlerin fotoğrafı yok, mobilyalar yok. Birinci kata çıktım, kilisenin çanı yerdeydi. Mobilyaların çoğu tahrip olduğunu gördüm”

Güneye doğru hareket ediyoruz..

Burada Morfu’dan gelip Limasol’a yerleşen Elena ve annesi ile görüştük.

Onların burada yaşadığı ev de 1974 öncesi Kıbrıslı Türklere aitmiş.

Kendi evini özlediğini dile getiren Elena Georgiou:

“Facebook’ta paylaştığım fotoğrafın altında ‘kendi şehrimi, Morfu’yu istiyorum, evimi istiyorum’ yazmıştım. Ah evet bu fotoğrafta da küçük bir kız çocuğuyken Morfu’da verandadayım. Portakal kokusu hala burnumda. Biz portakal kokusu ile büyüdük”

Halen yaşadıkları ve aslen bir Türk’e ait olan ev, Limasol’daki camiyi çok yakından görebiliyor.

Elena, adanın birleşmesi halinde Kıbrıs Türkü bir devlet başkanını kabul edebileceğini söylüyor.

‘Hristiyan ya da Müslüman ismi önemli değil’ diyor.

Ayrıca gelecekte göreve gelecek başkanın iki tarafın ortak çıkarlarına hizmet etmesini istiyor.

Elena Georgiou:

“Duyduğumuz kadarıyla gelecekteki (olası federal) hükumet, Rumları ve Türkleri kapsayacak. Bana göre, hepimiz Kıbrıslıyız. Bence devlet başkanımızın adının Yannis, Nikos veya Mustafa, Ahmet olmasının hiçbir önemi yok”

euronews muhabiri:

Bunun anlamı, federasyonun iyi bir çözüm olduğu mu?

Elena Georgiou:

“Evet bence federasyon harika bir çözüm”

Daha da güneyde, Larnaka’ya yakın küçük bir yerleşim alanı olan Kiti köyündeyiz.

Ziyaret ettiğimiz bir evde her ikisi de müzisyen olan Hatice ve Larkos çifti yaşıyor.

Hatice ile Larkos, Kuzey ve Güneyli sanatçıların buluşup ortak müzik yaptığı Kyprogenia isimli grupta birlikte performans sergilerken 2014’te dostluklarını evlilik ile taçlandırmışlar.

Sınırları ve dilleri yok sayıyorlar.. Hem Yunanca hem Türkçe söylüyorlar.

Arion isimli bir bebekleri var.

Aron, aşkın ve barışın meyvesi. Bir gün birleşik Kıbrıs’a gözlerini açabilecek mi? Kim bilir belki de evet.

Müzisyen Hatice Ardost:

“Bizler Kıbrıs halkıyız. Ailem gibi Kıbrıslıyız ve bizler aynı kökenden geliyoruz”

Müzisyen Larkos Larkou:

“Bu aslında çeşitliliği olan tek bir kültür. Kıbrıs Türklerinin zenginliği, Kıbrıs Rumların zenginliği.. Yediğimiz yemek, diktiğimiz kıyafetler, söylediğimiz şarkılar, oyunlarımız..”

İnsanların milliyetini ön plana çıkarmasının kendisini çok üzdüğünü dile getiren Hatice Ardost, kimliklerin yerine Kıbrıslı kimliğinin ön plana çıkmalı:

“Bu mesele gerçekten üzüldüğüm, kahrolduğum bir durum. İnsanların Türk ya da Rum olduğunu söylemesi… Babam Kıbrıslı olduğunu söyleyerek öldü. İşte biz onun dediği gibiyiz”

Eşi Larkos Larkou da toplumların birbirini affetmesini ve yeni bir sayfa açılmasını itiyor:

“Her ne olduysa, yaşananları unutmayalım ama affedelim. Şimdi artık yeni bir dönemdeyiz. Hadi bu zamanı artık bir arada olmak için kullanalım”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Birleşik Kıbrıs'ta politik risk

Birleşik Kıbrıs'ın ekonomik faydaları neler

Kıbrıs'ın uyuyan hazineleri