İtalya: Göçmen sorunu gölgesinde seçimler

İtalya: Göçmen sorunu gölgesinde seçimler
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Göç sorununa odaklı bir seçim kampanyası esnasında İtalya'ya genel bakış

İtalya 4 Mart’ta çok önemli bir genel seçime gidiyor. Beklendiği gibi, ekonomi ve işsizlik bu seçim kampanyasının temel meseleleri ancak en sıcak tartışmalar göç sorunu çevresinde yapılıyor.

Kuzey Afrika sahiline olan yakınlığı nedeniyle İtalya, diğer Avrupa ülkelerine nazaran en fazla göçmen alan ülke konumunda.

Bu insani kriz, bazı taraflarca, özellikle de sağ kesimlerce suistimal ediliyor. Ülkenin lime lime edilmiş ekonomisinin ve artan suç oranlarının onlara göre tek sorumlusu göçmenler.

Göçmen yanlısı hareketin aktivistlerinden Valerio Gatto Bonanni durumu şöyle özetliyor:

“Toplumda yaygın bir belirsizlik ve tehlike duygusu hakim. Çoğu bunun için göçmenleri suçluyor. Onlar toplumun en zayıf halkası. Bu yüzden korkularımızdan dolayı onları suçlamak kolay. Bu seçim kampanyasında oy kazanmanın en kolay yolu göçmen korkuları üzerine oynamak.”

Anketlere göre aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisi seçimden sonra kurulacak hükümette yer alacak. Geçenlerde Roma’nın merkezinde düzenlenen mitingde, taraftarlar, liderleri Giorgia Meloni’yi büyük bir coşku ile karşılamıştı.

Meloni miting esnasında gömenlere karşı şu sert cümleleri kullanmıştı:

“Geçen sene çoğu genç mezun 100 bin İtalyan ülkesini terk etti. Ancak 180 bin yasadışı göçmen de İtalya’ya geldi. Evet, temelde eğitimsiz yamyam Afrikalılar… Göçmenler nüfusun yüzde 8.3’ünü oluşturuyor ancak suçların yüzde 50’sinden, hırsızlıktan, soygunların yüzde 40’ından, cinsel şiddetin yüzde 37’sinden, cinayetlerin yüzde 25’inden, seks işçiliği ve pedofili gibi diğer suçların yüzde 50’sinden sorumlular. Şimdi soruyorum size yasadışı göçle suç oranı artışı arasında bir bağlantı var mıymış yok muymuş?”

İtalya’nın Kardeşleri şu an sandıkların favorisi gösterilen sağ kanat koalisyonunun bir parçası ve bir sonraki seçimde kazanabilir.

Parti tüzüğünde, Akdeniz’de göçmenleri arama ve kurtarma operasyonlarının, sığınmacılara sunulan koruma programının durulmasını şiddetle vurguluyorlar. Ayrıca düzensiz göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmeleri çağrısında bulunuyorlar.

Partinin taraftarlarına mikrofon uzattığımızda aldığımız cevaplar göçmenlere karşı çok sertti:

“Bir sayım yapmak lazım. Hukuki olmayanlar ülkesine geri gönderilmeli. Buraya yasadışı yollardan göstere göstere girmişlerse para kazanmaları için onlara fırsat verilmemeli. Kanunsuzca buraya gelen sonuçta kanunsuz şeyler yapabilir.”

“Burada 600 bin göçmen var. Kimlerin kalabileceğini ve kimlerin kalamayacağını görmek lazım. 600 bin kişiden hiçbirinin kalma hakkı yok. Hepsinin geri gönderilmesi gerekiyor. Yoksa Brüksel’e gidip onlara şunu söylemeliyiz: Beyler, onları ülkelerine geri göndermek istemiyor musunuz? O zaman onları paylaşmamız gerekiyor.”

Afrika ve Ortadoğulu bazı aileler, Roma’nın merkezinde, 12 Havari Bazilikası’nın sütunları altında sekiz ay boyunca kamp kurdu.

Yaşam koşulları mı? Son derece fakirlik ve yokluk içinde. Yaşamak için bir yer bulma şansları yok gibi.

Kampta kalan Nijeralı bir kadın göçmen durumlarını şöyle anlatıyor:

“Birçok boş ev var. Kimse yaşamıyor ve kullanmıyor. Eğer bu evleri açabilirlerse bize çok faydalı olur. Hayatta, birine teklif edilen ilk şey duş ve uyku için bir yerdir. Çünkü birisi yorulduğunda uyuyabileceği bir yere gider. Sıcak bir yemek. Şimdi özellikle hava çok soğuk. Orada kalmamız için sıcak bir yer yok. Ama boş evler var. Açın onları bize.”

Roma’daki birçok yasadışı göçmen kampı mevcut.

Göç başkentte ciddi bir krizi temsil ediyorsa, İtalya’nın geri kalanında da acil olarak ele alınması gerekir.

İtalya genelinde yaklaşık yarım milyon düzensiz göçmen var. On bin göçmen barınak, yiyecek ve temiz suya erişimi az veya hiç olmayan geçici kamplarda yaşıyor. Çoğu içler acısı koşullarda hayat sürmek zorunda kalıyor.

Euronews muhabiri Claudio Lavanga:

“Güneye, Caserta yakınlarındaki bir kasaba olan Castel Volturno’ya gidiyorum. Napoli bölgesinde nüfusun neredeyse yarısı ekonomik göçmenlerden, mültecilerden ve sığınmacılardan oluşuyor. Bir arada yaşama zorunluluğu hem dayanışmanın hem de yaygın ırkçılığın patlak vermesine neden oluyor.”

Yolculuk esnasında radyodaki programa kulak kabartıyoruz;

Spiker:
“Caserta’dan Martino telefonda söz almak için bekliyor. Merhaba Martino, ne istersen konuşabilirsin, sözünü kesmeyeceğiz.”

Programa telefonla katılan dinleyici:
“Affedersiniz, ancak muhtemelen bilmiyorsunuz, fakat bu göçmenler nereye giderlerse orayı çöplüğe çeviriyor. Avrupa, İtalya’yı çingene kampına dönüştürdü. İtalyan olduğumdan, İtalya’nın kendi sınırlarına öncelik vermesini istiyorum. Unutmayın, bir İtalyan balıkçı teknesi, kıyılarından 40 mil uzakta Libya sularına girerse, sahil güvenlik güçleri onu vurur veya tutuklar. Ama biz ise hala bu kirli insanları birilerinin yararına kabul ediyoruz. Karşılığında da bizleri, İtalya’yı kirletiyorlar.”

Castel Volturno’da Sergio Serraino, ihtiyaç sahibi kişilere ücretsiz sağlık hizmeti veren bir STK olan yerel Acil Durum bürosunun koordinatörü ile buluşuyoruz. Kurumun göçmenlere hizmet ettiğini söyleyen Sergio, bize arabası ile etrafı dolaştırıyor. Ayrıca bunun daha güvenli olacağını da belirtiyor.

Sergio, şehirde 10-15 bin yabancı olduğunu tahmin ettiklerini ve bunun nüfusun hemen hemen yarısı olduğunu söylüyor. Ayrıca 2013’ten bu yana, tıbbi bakıma muhtaç 8 binden fazla kişiye hizmet verdiklerini, çoğunluğun burada yaşayan en büyük iki topluluk, Gana ve Nijeryalı yabancılar olduğunu ve kadın hastaların genellikle cinsel tacizden muzdarip genç kurbanlar olduğunu belirtiyor.

Sergio Serraino:
“Castel Volturno’yu dolaşırsanız, etrafta yabancıların yaşadığı türden evlerin farkına varacaksınız … bir yatak için kira ödüyorlar, ancak evler harabe durumda. Çoğunun penceresi dahi yok. Su tesisatı olmayan, rutubetli yerler. Standartlara göre, en azından İtalya’daki standartlarımıza göre yaşama uygun olmayan terk edilmiş evler…”

İtalyanların ve göçmenlerin nadiren buluştuğu kasabanın orta noktasındayız.

Sergio Serraino:
“Sanki İtalyanlar ve yabancılar şeffaf plastik bir duvarla ayrılmış gibi. Birbirlerini görüyorlar, ancak birbirlerine dokunmuyorlar … Yabancı biri Castel Volturno’da, İtalyanlarla sıkı temas kurmadan yaşayabilir. Sonra kiliseler var … Castel Volturno, Pentekostal Afrika kiliseleri ile dolu.”

Castel Volturno’da katolik kiliselerden çok Afrikalı Pentekostal kiliseleri var. Göçmenlerin kendilerini evde hissettikleri ve daha iyi bir yaşam için dua ettikleri nadir yerlerden biri.

Papaz Prosper Doe göçmenlere haksızlık yapıldığını savunuyor:

“Karşılaştığımız güçlükler, kamusal olanaklara sahip olmamamız. Yaşamları dönüştüren kolaylıklardan mahrumuz. Okullar, ücretli profesyonel kurslar, iş olanaklarımız yok. Oturum izni almak yabancıların burada en büyük sorunu haline geldi. Gazeteciler, gazetelerde, televizyonlarda yayınladıkları haberlerde yabancılar hakkında sürekli olumsuz şeyler söylüyor. Bunların hiçbirine katılmıyorum. O kadar çok katkıda bulunuyoruz ki, kiramızı, faturaları ödüyoruz. Burada bedavadan yaşamıyoruz. Terk edilmiş evlerde kalan insanlar bile parayla oralarda kalıyor. O evler insanın yaşaması için hiç sağlıklı değil ama elimizde başka seçeneğimiz de yok.”

İtalyanların bazıları göçmenlere karşı hiç sempatik değil.

Çevre esnafından bir kişi mikrofonlarımıza şunları söylüyor:

“Onlar sığınmacı değil. Ekonomik göçmenler. Davranışlarından anlıyorum. Daha iyi bir hayat ve iş arıyorlar. Ama burada tarlaların dışında iş yok. Birileri onlara izin verdi. Burada yardım alıyorlar. Devlette onlara yardım edecek her zaman biri bulunuyor. Bazen, bir İtalyan için vatandaşlığından ayrılıp yasadışı göçmen olarak İtalya’ya geri gelmesi daha iyi olur diye düşünüyorum. Belki de o zaman bu ülkede daha iyi bir yaşama kavuşulur.”

İtalyanlar ve göçmenler arasında karşılıklı güven nasıl sağlanır?

İkinci nesil göçmenlerin buna güzel bir cevabı olabilir diye düşünüyoruz ve bir okulu ziyaret ediyoruz. Okulun basket takımında oynayan ve hepsi de İtalya’da doğan göçmen çocuklarının geçen sene basketbol liginde oynayamayacakları açıklanınca tüm ülkede sıcak tartışma yaşanmış. Çünkü resmiyette hala yabancılar. Yasa, İtalyan vatandaşlığına başvurmak için 18 yaşına kadar beklemeleri gerektiğini söylüyor.

Karar büyük bir tepkiyle karşılanınca hükümet, kendilerinin ve dolayısıyla ülkedeki tüm göçmen çocuklarının, en azından spor söz konusu olduğunda İtalyanlarla aynı haklara sahip olmalarına izin veren özel bir kararname çıkardı.

Takımın Koçu Massimo Antonelli büyük bir zafer kazandıklarını söylüyor:

“Tam Tam takımının çocuklarıyla Castel Volturno’da yaşadığım deneyim bana, küçük bir şeyden inanılmaz sonuçlar elde edilebileceğini öğretti. İnanmak, haklarını talep etmek önemlidir. Spor sayesinde insanlarda farkındalık artar ve bu sayede oyunun kuralları değişebilir.”

Euronews Muhabiri Claudio Lavanga:
“Castel Volturno’da olduğu gibi İtalya’nın geri kalanında da, hem İtalyanlar hem de yabancılar, birlikte yaşama yolunu henüz bulamadı. Şimdi umutlar gelecek kuşaklarda yatıyor. İtalya’da doğup büyümüş göçmen çocukları bir gün sadece İtalyan diye çağrılmayı umuyor.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İtalya sokaklarında son mitingler

Görünmez işçiler: Düşük ücretlerle Avrupa çiftliklerinde sömürülen ve tehlikeye atılan insanlar

İklim değişikliği, hava kirliliği ve ekonomik zorluk üçgeninde Polonya