Seçimler eşiğindeki Alman ekonomisinin artı ve eksileri

Seçimler eşiğindeki Alman ekonomisinin artı ve eksileri
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Real Economy programının bu bölümünde birkaç gün sonra genel seçimlere gidecek olan Almanya’dayız. Dünyanın da yakından takip ettiği seçim sürecine girmişken ülkenin son ekonomik durumuna ve euro sistemindeki kilit rolüne genel bir göz atacağız.

Bugünkü Almanya’ya baktığımızda akla ilk gelen şeyler istikrarlı bir şekilde artan ihracat ve fazla veren bütçe. Ayrıca ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının büyümesini ve ödemeler dengesini korumak için çok sıkı çalıştığını da belirtmek gerek.

Ingolstadt şehrindeki fabrika Audi’nin dünyadaki en büyük fabrikası. 35,000 işçinin çalıştığı tesiste yılda 550,000 araba üretiliyor. Ülkede BMW, Mercedes ve Audi, üretiminin yüzde 80’ini ihraç ediyor. Bu tablo Alman ekonomisinin dış piyasalardaki başarısının bir göstergesi adeta. Durgunluğa rağmen geçen yıl araba satışları yüzde 12 arttı. Avrupa pazarındaki yavaşlamayla birlikte özellikle ABD ve Çin’deki satışlarda patlama gözlendi.

Arabalar ve yan parçaları, 2012’de Alman ihracatının yüzde 18’ini oluşturdu. Bu etkileyici rakamların arkasında ise sağlam bir çalışma sistemi bulunuyor. Bavyera’daki fabrikada her bir saniye planlanıyor ve analiz ediliyor. Ayrıca esnek mesai saatleri uygulanıyor. “Yaklaşık 200 faklı çalışma saati modelimiz var. Yani kişisel tercihinize göre ne zaman işe başlamak istediğiniz ve ne kadar saat çalışmak istediğinize siz karar veriyorsunuz. Böylece aile, iş ve özel hayatınızı dengeli bir şekilde birlikte götürebiliyorsunuz.”

Bu çalışma modeli sayesinde Audi, Almanların en çok çalışmak istediği marka sıralamasında dört yıldır en başta yer alıyor. Fabrikanın bulunduğu Ingolstadt şehri ise işsizlik oranının en düşük olduğu şehir.

Avrupa genelinde işsizlik biliyoruz ki hızla artıyor. Fakat Almanya’da tam tersine bir düşüş var ve ülkede istihdam rekor seviyede. Bu, Almanya’nın Avrupa’nın hasta adamı olarak görüldüğü on yıl öncesine göre tam bir geri dönüş. Bu başarının arkasında yatan sebeplere şimdi daha yakından bakalım.

Almanya’da ‘küçük iş’ olarak adlandırılan işlerde çalışanların sayısı 7 milyon civarında. Asgari ücretin çok altında bir maaş alıyorlar ve bu şekilde çalışanların ne yazılı iş kontratları ve sigortaları ne de sosyal hakları var. Sadece sözlü anlaşmalar yapılıyor. Böylece vergi ödenmemiş oluyor ve bu durumdan işveren karlı çıkıyor. “İşverenler saatine 7 euro gibi düşük bir ücret ödeyerek insanları çalıştırabiliyor. Öte yandan birçok sendika bu durumu ciddi bir şekilde eleştiriyor.”

Michael ERHARDT, Sendika başkanı:

“Almanya, Avrupa’nın en zengin ülkelerinden birisi. Fakat geçici işçiler noktasında da en yüksek orana sahip ve bu ciddi bir ikilem. Çalışanlara baktığınız zaman çoğunluğun ne yazık ki iş güvencesi olmayan ‘küçük işler’de veya geçici işçi olarak çalıştığını görüyoruz.”

Gençler, kadınlar ve yabancılar bu sene onuncu yılını dolduran ‘küçük işler’ uygulamasından en çok faydalananlar olarak göze çarpıyor. Alman işçilerin dörtte biri saatte 9.5 eurodan az bir ücret alıyor. Bu açıdan Almanya, Litvanya’dan sonra Avrupa’da en çok yoksul işçi oranına sahip ülke durumunda.

Yaklaşan genel seçimler öncesinde Almanya’daydık. Bir sonraki programda para politikaları ve insanlara etkisini inceleyeğiz. Görüşmek üzere.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Almanya, 2018 yılını rekor bütçe fazlasıyla kapattı: Bütçe geçen yıl 58 milyar euro fazla verdi

Yunanistan ekonomik krizi sona mı eriyor?

Yunanistan ekonomik krizi sona mı eriyor?