Et tüketimine alternatif besin "Kinoa"

Et tüketimine alternatif besin "Kinoa"
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Futuris'in bu haftaki bölümünde et üretiminin nasıl azaltılabileceğini araştırdık.

Futuris’in bu haftaki bölümünde et üretiminin nasıl azaltılabileceğini araştırdık. Araştırmalarımızda İnka medeniyetinde çok daha önceleri bilinen kinoanın et tüketimine alternatif olabileceği bilgisi karşımıza çıktı. Gelecekte yaşayacağımız küresel gıda sorunlarına çözümler geçmişten gelebilir.

Muhabirimiz Claudio Rosmino İtalya’nın güneyinde bulunan Caserta’da giderek Protein2Food projesi kapsamında kimoa türündeki bitkilerin nasıl test edildiğini gözlemledi:

1960’lı yıllardan bu yana bir çok batı ülkesinde beslenme alışkanlıkları ağırlıklı olarak et tüketimi üzerine kurulu. Fakat dünya gıda talebinin hızla arttığı bir gelecekte (2050’de yüzde 70 artış bekleniyor:FAO) protein değeri yüksek başka gıda ürünlerine ihtiyaç duyulacak.

Look at this. That’s amazing! Yes it is the euronews</a> <a href="https://twitter.com/hashtag/Futuris?src=hash">#Futuris</a> episode on <a href="https://twitter.com/hashtag/protein2food?src=hash">#protein2food</a> project. <a href="https://twitter.com/hashtag/p2food?src=hash">#p2food</a> <a href="https://twitter.com/EUFIC">EUFICpic.twitter.com/GL6YWVhn01

stroclaudio (RosmiNow) June 2, 2017

Örneğin Kinoa ve horozibiği olarak bilinen Amaranthus, besin değeri ete en yakın gıda çeşitlerinden. Bu bitkiler bir gün ana yemeklerinizin temel gıdası olabilir.

CNR-ISAFOM araştırmacılarından Cataldo Pulvento: “Kinooa ve amaranthus proteinlerinin kompozisyonu, tüm gerekli amino asitlere sahip. Dolayısıyla baklagillerden daha düşük bir protein seviyesine sahip olsalar bile besin değerleri daha yüksek.”

AB’nin finanse ettiği proje kapsamında, araştırmacılar bu besinlerin hangi zemin ve hava koşullarına uygun olup olmadığını araştırıyor. Projede 13 AB üyesi, Peru ve Uganda’da ortaklığında 19 yetiştirici ve çiftçilerden oluşan bir konsorsiyum yer alıyor.

#Quinoa in Italy, UCC</a> taking part at the 2nd annual meeting in Italy <a href="https://twitter.com/hashtag/P2Food?src=hash">#P2Food</a> <a href="https://twitter.com/SciFoodHealth">SciFoodHealthpic.twitter.com/9gcv3i7DQF

— Cereal Group UCC (@CerealGroup_UCC) May 31, 2017

CNR-ISAFOM araştırmacılarından Cataldo Pulvento: “Kinoa ve amaranthus (büyüme ve gelişmeyi sınırlayan) abiyotik stresin azalmasını sağlar. Avrupa’nın güneyinde abiyotik stresin ana nedeni su kıtlığı ve tuzluluktur.”

Bu “stres testleri” kapsamında çeşitli bitki örnekleri farklı zamanlarda ve değişen miktarda tuz içeren su miktarıyla sulanıyor.

Yoğun et üretimi, hayvan yemi yetiştirmek için kullanılan büyük oranda su tüketiminden dolayı çevre üzerinde olumsuz etkiye sahip.

Kopenhag Üniversitesi profesörlerinden Protein2food projesi Koordinatörü Sven-Erik Jacobson: “Et yiyebiliriz, güzel bir tadı var vs. Fakat hayvanları beslemek için kullanmak zorunda olduğumuz araziler çok pahalıya mal oluyor. Sonrasında ürettiğimiz her kilo et için bitkilere gerekli olanından 10 kat daha fazla su tüketiyoruz.

When you film a report as #Futuris every sequence count to tell the story. euronews</a> <a href="https://twitter.com/hashtag/science?src=hash">#science</a> <a href="https://twitter.com/hashtag/protein2food?src=hash">#protein2food</a> <a href="https://t.co/f0DkTosiEn">pic.twitter.com/f0DkTosiEn</a></p>— stroclaudio (@RosmiNow) May 29, 2017

Ercolano merkezli Ulusal Araştırma Merkezi’ndeki (CNR) bilim insanları, tohumların stres testlerine nasıl tepki verdiğini incelemek üzere detaylı 3D analizleri yapıyor. Belirli bir ürün türünün potansiyelini anlamak için üretim ve kalite seviyeleri büyük önem taşıyor.

CNR-ISAFOM araştırmacılarından Giacomo Mele: “Bir çiftçinin şirketi adına iyi bir verim sağlayacak bir bitki yetiştirdiğinden emin olması çok önemli. Tüketiciler için tohum bileşenlerini analiz ediyoruz ve bunların her birinin tüketime uygun nitelikleri bulunuyor.”

Söz konusu proje, (çiftlikten kullandığınız çatala kadar) gıda ve tedarik zincirinin tamamını kapsayan disiplinli bir yaklaşım benimsediğinden pişirme aşaması ve tüketici üzerindeki doğrudan etkileri de dikkate alınıyor.

Restoran Şefi Giosole Capua: “Asıl sorun insanların kinoa hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması. Fakat, örneğin diğer bakliyatlarla karıştırarak çok lezzetli ve besin değeri yüksek bir çorba hazırlayabiliriz.”

Kopenhag Üniversitesi profesörlerinden Protein2food projesi Koordinatörü Sven-Erik Jacobson: “Akşamları ailemizle birlikte yemeğe oturup diyetimize daha iyi bir yön verebiliriz. Bu şekilde beslenme alışkanlıklarımız daha çeşitli olurken toprak verimliliği de artar. Sadece faydaları var diyebiliriz.”

Projeyi yürüten bilim adalarına göre bitki protein üretimini arttırmak, biyoçeşitlilik için olduğu kadar insan hayatı için de faydalı.

Hayvansal kökenli proteinden bitki kökenli proteine geçiş, Avrupa’da karbon ayak izinin de azalmasıyla sonuçlanacak.

We are close to Caserta to film a #eu funded project called #protein2food. Soon in #futuris on euronews</a> <a href="https://t.co/oNDBoJZAhy">pic.twitter.com/oNDBoJZAhy</a></p>— stroclaudio (@RosmiNow) May 29, 2017

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Gıdaların gizli su tüketimi: Bir fincan kahve için 140 litre su kullanılıyor

Türkiye’de yıllık et tüketimi son 20 senede yüzde 95 arttı

Yeşil Pazartesi hareketine tepki: "Her pazartesi et yerim, hipsterlar ne karışıyor?"