Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin en az değinilen konusu ülkenin dış politikası oldu. İkinci tura kalan iki aday Nicolas Sarkozy ve François Hollande da dış politikayı Avrupa Birliği’ndeki ekonomik sorunlarla sınırlı tutmaya özen gösteriyor.
Nicolas Sarkozy, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile birlikte Euro krizine karşı ortak bütçe paktını sonuna kadar savunacağını açıkladı. Sarkozy’ye göre krizden kurtuluş için pakttan başka bir çözüm bulunmuyor:
“İzlanda, İrlanda, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’ın bulunduğu duruma Fransa’nın da düşmesini isteyen bir tane bile Fransız var mıdır?”
Diğer taraftaysa Sosyalist Hollande cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu takdirde, kalkınmanın sağlanabilmesi için mali disiplin antlaşmasının yeniden masaya yatırılacağını açıkladı:
“Avrupamız bir levye olmalı, sorunlara çözüm getirmelidir. Ama Başbakan Angela Merkel ile Sarkozy kemer sıkmakta inat ederlerse bu mümkün olmaz”.
Nicolas Sarkozy ise tekrar seçilmesi durumunda Avrupa’nın sınırlarını daha güvenli kılmak için Schengen antlaşmasını yeniden görüşmek istiyor. Eski cumhurbaşkanı göç konusunu bir ‘tehlike’ olarak görüyor.
Afganistan konusunda ise iki aday da, askerlerin ülkeden ayrılmasına olumlu bakıyor. Aralarındaki tek fark askerlerin eve ne zaman döneceği konusunda. Hollande, Fransız birliklerinin bu yılın sonuna kadar ülkeden ayrılması taraftarı. Sarkozy ise Amerika Birleşik Devletleri gibi birliklerin 2013 sonunda ülkeden ayrılmasını istiyor.
Suriye konusunda ise Sarkozy, bir uluslararası askeri müdahalenin mümkün olmadığını düşünüyor. Bununla birlikte sağcı aday insani yardım koridorlarının bir an önce açılması taraftarı. Hollande ise Beşar Esad rejimine karşı bir askeri müdahaleye değinmezken, Annan planının zaman kaybetmeden uygulanmasını istiyor.
Fransa’nın dış politikası seçimleri etkileyecek faktörlerden biri olarak görülmüyor. Fakat eski Cumhurbaşkanı’nın uluslararası planda ön planda olması hanesine artı olarak yazılıyor.
Sarkozy rakibinin siyasi alandaki deneyimsizliğini bir silah olarak kullanmaktan da çekinmiyor. Fakat Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’nın Beyaz Saray’a seçildiğinde Hollande’dan daha deneyimsiz olduğu da unutulmamalı.
Didier Burnod, euronews:
“Şimdi İngiliz The Times gazetesi Brüksel temsilcisi Charles Bremner’e uzanıyoruz. Sayın Bremner merhaba.
Uzun süredir Fransız politikasını takip ediyorsunuz. Birçok cumhurbaşkanlığı seçimini okuyucularınıza yorumladınız. 2007’de Segolene Royal ile Nicolas Sarkozy’nin seçim kampanyasını çok çekici bulmuştunuz. Bu yılki seçimler konusundaki hisleriniz neler?”
Charles Bremner:
“2012 yılı çok farklı geçti. Ateşli ve coşkulu olmadı. Belirli çizgiler çizilmedi, konular netleşmedi. Sayın Hollande’ın dediği gibi ‘görev süresi dolan aday’ gündemi neredeyse her hafta değiştirdi. Diğer yandaysa François Hollande’da içerik sağlam olmasına rağmen enerji ve tutku eksikliği göz çarptı.”
euronews:
“Evet, genel olarak, bu başlıca uluslararası konulara çok değinilmeyen bir seçim kampanyası oldu. Bu durum, Avrupa’da liderliğe oynayan bir ülke için biraz çelişkili bir durum yarattı. Yurt dışında uluslararası politikanın seçimlerde tartışılmaması nasıl karşılandı?”
Charles Bremner:
“Çok fazla eleştiriye kaçmadan, seçim kampanyasında Fransa’nın önündeki ekonomi ve Euro’nun durumu gibi gerçek sorunlara girmekten kaçınıldı hissine kapıldık.”
euronews:
“Öte yandan görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Euro Bölgesi krizinin yönetiminde aktif bir rol aldı. Diğer tarafta François Hollande’ın yeterli deneyime sahip olmamasını Sarkozy’nin fazla değerlendirmediğini gördük. Bunun sebebi ne olabilir?”
Charles Bremner:
“Aslında kampanyanın başlarında bu silahı kullandı. Hatırlıyorsanız Alman modelinden sık sık bahsetti. Fakat bundan kısa sürede vazgeçti çünkü işe yaramadığını gördü. Fransızların hassas olduğu bu noktayı bir kenara bırakarak başka konulara değinmeyi tercih etti. Bu konular arasında Fransızları çok da ilgilendirmeyen helal et ve göç gibi konulara değindi. Milliyetçiliğe atıfta bulundu.”
euronews:
“Bu hafta çıkan kamuoyu yoklamasına katılan Fransızların üçte ikisi Sarkozy’nin Avrupa’yı etkileyebilecek güce sahip olduğunu düşünüyor. Bu kanı yurt dışında da geçerli mi?”
Charles Bremner:
“Evet, sanırım geçerli. En azından Nicolas Sarkozy’yi tanıyoruz, güçlü ve enerjik bir lider olduğunu biliyoruz. Fransa gemisini beş yıldır yönettiği için deneyim kazandığı da kesin. François Hollande’ı ise tanımıyoruz. Deneyimsiz ve adı duyulmamış. Bu yüzden de Nicolas Sarkozy’nin devam etmesini kafamızda kurmayı tercih ediyoruz.”
euronews:
“Peki seçimlerin ikinci turuna sayılı günler kala bu imajda bir değişiklik olmadı mı?”
Charles Bremner:
“Verdiği imaj daha netleşti. Çünkü onu tanıtan yazılar yazdık. Görüşmeler organize ettik. Nereden geldiğini ve hangi fikirleri savunduğunu anlattık. Ama o da ne istediğini tam olarak söylemedi. Bu da Avrupa’daki partnerlerini az da olsa endişelendiren bir durum.”
euronews:
“Yabancı ve uluslararası basın iki aday tarafından sanki pek ciddiye alınmadı. Bir İngiliz gazetesinin temsilcisi olarak bunu nasıl açıklıyorsunuz?”
Charles Bremner:
“Seçim kampanyasının başlarında François Hollande dış basına karşı çok olumlu bir tavır sergiledi. Yemeklerde iki-üç defa bir araya geldik. Kaydetmememiz şartıyla bizimle fikirlerini paylaştı. Fakat birkaç haftadan beri iki taraf da bizi dışladı. Nicolas Sarkozy yabancı basına zaten sıcak davranmıyordu. 2007’de göreve gelmesinden beri onunla zaten çok az görüşme fırsatı yakaladık.”