Nükleer atıkların 100 bin yıllık hatırası

Nükleer atıkların 100 bin yıllık hatırası

By Esra Olcaycan
Haberi paylaşın
Haberi paylaşınClose Button

2000’li yıllarda yaşayan bir insan, 12 000 yılında veya 102 000 yılında yaşayan bir insanla nasıl iletişim kurabilir? Bu beklenmedik sorunun cevabı nükleer atıklarda yatıyor.

REKLAM

2000’li yıllarda yaşayan bir insan, 12 bin yılında veya 102 bin yılında yaşayan bir insanla nasıl iletişim kurabilir? Bu beklenmedik sorunun cevabı nükleer atıklarda yatıyor. Nükleer santrallerde enerji üretiminde radyoaktif hale getirilen maddeler 100 bin yıl daha dünya üzerinde varlığını sürdürecek.

Atom enerjisini bulup nükleer santraller kurmaya başladığımızdan bu yana oluşan radyoaktif atıkları toprağın derinliklerine, hep biraz daha derine gömüyoruz. Kamuoyu bu konuda ikiye bölünmüş durumda: Bir taraf nükleer enerjinin kullanılmaya devam edilmesinden yana, diğer taraf kesinlikle karşı çıkıyor.

Her şekilde gelecek nesilleri arkamızda bırakacağımız bu sıradışı mezar hakkında uyarmakla yükümlüyüz. Çünkü atalarının oluşturduğu tonlarca nükleer atıkla binlerce yıl boyunca baş etmek zorunda kalacaklar.

51., 130. ve hatta 1000. yüzyılda yaşayacak insanları toprağın altına gömdüğümüz bu atıkların tehlikeli, hatta ölümcül olabileceği hususunda uyarmamız mühim. Bugün dünya üzerindeki tüm nükleer santralleri kapatsak dahi bugüne kadar oluşturduğumuz 100 bin yıl sonra yok olacak nükleer atıkların idare edilmesi gerekecek.

Söz uçar yazı kalır

Kazalara engel olmak için alınması gereken en önemli tedbirlerden biri nükleer atıkların depolandığı alanların unutulmasına engel olmak. Peki ama günümüzden binlerce yıl sonra yaşayacak insanlar için anlaşılır mesajlar bırakmayı nasıl başaracağız? Bu mesajların yok olmayacağından, anlamını yitirmeyeceğinden nasıl emin olabiliriz?

Gelecek nesilleri korumak için kolay ulaşılır, anlaşılır, dayanıklı arşivler oluşturmalıyız. İnsanoğlu yazıyı bundan 5500 yıl önce buldu. Tarihin yazıyla başladığı sözünün de hatırlattığı gibi, bir şeyi unutmamak istiyorsak, not alırız. Fakat günümüzde, kayıt gereçleri hızla değişiyor: kağıt, usb anahtarı, bulut depolama sistemleri...

Nükleer enerji kullanmaktan yana olan Fransa’da soruna çözüm bulmak önemli. Fransız Nükleer Atıkları İdare Ofisi ANDRA, ortak belleğin korunmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında tarihçilerin, antropologların ve dil bilimcilerin oldukça önemli bir rol oynadıklarının altını çiziyor.

Ofis depolama alanları üzerine iki tip arşiv oluşturuyor: İlki klasik kağıttan çok daha sağlam olan kalıcı kağıtlar kullanılarak oluşturulan arşivler. İkincisi ise 400 bin A4 kağıdına eşit bilginin depolanabileceği ve 2 milyon yıl boyunca varlığını koruyacak olan safir disk.

Bilgileri platinyum tabanlı levhalarda saklayan safir diskin içindeki sayfalar minyatürize ediliyor. Kısacası, bilgilere ulaşmak için tek ihtiyaç duyulan bir mikroskop olacak.

Haberi paylaşın

Bu haberler de ilginizi çekebilir