Ailevi sorunlar, ekonomik durum, işsizlik... Sokağın kalıcı sakinleri: Gizli evsizler

Gizli evsizler
Gizli evsizler
By Hemra Nida
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Yıllardır evsizlerle ilgili çalışma yürüten, 2015’te de Erdemliler Dayanışması Derneği ile birlikte evsizler evi açan Erkan Alaca, Türkiye'de son dönemde yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle genç evsizlerin sayısının arttığına dikkat çekiyor

REKLAM

Türkiye'de yıllardır evsizlerle ilgili çalışma yürüten, 2015’te de Erdemliler Dayanışması Derneği ile birlikte evsizler evi açan Erkan Alaca, son dönemde genç evsizlerin sayısının arttığına dikkat çekiyor.

Alaca, 2015’ten bu yana 6-7 bin civarında olan evsiz sayısının son 1 yılda 10 bine dayandığını söylüyor. Saha çalışmalarından yola çıkan Alaca, belediyelerin evsizlerle ilgili verilerine güvenmiyor.

Alaca’nın saha çalışanlarından edindiği bilgi, evsizlerin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya’da yoğunlaştığına dair. Bu illerden yola çıkılırsa Türkiye geneli evsiz sayısı 35 bin. Bir de ‘gizli evsiz’ kavramı var; bu kişilerin evsiz olduğu kıyafetlerinden belli olmaz, temiz giyimlidir, sosyal hayatta veya toplu taşımada yanımızda yöremizde olabilirler.

Ailevi sorunlar, işsizlik ve parasızlıktan dolayı evsiz kalmışlar, dolayısıyla sokağa mecburlar. Geç saatlere kadar hastanelerin acil servislerinde, otogarlarda, çay ocaklarında vakit geçirirler. Durumları düzelmezse de sokağın kalıcı sakinleri haline gelebilirler.

Alaca, gizli evsizlerle birlikte evsiz sayısının 50 bini bulacağını söylüyor ve hepimizin potansiyel bir gizli evsiz olduğunu vurguluyor: “Sokakta kalmamız bazen bir travmaya bakar bazen parasızlığa… Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Diş doktoru, avukat, polis derken kimleri gördük sokakta.”

"Eleştirdiğimiz adamlar kışın kiliselerini evsizlere açıyor"

euronews
Erdemliler Dayanışması Derneği Başkanı Erkan Alacaeuronews

Evsizlerin kışın hastane acil servislerinde veya cami avlularında kaldığını anlatan Alaca, bazı imamların evsizleri misafir ettiğini, bazılarının ise buna karşı çıktığını belirtiyor.

Alaca, bu imamların ‘cami cemaati rahatsız, cami kirleniyor’ gibi bahanelerin arkasına sakladığını söylüyor. “Müslümanız, Hristiyanlara laf söyleriz ama adamlar, kışın kilisesini açıyor. Orası ibadethane değil mi, kirlenmiyor mu? Yahudiler de aynı şekilde. Niye bir Müslüman camisini açmıyor? Diyanet başkanı ‘camileri evsizlere açın’ demişti ama kimse açmadı. Bakanlık, ‘gördüğünüz evsizleri otele yerleştirin’ der, her yıl genelge yayınlar ama kâğıt üzerinde! Sosyal politika fiilen yok.” diyor.

Bugünkü Müslümanların sorumluluktan kaçtığını anlatan Alaca, “Nüfus cüzdanı Müslümanları diyorum onlara.” şeklinde konuşuyor.

Evsizlerin nüfus cüzdanı sorunu var

Peki evsizler en çok hangi sorunlarla karşılaşıyor? İki türlü evsiz olduğunu aktaran Alaca’nın ifadesiyle, biri gerçekten çalışmak isteyen ama iş bulamayan, geçici işlerde çalışan evsizler. Diğeri ise psikolojik sorunları olan, çalışmak istese de çalışamayan evsizler.

İlkini rehabilite edip çalışma hayatına döndürmek gerekiyorken diğerine destek olmak gerekiyor. Ancak onları toplum dışına öyle bir itiyoruz ki buna imkân kalmıyor. Alaca basit bir örnek veriyor: “Nüfus cüzdanını kaybetmiş ve bir şekilde çıkaramamış evsizler var. Sonuçta kimlik çıkarmak cüzi de olsa bir miktar para gerektiriyor. Evsiz, muhtara gidiyor, oradan nüfus müdürlüğüne yönlendiriliyor, orası da ilgilenmiyor. Derken evsiz artık uğraşmıyor. Polis alıyor, bakıyor ki kimlik yok, içeri atıyor. Sabah bırakıyorlar, sonra tekrar alıyorlar. Böyle bir döngü var.”

"Ev tutup eşimle barışmak istiyorum"

Evsizler evinde gün erken başlıyor. Önce kahvaltı sonra köpeklerle yürüyüş… Gündüzleri iş aramakla geçiyor. Akşam yemeği ise imece usulü. Bazen televizyon, bazen sohbet.

euronews

Bu rutine aşina olanlardan biri de 46 yaşındaki Yusuf Bey. 13 yaşından beri çalışmış. Sigortacılık, tezgahtarlık, kuaförlük derken havaalanında uçak makinistliği, bir firmada makam şoförlüğü dahi yapmış. 1996’da evlenmiş, iki çocuğu olmuş. Her şey normal seyrinde ilerlerken bazı hastalıklar baş göstermiş. Panik atak, tansiyon, şeker, mide problemleri derken evden dışarı çıkamayacak ve çalışamayacak hale gelmiş. Ekonomik sıkıntılardan dolayı yuvası dağılmış. Babasının evine yerleşmiş ancak oradan da kovulunca Erday-Der’e sığınmış.

Yeni evsiz olduğum için toplumun bakışını bilmiyorum fakat iyi değil diye tahmin ediyorum. Sonuçta alnımızda evsiz yazmıyor.

Bugüne kadar evsiz kalmadığını, yeni tanıştığı evsizlerin hayattan tokat yemiş insanlar olduğunu anlatıyor Yusuf Bey: “Herkes evsiz kalabilir, maddi durumun bozulur, hastalanırsın, ailenle sorun yaşarsın, kira ödeyemez evden atılırsın. Yeni evsiz olduğum için toplumun bakışını bilmiyorum fakat iyi değil diye tahmin ediyorum. Sonuçta alnımızda evsiz yazmıyor.”

Şiddet ortamında büyüdüğünü, yaşadığı travmaları kendi çocuklarına asla yaşatmadığını bir an önce iş bulup çocuklarına tekrar babalık yapmak istediğini dile getiriyor. Eşiyle barışma ümidi de baki. “İş bulmak, ev tutmak, eşimle barışmak, çocuklarıma sahip çıkmak en büyük hayalim. Her gece hayal kuruyorum ama hayalde kalıyor. 2003’ten beri çocuklarıma babalık yapamadım, hep hastaydım, çalışamadım. Belediyeye de başvurdum ama oralar için tanıdık gerekiyor.” diyor.

"Bizi sokağa iten işsizlik, parasızlık"

60 yaşındaki Hayri Bey yıllardır sokakta. Onu sokağa iten sebep hastalıklarından dolayı çalışamıyor olması. 14 aydır da Erday-Der çatısı altında. Hayatını “76’da evlendim, ayrıldım, çocuğum yok. Askerlikten sonra gemici kâğıdı çıkardım. Gemicilik yaptım. İngiltere’ye kaçtım ama kalıcı iş bulamayınca geri döndüm. Rusya’ya gittim, orada da rahatsızlandım. Dönünce ev bark kalmadı tabi.” diye anlatıyor.

30 ülke gezdiğini, dünyayı gördüğünü anlatan Hayri Bey’e göre bu ülkede sosyal devlet anlayışı yok, insanlar parçalanmış. Sokakta yatanı var, bir de yukarıda oturan var. Yukarıdaki yerdekini görmüyor.

Sen bugün cumhurbaşkanı olabilirsin, belediye başkanı, kaymakam olabilirsin. Sonuçta insansın. Burada bir insan 50 cm karın içinde yatıyorsa sen de ona sahip çıkmıyorsan sen insan değilsin, kim olursan ol.
euronews

Kendisi de Üsküdar’da cami çevresinde yaşamış yıllarca. Cami cemaatinin de imamların da tepkisine maruz kaldıklarını söylüyor: “Yerde 50 cm kar varken avludaki bankta yatıyorum, üzerimde battaniye ve hasır var. İnsan Allah’ın kuludur. Sen bugün cumhurbaşkanı olabilirsin, belediye başkanı, kaymakam olabilirsin. Sonuçta insansın. Burada bir insan 50 cm karın içinde yatıyorsa sen de ona sahip çıkmıyorsan sen insan değilsin, kim olursan ol.”

AK Parti’nin kurucularından olduğunu, partide aktif çalıştığını anlatan Hayri Bey, “Cumhurbaşkanı da akrabam olur. Oradan da iş imkânı bulamadık. Şeker, ayaklarıma vuruyor. 6 sefer operasyon geçirdim. Şu anda da çalışamıyorum. Bu halde olan bir ben değilim. Devlet araştırsa 200 bin sokakta yatan var. Topkapı surlarına bir gidin. Devletimiz bunları görmüyor, belediye buraya el atmıyor. Seçim yaşadık, herkes sokağa döküldü. Cumhurbaşkanı talimat verse belediyeler sokakta kalanlara ev yapamaz mı? Bu devlette bu güç var.” diyor.

Qries
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Şubat ayında hangi ürün ve hizmete ne kadar zam geldi? Kabak el yaktı, kazak sevindirdi

11 bin 27 kişinin pasaportundaki idari tedbir kaldırıldı

Türkiye’de kira krizi: Kiracılar, ev sahiplerinin zam talepleri nedeniyle zorda