Euroviews. Montrö Boğazlar Sözleşmesi iptal edilebilir mi? Edilirse ne olur? | Görüş

İstanbul Boğazı
İstanbul Boğazı © AP
© AP
By Mehmet Cem Demirci
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Yorum sayfamızda yayınlanan makaleler, euronews'in editoryal görüşünü yansıtmaz.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi iptal edilebilir mi? İptal edilmesi durumunda boğazlardan gemi geçiş rejimi hangi esaslar doğrultusunda düzenlenebilir? Türkiye ve Karadeniz güvenliği bu durumdan nasıl etkilenir?

REKLAM

Lozan Antlaşması ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir nevi tapusu, egemenliğinin ve bağımsızlığının uluslararası toplumda kabul edilmesinin nişanesi olduğu için, bugüne kadar her iki belgenin de tartışılmamasına özen gösterildi.

Ancak, 9 Kasım 1936 tarihinde yürürlüğe giren ve bugüne kadar varlığını devam ettiren Montrö Boğazlar Sözleşmesine yönelik tartışmalar gündemi işgal etmeye başladı. Peki, Montrö Boğazlar Sözleşmesi iptal edilebilir mi? İptal edilmesi durumunda boğazlardan gemi geçiş rejimi hangi esaslar doğrultusunda düzenlenebilir? Türkiye ve Karadeniz güvenliği bu durumdan nasıl etkilenir? Tartışmaların sebebi; Türkiye’nin Montrö Boğazlar sözleşmesini Ruslara karşı bir pazarlık unsuru olarak kullanmak istemesi mi?

Montrö Boğazlar Sözleşmesi hangi koşullar altında imzalandı?

Lozan’da Boğazların durumuna ilişkin üç görüş ortaya atılmıştı. Müttefik Devletlerin görüşü; Boğazların hem savaş hem de ticaret gemilerine açık olması, boğazların her iki kıyısının askerden arındırılması ve Boğazların ulusları bir komisyon tarafından yönetilmesiydi. Sovyetler, ticaret gemilerinin serbest geçişini, Karadeniz’in kıyıdaş olmayan ülkelerin savaş gemilerine kapatılmasını, Türkiye’nin Boğazları tahkim etmesini istiyordu. Türkiye ise Misak-ı Millînin 4’üncü Maddesine dayanarak Boğazların İstanbul ve Marmara’nın güvenliği kaydıyla dünya ticaretine ve uluslararası ulaşıma açık bulundurulmasını savunuyordu.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ne göre; Boğazlardan geçecek yabancı gemilerin kontrolü Boğazlar Komisyonuna devredildi, Boğazlar Bölgesi gayri askeri hale getirerek kontrolü Milletler Cemiyeti’ne bırakıldı. Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliği kısmen sınırlandırıldı.

Türkiye’nin bu sınırlandırmayı kabul etmesinin arkasında yatan en önemli neden dünyanın bundan sonra bir silahsızlanmaya gideceğinin düşünülmesi ve Boğazlar Bölgesinin Milletler Cemiyetinin teminatı altına alınmasıydı. Ancak silahsızlanma çalışmaları olumlu sonuç vermediği gibi, Millet Cemiyeti’nin İtalya ve Japonya’nın mütecaviz davranışları karşısında etkisiz kalması Türkiye açısından şartları ve koşulları değiştirdi.

Türkiye Lozan Antlaşması’nın 23’üncü Maddesi ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 1’inci Maddesindeki soyut ilkeler ve sahip olduğu haklar doğrultusunda Boğazlardan geçişin ve ulaşımın nasıl olacağını düzenleyebilir.
Mehmet Cem Demirci
Deniz güvenliği uzmanı

Türkiye uluslararası arenada yaşanan değişimi çok iyi analiz ederek, uluslararası hukukun temel rebus sic stanibus (şartlar değişmiştir) kuralına dayanarak, tam zamanında ve yerinde yaptığı çağrılarla Boğazlar meselesinin yeniden müzakere edilmesinin önünü açtı. Sovyetler 1933 yılından itibaren, İngiltere ise 1936 yılında Hitler’in tek taraflı olarak Ren bölgesine askerlerini sokmasından sonra,Türkiye’yi bu konuda destekledi.

22 Haziran 1936 da Montreux’de Boğazlar Konferansı’nın toplanmasına karar verildi. Türkiye Konferans öncesinde değişiklik tekliflerini Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi ile müzakere ederek destek almaya çalıştı.

Konferans esnasında yoğunlukla İngiliz ve Sovyet tezleri çatıştı. Sovyetler Karadeniz’e sahildar ülkelerin savaş gemilerinin Boğazlardan herhangi bir sınırlamaya tabi olmadan geçmelerini talep ederken, İngilizler ticaret gemilerine serbesti tanınmasını savaş gemileri için ise izin verilen tonaj miktarının artırılmasını istiyordu. İki ay süren konferans sonucunda Fransızlar’ın Sovyetleri desteklemesi, İngilizler ’in ise konjonktür gereği Türkiye’yi destelemesi sonucunda uzlaşı sağlanarak sözleşme imzalandı. (1936 yılından itibaren Hitler Almanya’sının amacı Türkiye’yi SSCB ve İngiltere’den uzaklaştırarak revizyonist gruba dahil etmekti. İngiltere hem Türkiye’yi yanında tutmak hem de Doğu Akdeniz’de İtalya’ya karşı denge kurmak için Türkiye’yi desteklemiştir.)

Türkiye çok doğru bir zamanlama ve çok yönlü diplomatik bir manevra ile Boğazlar üzerindeki egemenlik kısıtlamasını kaldırdı, ticaret gemileri için geçiş serbestisi bir kez daha teyit edildi, savaş gemilerinin geçişi; Türkiye ve Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenlikleri doğrultusunda yeniden düzenlendi.

Sözleşmenin amacı; “Boğazlardan geçişi ve gemilerin ulaşımını, Lozan Barış Antlaşması’nın 23’üncü maddesiyle tespit edilen prensip doğrultusunda, “boğazlarda barış ve savaş zamanında serbest geçiş ilkesi”, Türkiye’nin ve Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliği çerçevesinde düzenlemek olarak belirlendi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi iptal edilebilir mi?

Sözleşmenin nasıl iptal edileceği 28’inci maddede düzenleniyor. Buna göre; sözleşmenin yürürlük süresi 20 yıl. Bu süre 9 Kasım 1956 tarihinde sona erdi. Ancak iptal sürecinin başlayabilmesi için imzacı devletlerden birinin sözleşmede yer aldığı şekliyle fesih beyanını depoziter devlet olan Fransa’ya bildirmesi gerekiyor. II. Dünya Savaşı süresince ve hemen sonrasında ABD, İngiltere ve SSCB arasında Sözleşme’nin feshi veya değiştirilmesi birkaç defa gündeme gelmesine rağmen bugüne kadar bu süreç hiç işletilmedi.

Bugün imzacı devletlerden birinin bu süreci başlatması durumunda; Sözleşme talebin yapıldığı tarihten başlamak üzere iki yıl daha yürürlükte kalacak ve bu sürenin sonunda iptal edilecek. Sözleşmeye göre imzacı devletler yeni bir sözleşmenin yapılması için tekrar bir konferansta bir araya gelmesi gerekiyor. Ancak bu konferans sonunda yeni bir sözleşme imzalanabileceği gibi imzalanmaması da mümkün. Peki bu durumda ne olacak?

Yeni bir sözleşme yapılmazsa ne olacak?

Yeni bir sözleşmeme yapılamaması durumunda iki ayrı uluslararası düzenleme geçerliliğini koruyacak. Bunlardan ilki Lozan Antlaşması’nın 23’üncü Maddesi. Diğeri ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 1’inci Maddesinin ilk paragrafı. Boğazlardan geçiş ve ulaşım serbestliği ilkesinin uygulama süresinin sonsuz olacağını bu düzenlemeler ile kayıt altına almış durumda. Geçiş esnasında zararsız geçiş veya transit geçiş rejimlerinden hangisinin uygulanacağı ise, üzerinde bir uzlaşıya varılmadığı takdirde belirsizliğini koruyacak. Ancak her koşulda egemen devlet olarak Türkiye’nin zabıta ve yargı yetkisi ile geçişin zararsız olmasını isteme ve geçiş trafiğini düzenleme yetkisi mevcut. Bu koşullar altında Türkiye Lozan Antlaşması’nın 23’üncü Maddesi ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 1’inci Maddesindeki soyut ilkeler ve sahip olduğu haklar doğrultusunda Boğazlardan geçişin ve ulaşımın nasıl olacağını düzenleyebilir.

Ancak bu düzenleme Karadeniz’in açık deniz alanlarında kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerinin sahip olacağı serbestileri içermeyecektir. Zaten esas üzerinde tartışılacak konuda da bu olacaktır. Zira Montrö Boğazlar Sözleşmesi serbest geçiş rejimini düzenlediği gibi savaş gemilerinin Karadeniz’de bulunabilecekleri süre ve tonaj miktarını da düzenlediğinden kıyıdaş ülkelerin ve Türkiye’nin güvenlik kaygılarını dikkate almıştı.

Montrö Ruslar için ne ifade ediyor?

Rusya açısından Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin en önemli kısmı, yabancı savaş gemilerinin Karadeniz’de tabi olduğu kısıtlamalar. Soğuk Savaş döneminden sonra, göreceli olarak zayıf durumda bulunan Rus Donanmasına rağmen, Montrö düzenlemeleri sayesinde başta Amerika olmak üzere diğer NATO üyesi ülkelerin savaş gemileri Karadeniz’de Ruslar için tehlike arz etmedi. Bu dönemde Türkiye’nin “Karadeniz sorunları kıyıdaş ülkeler arasında çözülmeli, dışarıdan müdahale olmamalı” politikası da sorun yaşanmamasında etkili oldu. Ancak bir hususu da dikkate gözden kaçırmamak gerekiyor. Rusya 2014 yılında Kırım’ı ilhak ettikten sonra modern ve güçlü bir donanma inşa etmeye başladı. Artık Sivastopol ve Tartus arasında devamlı kuvvet aktarımı yaparak hem Karadeniz’de hem de Doğu Akdeniz’de güvenlik ortamını şekillendiriyorlar. Türkiye ile iyi ilişkilerini kullanarak zaman zaman Montrö’nün denizaltılara yönelik kısıtlamalarını da kendi istediği şekilde kullanıyor.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Rusya için de çok önemli olduğu söylemek gerekiyor. Montrö’nün yerine gelebilecek ve savaş gemilerinin geçişi ve Karadeniz’de bulunuşlarına yönelik kısıtlamalarını yeniden düzenleyecek bir sözleşme ABD’nin etkisiyle her koşulda Montrö’den daha gevşek koşullar ihtiva edecektir. Bu da herkesten çok Rusya’yı rahatsız edecek Karadeniz güvenliğini kırılgan hale getirecektir.

Montrö Ruslarla pazarlık konusu mu?

Türkiye Kanal İstanbul projesi üzerinden Montrö’yü Ruslar ile bir pazarlık konusu yapmak istiyor olabilir. Ancak bu tehlikeli bir oyun. Montrö bir denge rejimi ve Türkiye’ye çok büyük ayrıcalık ve haklar tanıyor. Uluslararası Adalet Divanı’nın Korfu Boğazı Davasında barış zamanında savaş gemilerinin önceden izin almadan uluslararası ulaşımda kullanılan boğazlardan geçiş hakkı olduğuna karar verdi. Bu durumda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin iptal edilmesi durumunda yerine gelecek rejimin ister zararsız ister transit geçiş kuralları uygulansın Türkiye’ye bugünkünden daha fazla hak tanımayacağı aşikâr. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra bir nevi tapusu belgesi hükmünde olan Lozan ve Montrö belgelerini korumaya yönelik politikasında devam etmeli. Rusların gevşetme girişimlerine izin vermemeli.

Yazar: Mehmet Cem Demirci, deniz güvenliği uzmanı

REKLAM

NOT: Bu yazının ilk yayın tarihi: 11/02/2020

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ukrayna savaşı: Türkiye, Boğazları Rus savaş gemilerine kapattı mı?

103 amiral 'Montrö bildirisi' yayımladı, AK Parti hükümeti tepki gösterdi

Boğaz'ın yetkilerinin İBB'den Cumhurbaşkanlığı'na devredilmesine ilişkin İmamoğlu'dan ilk açıklama