AB'de geçici ve taşeron işçi çıkmazı

ile birlikte The European Commission
AB'de geçici ve taşeron işçi çıkmazı
© 
By Maithreyi SeetharamanFanny Gauret
Haberi paylaşın
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Avrupa'da geçici işçi veya taşeron çalışmak mayın tarlasında yürümek gibi

Avrupa'da her 10 işçiden 4'ünün geçici ya da serbest meslekte çalıştığını biliyor muydunuz?

Dolayısıyla, sosyal güvenlik sistemlerimizin birçoğunun aynı işveren için yıllarca tam zamanlı çalışanlara yönelik olduğu düşünülürse, sosyal güvencelerimizin iş hayatımız kadar çabuk gelişmesi zaman alabilir!

Bugün Avrupa'da işçilerin durumu şu şekilde özetlenebilir:

  • Avrupa'da her 10 işçiden 4'ü ya serbest meslekte ya da geçici işçi olarak çalışıyor

  • Geçici ya da sözleşmesiz olarak çalışan yirmili yaşlardaki gençlerin sayısı diğer yaş gruplarının iki katı.

  • Kadınlar belirli süreli sözleşme ya da yarı zamanlı işlere eğilim gösteriyor.

  • Erkekler daha fazla serbest meslek sahibi iken bunların yüzde 45'i 55 yaşın üzerinde

  • 11 AB ülkesinde serbest meslek sahipleri için işsizlik sigortası bulunmamakta

  • 10 AB ülkesinde serbest meslek sahipleri iş kazalarına karşı sigortalı değil

  • Ve 3 AB ülkesinde sağlık sigortaları dahi yok

  • Sözleşmeli çalışanlar standart işçilere benzer haklara sahip olabilirler, fakat zorlu uygunluk kriterleri nedeniyle sosyal güvencelere erişimleri güç olmakta.

  • Geçici, mevsimlik, taşeron ya da acente sözleşmeleri altında çalışanlar, sosyal güvencelere yasal erişim hakkına sahip olmayabilir.

Avrupa genelinde, tam zamanlı işlere sahip olmayan işçiler bir mayın tarlasında olduklarının farkında olmalılar.

İşsizlik maaşına, sağlık hizmetlerine, annelik, yaşlılık ya da sağlık haklarına nasıl erişebileceği araştırılmalı.

'Haklarımı nasıl elde edebilirim, nasıl erişebilirim, bulunan ülkede mevcut haklar neler?' şeklinde.

İşgücü piyasasında serbest meslek sahiplerinin Avrupa oranlarına göre 5. sırada yer aldığı Hollanda gibi ülkelerde dahi serbest meslekte olanlar ile tam zamanlı olanlar arasındaki sosyal güvence muamması devam etmekte.

Hollanda örneği

Hollanda, çalışanları için cömert bir sosyal güvence sistemine sahip.

Kendi hesabına yemek kuryesi olarak çalışan ve İsmini açıklamak istemeyen bir genç Hollandalı durumun vahametini bizlere anlattı. Genç kuryeci Hollanda'da işsizlerin 3'te 2'sinden fazlasında olduğu gibi, hastalık veya sakatlık durumunda gelir kaybını telafi edecek bir sigortası bulunmamakta diye konuştu:

"Sigorta çok pahalı. Sipariş başına ödeme yapılıyorum. Örneğin benim az çok ortalamam olan saat başına 2 sipariş alıyorum. Sigortayı ödersem elimde 4-5 avro kalır. Bu yüzden birçok kuryenin sigortası yok."

Dijital platformların çoğalması ile işgücü piyasası daha esnek hale geldi. Bu nedenle serbest meslek sahipleri sayısı Avrupa'daki işgücünün yaklaşık yüzde 14'üne denk gelen 30 milyon kişiye ulaştı.

Hollanda, kendi hesabına çalışan işçilerin en yüksek artış gösterdiği Avrupa ülkelerinden biridir. Ancak işçiler kazalara karşı koruma altında mı?

Amsterdam Üniversitesi İş Hukuku Profesörü Mies Westerveld:

"Gerçek girişimcileriniz var. Bundan kast ettiğim insanlar kar yapıyor. Sahte serbest meslek erbabı dediğimiz kendi hesabına çalışan hiçbir güvencesi olmayan işçiler mevcut. Riskleri paylaştıran, daha çok parası olanla ve daha az parası olan insanlar arasında dayanışma düzenleyen bir mevzuata ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Böylece kazancı yüksek olmayan insanlar korunabilir."

Nick, kendisi gibi bilişim sektöründe çalışan yirmi bağımsız işçiyle birlikte bir fon oluşturmuş.

Nick Cohn:

"Hasta veya çalışamayacak durumda olanları serbest meslek sahipleri birbirlerini destekliyor."

Güvene dayalı bu toplum temelli bu dayanışma sistemi, 380 farklı grupta 17 bin kişiyi kendine çekti.

Nick Cohn:

"Normal sigortam bana ayda 350 €'ya mal oluyordu. Oysa bu fona 125 € koymam yetiyor. Kendimden ve benim gibi çalışanlardan biliyorum, bizim için hastalık sigortası yaptırmak çok zordu. Çünkü çok pahalıydı ve bundan kaçınırdım."

Devletlerin, bireylerin ve şirketlerin uygun şekilde güçlenmesi Avrupa'daki tüm işçilerin sosyal güvencelere sahip olmasıyla mümkün olur.

Hollanda, taşeron işçi piyasasının hem zengin hem de fakir ülkelerde Avrupalıları nasıl etkilediğine dair harika bir örnek.

Peki dijital bir dünyada sosyal yakınlaşmayı sağlamak için neler yapılmalı?

Real Economy | Social Protection

Avrupa Komisyonu İstihdam ve Sosyal İşler Delegesi Marianne Thyssen ile bu konuyu konuşacağız...

Euronews:

Sağlanması gerektiğini düşündüğünüz sosyal güvenceleri daha iyi anlatmak için yanınızda nasıl bir nesne getirdiniz?

Delege:

Her zaman çantamda bulundurduğum Avrupa Sosyal Hakları kitapçığını getirdim. Bu kitapçıkta yeni ekonomide çalışan insanların daha iyi çalışma koşulları da bulunuyor. Aynı zamanda ucu açık ama tam zamanlı serbest mesleklerde yani atipik sözleşmeler dediğimiz işlerde çalışanların haklarını da içeriyor.

Komisyon olarak, üye ülkelerden vatandaşlarını, bir risk oluştuğunda insanları yeteri kadar koruyacak kapsama alanına sahip, sosyal güvenlik sistemine dahil etmesini istedik.

Euronews:

Hükümeti, işletmeleri, taşeron işçiler için bunları yapmanın değerli olduğuna nasıl ikna ediyorsunuz?

Delege:

Bugünün emeklileri günümüz gençlerine nazaran daha iyi sözleşmeler ve güvenceler altında çalış. Bu nedenden ötürü nesiller arası çatışma yaratmak istemiyoruz. Hükümetlere, uyumun hakim olduğu, fakir ve zengin arasındaki uçurumun çok fazla olmadığı bir toplum yapısı istiyorsanız, iyi bir sosyal güvenlik sistemine ihtiyacınız var diyoruz. Sosyal güvenlik sisteminin nasıl finanse edileceği üye devletlerin yeterliliği meselesine girer. Biz o noktaya değinmiyoruz. Üye devletlere bu hakları güvence altına almalarının ülkeyi daha iyi hale getireceğini anlatıyoruz.

Euronews:

Bunu nasıl yapıyorsunuz, çünkü ulusal egemenlik sınırlarına girmiş olmuyor musunuz?

Delege:

Hayır, bunu yapmıyoruz, üye ülkelerden daha iyi sosyal haklar tekliflerini incelemelerini ve insanlarına yaptıkları şeylerden daha fazlasını sunmalarını istiyoruz. Devletler birlikte çalışmaya başladıklarında kıyaslama, karşılaştırma yapmaya başlarlar. Birbirlerinden çok şey öğrenirler ve sonra bunu daha iyi yapmaya motive olurlar.

Euronews:

Bunun çıkmaz bir bilmece olduğunu söyleyenler var çünkü bir tarafta verimlilik artışı için insanların daha güvenli olması hakkında konuşuyoruz, öte yandan, bunlar hükümet için muhtemelen artan maliyet anlamına geliyor. Bu çıkmaza karşı çözüm öneriniz nedir?

Delege:

Bunun bir bedeli olduğunu göz ardı edemeyiz. Soru, kimin bu bedeli karşılayacağı. Normal sosyal güvenlik sistemlerinde, bu paylaşılıyor. İşverenlerin ödediği bir kısım var. Sosyal güvenlik konusunda güvence altına alınan insanlar tarafından ödenen bir diğer kısım. Eğer çok sayıda insan bir araya gelmişse sistem onları güvence altına alıyor. Ancak, daha az eşitlik ve daha güvenli bir risk koruması söz konusu olduğunda, insanların kendi hayatlarına daha fazla yatırım yaptığını, toplumun bir parçası olduklarını hissettiklerini ve daha sıkı ve özverili çalıştıklarını da biliyoruz. Bazı insanlar bize soruyor, o zaman neden bu güvencesiz sözleşmelere ve tüm bu esnekliğe izin veriyorsunuz? Esnekliği yok etmek istemiyoruz. Bu esneklik yeni işler yaratıyor, gelecekte henüz bir iş sahibi olmayan bir çok insana fırsat veriyor. Biz de bu kişilere gelişme için bir fırsat vermek istiyoruz.

Euronews:

Sayın delege, günümüzün en önemli konularından biri hakkında bizimle olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Brüksel'den şimdilik hoşça kalın.

Görüntü editörü • Richard Topping

Ek kaynaklar • Cameramen Belgium : European Commission studio; Cameraman Netherlands : Christophe Obert; Graphics : Monsieur Girafe

Haberi paylaşın