Kobani davasında konuşan Demirtaş: Tüm arkadaşların özgürlüğünü istiyorum

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş © AP
© AP
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Kobani davası kapsamında kararın açıklanmasının beklendiği duruşmada mahkeme heyeti, 'sürenin yeterli olmamasından' kaynaklı hüküm duruşmasının başka tarihe erteleneceğini bildirdi.

REKLAM

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani davasının bugünkü (17 Nisan) duruşmasında karar açıklanmadı. 

Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile katılan Selahattin Demirtaş, "Herhangi bir söz talebim yok. Tüm arkadaşların özgürlüğünü talep ediyorum." dedi.

Dava kapsamında tutukluluk incelemesi yapılırken kararın açıklanmasının beklendiği duruşmada mahkeme heyeti, 'sürenin yeterli olmamasından' kaynaklı hüküm duruşmasının başka tarihe erteleneceğini bildirdi.

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile MYK üyeleri, milletvekilleri, Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve dava avukatları Sincan Cezaevi Kampüsünde görülen Kobani davasını izledi. Duruşma öncesi mahkeme salonu önünde yapılan açıklamada konuşan Bakırhan ve Hatimoğulları, "Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı" talebinde bulundu.  

Tutukluluk halinin devamı talebi

Mahkeme başkanı, sanıkların esas hakkında savunmalarının alındığını ancak SEGBİS çözümlerinin tamamlanmamasından kaynaklı sürecin sonlandırılamadığını aktardı.

Yargıç, "SEGBİS çözüm tutanaklarının yetişmesi ve dosyanın kapsamı, savunmaların boyutu değerlendirildiğinde bu sürenin yeterli olmayacağını değerlendirerek, hüküm duruşmasının başka bir tarihe ertelenmesine karar vereceğiz. Bu kapsamda bugün tutukluların, tutukluluk durumunu gözden geçireceğiz ve hüküm için başka bir tarih vereceğiz." ifadelerini kullandı.  

Sonrasında mütalaasını sunan iddia makamı, kuvvetli suç şüphesine dair somut delillerin bulunduğu, "kaçma şüphesi" olduğu iddiasıyla atılı suçlamalara dair tutukluluk sürelerinin aşılmadığı ve suçların katalog suçlardan olduğu iddiasıyla sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Kobani olaylarında ne oldu, eylemler nasıl sonlandı?

Türkiye'nin farklı şehirlerinde 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan olaylarda eylemcilerle kolluk kuvvetleri arasında çatışmalar çıkmış ve resmi kaynaklara göre 37 kişi hayatını kaybetmiş, 326'sı kolluk kuvveti olmak üzere toplamda 761 kişi de yaralanmıştı.

Yine hükümetin verilerine göre bu olaylarda 35 il ve 96 ilçede toplam 197 okul yandı, 269 kamu binası tahrip oldu, bin 731 ev ve işyeri yağma gördü ve bin 230 araç hasara uğradı.

İnsan Hakları Derneği'nin raporuna göre de 7-12 Ekim 2014 tarihleri arasında Kobani eylemlerinde ülke genelinde 46 kişi öldü, 682 kişi yaralandı ve 323 kişi tutuklandı.

Olaylar neden çıktı?

2011'de Suriye'de başlayan iç savaş sonrası IŞİD ülkenin kuzeyinde Kürtlerin ağırlıkta olduğu yerleşim birimlerine saldırmaya başladı.

Kürtler tarafından Rojava olarak isimlendirilen bölgede Afrin, Kobani ve Cezire kantonları oluşturuldu, Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile onun silahlı kanadı olan ve Türkiye'nin "terör örgütü" olarak kabul ettiği Halk Koruma Birlikleri (YPG) bu bölgelerde tutunmaya çalıştı.

Her geçen gün IŞİD'in daha dar bir çember ile sıkıştırdığı Kürtler, Türkiye sınırında kısıldı ve zamana karşı bir mücadele başladı.

Kürtler Ankara'nın bir yaşam koridoru açması için çağrılar, eylemler ve protestolar yapmaya başladı. Bu eylemler Washington ve Brüksel'de de gerçekleştirildi.

Hatta Brüksel'de ilk kez büyük bir protesto grubunun Avrupa Parlamentosu içine kadar girerek eylemlerini bu şekilde ortaya koyması, AB kurumlarında yeni ve daha sıkı güvenlik önlemlerinin alınmasına neden oldu.

Eylül-Ekim 2014'te IŞİD'in saldırılarını yoğunlaştırması sonucu Türkiye'nin farklı şehirlerinde "Kobani'ye destek" eylemleri başladı.

Talep edilen neydi?

Eylemlerin hedefi Türkiye üzerinden Kobani'ye bir koridor açılmasına müsaade edilmesi ve bu koridor ile Suriye'nin kuzeyindeki diğer bölgelerden ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden gelecek askeri yardımların ulaşmasının sağlanmasıydı.

27 Eylül'de HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve 4 Ekim'de PYD lideri Salih Müslim, Ankara hükümetinden diğer Kürt kantonlarındaki silahların Kobani'ye Türkiye toprakları üzerinden aktarılması için koridor açmasını talep etti.

REKLAM

Bu dönem Türk hükümetinin 'çözüm süreci' yürüttüğü bir zamana denk geldiği için Ankara'nın olumlu yaklaşabileceği düşünülüyordu ancak bu olmadı. YPG ve PYD Türkiye tarafından PKK'nın uzantıları olarak görüldüğü için de Kobani'ye silah yardımları ulaşmadı.

Sokak eylemleri çağrısı

Bunun üzerine HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi'nin (DBP) çağrılarıyla çok sayıda yerde eylemler düzenlendi. 

IŞİD'in Kobani'ye girmesi ile birlikte de 6 Ekim'de ülke çapında sokak eylemi çağrısı yapıldı.

Eylemlerde ölümler ve şiddet olayları meydana gelince 9 Ekim'de HDP'li bir heyet dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'la görüştü.

Ardından yapılan basın açıklamasında ise HDP'li siyasetçiler gelinen noktadan ötürü hükümeti eleştirdi ancak "Şiddet, yakma, yıkma asla olmamalıdır" ifadeleri de kullanıldı. KCK da yaptığı yazılı açıklamada eylemleri destekledi.

REKLAM

Eylemler ağırlıklı olarak Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde meydana geldi. Ancak batı illerinde de Kürt vatandaşların yanı sıra bazı sol gruplar, sendikalar, öğrenci grupları, kadın örgütleri ve aydınların da desteğiyle gösteriler yapıldı.

Hükümetin tepkisi nasıl olmuştu?

Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, "Çözüm sürecini vandalizme kurban etmeyiz ama çözüm süreci adına da şiddete müsamaha gösterecek bir tavır içine girmeyiz" diyerek meclisin askeri operasyona yeşil ışık yakmasının ardından, Kobani'nin IŞİD'in eline geçmemesi için Türkiye'nin elinden geleni yapacağını duyurdu. Davutoğlu, IŞİD'e üstü kapalı destek verildiği iddialarını ise tamamen reddetti.

Olaylar nasıl başladı ve neler oldu?

  • 24 Eylül'de Şırnak'ın Cizre ilçesinde YDG-H taraftarları bir parkı işgal ederek parktaki Atatürk Heykeli'ni ateşe verdi. Çevre yolunda toplanan YDG-H'liler ise bir köprüye lastik yakarak barikat kurdu. Göstericiler polise havai fişekler, ses bombaları ve taşla saldırdı.
  • 26 Eylül'de Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde, IŞİD’in Kobani’deki saldırılarını protesto edeceklerini söyleyerek toplanan çoğunluğu çocuklardan oluşan grubun, uyarılara karşın dağılmayıp polise taş ve havai fişek atmasıyla olay çıktı. Polis gruba biber gazı ve basınçlı suyla müdahale ederken, olaylarda 2 itfaiye eri yaralandı.
  • 29 Eylül'de HDP, EMEP, ÖDP, Halkevleri ve EHP'nin katılımıyla Taksim'de; HDP, DBP ve YDG-H'nin katılımıyla da Diyarbakır'da gösteri yürüyüşleri düzenlendi. Diyarbakır'daki protestocular, yürüyüş sonrası otobüslerle Kobani halkına destek vermek üzere Suruç sınıra hareket etti.
  • 30 Eylül'de yine Cizre'de IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarını protesto eden YDG-H üyeleri polisle çatıştı; göstericiler polise taş, ses bombası, havai fişek ve molotof kokteylleri ile saldırdı, polis ise basınçlı su ve gaz bombaları ile karşılık verdi. Ayrıca YDG-H tarafından yollar kapatıldı, barikatlar kuruldu ve yollardan geçen araçlara kimlik kontrolü yapıldı.
  • 2 Ekim'de ise DBP'nin çağrısıyla Diyarbakır esnafı, koridor açılmamasını protesto etmek için kepenk kapattı, belediye çöpleri toplamadı. DBP'li Kayapınar Belediye Başkanı Mehmet Ali Aydın öncülüğünde gösteri yürüyüşü düzenlendi ve AK Parti Kayapınar İlçe Başkanlığı'na yürünmek istendi ancak polis izin vermedi. Bu grubun dağılmasının ardından ara sokaklara kaçan YDG-H taraftarları, çöp konteynerlerini caddeye dökerek yola barikat kurup lastik yaktı.
  • 5 Ekim'de Cizre'de halk sokaklara döküldü. Halk havai fişeklerle, ışık kapatma, tencere çalma ve korna çalma şeklinde gürültü eylemleriyle Kobani'nin kuşatılmasını protesto etti.
  • 6 Ekim'den itibaren silahlı çatışmalara çok sayıda taraf müdahil oldu. YDG-H üyeleri, Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) taraftarları ve ülkücü grupların de yer yer bu çatışmalarda yer aldığı görüldü.
  • 7 Ekim'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep'te yaptığı konuşmada "Kobani düştü, düşüyor" ifadesini kullandı.
  • Birçok kamu binasının yanında ev, işyerleri ve taşıtların yakılması nedeniyle pek çok ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
  • Güvenlik güçleri yer yer gerçek mermi de kullanarak müdahale etti, göstericiler ise taş, sopa, molotof kokteyli ve havai fişek kullandı.
  • Göstericilerle onlara karşı olanlar arasında patlak veren çatışmalarda ise her iki taraftan da taş, sopa, kesici alet ve silah kullanıldığı görüldü. Bu durum çok sayıda ölüm ve yaralanmaya sebep oldu.
  • Ölümlerin bir bölümü 2013 yılında kurulan ve ağırlıklı olarak Kürt illerinde faaliyet gösteren, İslami çizgiye sahip Hüda-Par ile eylemciler arasındaki çatışmalardan kaynaklandı.
  • Batı şehirlerinde de eylemler yaşandı. Burada da pek çok gösteriye müdahale edildi.

Çözüm süreci nasıl etkilendi?

PKK'nın önde gelen ismi Murat Karayılan 23 Eylül'de açıklama yapmış ve "Bizim için çözüm süreci bitmiştir" demişti.

İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan ise 9 Ekim'de yayınlamış olduğu mesajında müzakere ve diyalog çağrısı yapmıştı.

Buna karşın daha sonra kardeşi Mehmet Öcalan'la ilettiği bir mesajında ortada bir müzakere süreci olmadığını belirterek "Çözüm için 15 Ekim'e kadar biz bekleriz" dedi.

REKLAM

Hükümet de eylemlerin çözüm sürecini tehlikeye attığını kaydetti ve bu durumdan Kürt tarafını sorumlu tuttu.

Sonunda ne oldu?

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama'nın devreye girmesiyle konu ABD-Türkiye arasında masaya yatırıldı ve Obama ile yapılan telefon görüşmesi sonrası koridor açıldı.

Koridoru o ana kadar açmamış olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha sonra yaptığı bir açıklamada "Peşmergelerin Ayn-el Arab’a geçişiyle ilgili olarak Obama ile yaptığımız telefon görüşmesinde kendilerine bu teklifi zaten ben yapmıştım." dedi.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Myanmar'da cezaevindeki devrik lider Suu Çii, aşırı sıcak yüzünden ev hapsine gönderildi

BM Soruşturma Komisyonu: İsrail, 7 Ekim soruşturmasını engelliyor

Arda Turan, Barselona'da kiraladığı eve 230 bin euroluk hasar vermekle suçlanıyor