Ana de Armas’ın başrolünde parladığı 'Ballerina,' sancılı bir prodüksiyon ve kısa senaryoya rağmen ikinci yarısında vites yükseltiyor; 'John Wick' evrenine enerji katan, silahlı ve danslı bir yan hikâye sunuyor.
REKLAM
Keanu Reeves’in başrolünü üstlendiği dört "John Wick" filminin ardından, "The Continental" adlı vasat yan dizi (spin-off) serisinin devamı olarak şimdi de seriyi sonuna kadar sürdürmek için kaçınılmaz yeni bir yapım geliyor.
"Ballerina" — ya da tam adıyla "From The World Of John Wick: Ballerina" — Ana de Armas’ın başrolünde olduğu film, "John Wick: Chapter 3 – Parabellum" ile "John Wick: Chapter 4" arasındaki olayları anlatıyor. Serinin bu en yeni üyesini “John Chick” olarak adlandıran hayranlar ve serinin Reeves olmadan ayakta kalamayacağına dair sızlanmalar başlamadan önce, korkmayın: Baba Yaga geri döndü. Üstelik de Armas burada hesaba katılması gereken bir güç olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sürpriz değil. 2021 yapımı "Ölmek İçin Zaman Yok"’ta Paloma rolüyle sahneye çıkan de Armas, "Ballerina" için bir ön performans gibiydi; çünkü aktris aksiyon sahnelerinin üstesinden ustalıkla geliyor ve dört yıl sonra da bunu kanıtlıyor.
Film, Rusya’nın Roma şehrinde balerinden suikastçıya dönüşen Eve Macarro’yu canlandıran de Armas’ın, babasını (David Castaneda) öldürenlerden intikam almak için yola çıkışını anlatıyor. Görevi, onu New York Continental’a (merhum Lance Reddick’in kısa ama çok hoş bir geri dönüşü var) ve daha sonra Şansölye (Gabriel Byrne) ile çarpışma rotasını tamamlamak üzere Avusturya’daki neredeyse tamamen suikastçılarla dolu bir köye götürüyor.
Olay örgüsü açısından, Shay Hatten’ın incecik senaryosu bu maceranın en büyük tuzağı; "Kurşun iyi ya da kötü değildir" gibi replikler sıkıcılaşırken, alt konular daha başlamadan unutuluyor ve kaliteli oyuncuların çok az kullanılması bu durumu daha da belirgin kılıyor. Esrarengiz Lena’yı canlandıran Catalina Sandino Moreno ile karanlık Daniel Pine rolündeki Norman Reedus en çok zarar görenler arasında. Buna bir de ağır ilerleyen, açıklama dolu ilk perde eklendiğinde, "Ballerina"yı alaycı bir nakit avcılığı olarak görmek için pek çok sebep var.
Ancak tüm bu eksiklere rağmen "Ballerina," ikinci yarıda toparlanıyor ve genel olarak keyifli bir aksiyon mücadelesi sunuyor. Filmin en güçlü yönü, hikayeyi kolaylaştırması ve önceki "John Wick" filmlerini yoran, aşırıya kaçan ve yapmacıklaşan anlatımı bir kenara bırakması. Sonunda Ana de Armas’ın karşısına çıkan herkesi silahla vurması, yumruklaması ve patlatmasıyla izleyiciler nihayet eğlenmeye başlıyor.
Bu ikinci yarının toparlanmasının, prodüksiyondaki sorunlar ve yeniden çekimlerle bağlantılı olduğu konuşuluyor. Görünüşe göre serinin beyni Chad Stahelski, yönetmen Len Wiseman’dan (Underworld, Live Free Or Die Hard) yönetimi devralmak zorunda kaldı.
John Wick’in koreografisinin tanıdık kayganlığını anımsatan ikinci yarının tatmin edici sadeliği sayesinde "Ballerina" daha iyi bir hal alıyor. Toplantının hoyratça bölünüp el bombaları ve alev makinesiyle dolu iki aksiyon sekansı öne çıkıyor. Bu anlarda Ana de Armas’ın canlandırdığı Eve karakteri, çevresine uyum sağlamak ve becerikliliğini göstermek zorunda kalıyor. Dublörlerin çoğunu kendisi yaptığı için, aktrisin fiziksel performansına ayrı bir hayranlık duyuluyor.
Eve’nin, özellikle John Wick’in buz gibi soğukkanlılığıyla kıyaslandığında, daha ateşli ve içgüdüsel yapısı da aşırı şiddet sahnelerini daha inandırıcı kılıyor. Öyle ki, Baba Yaga’nın kısa geri dönüş sahnesi bile beklenen etkiyi yaratamıyor.
Her ne kadar kusurlu ve uzun olsa da, Ana de Armas’ın performansı ve filmin ikinci yarısındaki aksiyon bağlılığı "Ballerina"yı John Wick evrenine değerli bir ek olarak yükseltiyor. "Nikita," "The Long Kiss Goodnight" ya da "Hanna" gibi kadın başrollü suikastçı filmleriyle boy ölçüşmese de, suikastçının yeniden dans edebileceğine dair umut veren, utanmazca eğlenceli bir yan dizi olarak izleyiciyi tamamlıyor.
"Ballerina" şimdi sinemalarda.