Volga kıyısında eski bir Türk uygarlığı: Tataristan

Volga kıyısında eski bir Türk uygarlığı: Tataristan
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

“Rusya’nın kalbinde, Volga Nehri’nin kıyısında, bünyesinde iki ayrı kültürü yaşatan bir cumhuriyet var… Russian Life bu hafta Tataristan’da.”

Dünyanın en büyük ve değişik ülkelerinden biri olan Rusya’nın kaderini tarih boyunca ülkenin en büyük nehri yakınlarında yapılan keşifler ve savaşlar belirledi.

“Volga Nehri, ortaçağda yeni toprakların fethini sağladı. Bu nehri ayrıca önemli kılan ise; asırlar boyunca hüküm süren uygarlıklar, kıyısında yaşayan insanlar ve dinler arasında bağlantı kurması.”

Geçtiğimiz yıl burada batan yolcu gemisinin izleri henüz silinmemiş olsa da, Volga Nehri bugün hala deniz ulaşımında kullanılan ana yollardan biri.

“Volga Nehri’nden geçen her gemi detaylı bir şekilde kontrol ediliyor. Teknik durumlarından motoruna, gövdesinden yangın alarmına kadar.”

Tataristan

  • Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti, Moskova’nın yaklaşık 800 km. doğusunda bulunuyor
  • Yüzölçümü altmış sekiz bin kilometre kare olan federe bölge, 3.786.488 kişilik nüfusa sahip. İki milyonu Tatar, bir buçuk milyonu Rus olan halkın geri kalanı ise çeşitli başka etnik gruplardan oluşuyor
  • Dinler arası çatışmadan kaçınan Tataristan, kendini çokkültürlülüğün başarılı bir örneği olarak görüyor
  • Rusya’nın en büyük ve zengin şehirlerinden biri konumundaki başkent Kazan, Moskova ve St. Petersburg’dan sonra ülkenin “üçüncü başkenti” kabul ediliyor

Tataristan tarihinde, Volga Nehri’nin önemli bir rolü var. Nehir üzerinde bulunan küçük Sviyajsk adası, 16. yüzyılda Tataristan’ın başkenti Kazan’ın fethinde Rus Çarı Korkunç İvan tarafından bir sıçrama tahtası olarak kullanmış. Dört hafta içinde bir yerleşim merkezi haline getirilen ada, Rus askeri ve kültürel varlığının meskeni olmuş.

“Modern Tataristan, İslam kökenli Tatar kültürüyle, Rus Ortodoks kültürünün iç içe yaşadığı bir yer. Fakat bu iki farklı kültür, birleşip tek bir kültüre dönüşmüyor. Yan yana varlıklarını sürdürüp, birbirlerini zenginleştiriyorlar. Barış içinde birlikte yaşıyorlar.”

Boş kilise duvarları ve bozulan freskler gibi, tahrip edilmiş veya hapishaneye dönüştürülmüş binalar da, adada Sovyetler Birliği döneminden günümüze miras kalanlardan.

“Bu katedral bir süreliğine tahıl ambarı olarak kullanıldı. Sonrasında da uzun süre kendi haline terk edildi. Bu da bozulup, tahrip olmasına neden oldu.”

Sviyajsk adası bugün yoğun restorasyon çalışmalarıyla yeniden hayata döndürülmeye çalışılıyor. Amaç uzun yıllar süren terkedilmişlikten sonra, adanın günümüzde adeta zamana yolculuk edilebilecek ulusal bir tarih müzesine dönüştürülmesi.

“Günümüzde birçok hüner unutulup gidiyor. Oysa burada herkes demir dövebilir, çömlekçilik yapabilir veya sepet örebilir.”

Volga Nehri’nin birkaç kilometre güneyinde bir başka antik kent daha var. Bulgar adlı bu kent, Tataristan’ın tarihi başkenti. Tatarların ataları, 10. yüzyılda burada Arap misyonerlerle karşılaşmış ve din değiştirerek Paganizm’den İslam’a geçmiş.

“Volga Bulgarları burada yeni bir dini benimsedi: İslam. Böylelikle bu din, Sibirya ve Avrupa’ya tam olarak buradan yayılmaya başladı.”

Volga Bulgarları 13. yüzyıla kadar Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin büyük kısmının kontrolünü elinde tutuyordu. Buradaki cami, türbe ve hamam kalıntıları günümüzde arkeologlar ve din mensupları için artan bir öneme sahip.

“Eşsiz antik mirasımız, Bulgar ve Sviyajsk, bugün restore ediliyor ve yeniden hayata döndürülüyor. Artık yüzyıllardır yan yana ve uyum içinde yaşamış olan iki dinin eserlerini yaşatıp, bunları inceleyebileceğiz.”

“Tataristan’dan şimdilik bu kadar. Bir sonraki bölümde Kaliningrad Bölgesi’nde olacağız. Haftaya “Russian Life’ta görüşmek üzere…”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Tataristan, modern altyapısı ve çekici yatırım ortamı ile teknolojide ilerlemeyi hedefliyor

Adrenalin dolu kış sporları mı arıyorsunuz? Büyük Kafkas Dağları’ndaki bu merkezi inceleyin

Japonya'nın kırsal bölgelerini canlandırmanın yolu eski yapı geleneklerinde yatıyor olabilir mi?