Türkiye gündemine ilişkin önemli gelişmeleri aktardığımız canlı blog sayfası.
Türkiye gündemine ilişkin önemli gelişmeleri aktardığımız canlı blog sayfası.
${title}
Canlı anlatım sona erdi
Erdoğan, seçim için 10 Mart'ta yetkisini kullanacağını söyledi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bursa'da katıldığı Gençlik Buluşması programında seçim tarihiyle ilgili açıklamalarda bulundu..
Erdoğan, "Bu bir erken seçim falan değil, seçimi öne almak. Yapılan bu. Bir diğer adım olarak da biz burada aslında bir güncelleme yaptık" ifadelerini kullandı.
Erdoğan konuşmasına şu ifadeleri kullandı:
"İnşallah mayıs bir başka olacak. Bu bahar bir başka bahar olacak. İnanıyorum ki siz gençlerimizle birlikte biz sandıkları bu defa çok farklı bir şekilde patlatacağız. Durmayacağız, çalışacağız, gayret edeceğiz, tüm genç kardeşlerimizi sandıklara taşıyacağız. Sandıklardan da o sesi çıkaracağız. Bursamızın tüm gençlerine selam gönderiyorum. Bazıları diyor ki, enerjiyi nerede buluyorsun? Enerji burada farklı bir yerde aramaya gerek yok. Daha çok çalışacağız ve daha çok mücadele edeceğiz. 14 Mayıs'ta yapılacak olan seçimlerde bize yol arkadaşlığı yapacak siz genç kardeşlerimiz için rabbime hamd ediyorum."
Akşener: Mesele silahlara veda, kan dökmeye de tövbe etmekse biz varız
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "1920'nin kıymetini bilemedik, 2020'yi kaybettik. 1923'ün kıymetini bilmezsek, 2023'ü kaybederiz. Bu cendereden çıkışımızın tek yolu konuşan bir millettir." dedi.
Akşener, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi'nde partisinin 2. Olağan İl Kongresi'nde, milletin haklı ve kararlı talebiyle Türkiye için "yeni bir şeyler söyleme vaktidir" diyerek yola çıktıklarını söyledi.
Partilerini vatanın has evlatları, Türkler, Kürtler ve Zazalar, milletin her renginden, fikrinden, kimliğinden fedakar, mert ve cesur insanların kurduğunu belirten Akşener, milletin hayır dualarıyla bugünlere geldiklerini kaydetti.
Adaletsizliğe son vermeye geldiklerini anlatan Akşener, "Her gün, geçim derdiyle boğuşan, hakkı yenenler var. Bu zulmü durdurmaya, bu çileyi bitirmeye geldik." diye konuştu.
Akşener, şöyle devam etti:
"Hatırlayın 'Bu milleti, zenginlikte, hukukta, mutlulukta, eşitleyeceğiz' demişlerdi değil mi? Ama sonra ne oldu? Milletimizi açlıkta, hukuksuzlukta, mutsuzlukta eşitlediler. Hatırlayın, yaralarımızı saracaklardı, değil mi? Ama sonra ne oldu? Hem, kanayan yaralarımızı bıçakla deştiler hem de yeni yaralar açtılar ve herkesi, acıda eşitlediler. Her şeye rağmen biz biliyoruz ki yaralarımızın bir merhemi var. O merhem bizdedir."
Türkiye'nin güçlü ve çok büyük potansiyele sahip olduğunu dile getiren Akşener, Türkiye'nin zengin, mutlu ve huzurlu bir gelecek için ihtiyacı olan her şeye sahip zengin bir ülke olduğunu kaydetti.
Millete mutsuzluğu reva görenlere isyan ettiklerini anlatan Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gün el ele, güneşin doğduğu yere bakma günüdür. Omuz omuza verip burçların üzerinden Hevsel'in ötesinden söken şafağı izleme günüdür. Sesi çıkmayanların, sesi olacağımıza fakirin, fukaranın ezilmesine, engel olacağımıza söz verdik. İnsanımızı esir almaya çalışan, tüm tahakkümleri yıkacağımıza, 'Yeter söz milletindir' diyerek toplumumuzu hürriyetine kavuşturacağımıza söz verdik. Sözümüz söz."
Umudu kalıcı hale getirecek tek siyasi parti olduklarını savunan Akşener, her türlü engeli aştıklarını kaydetti.
Akşener, "Mesele, Cumhuriyeti sözde değil özde sahiplenmekse, mesele, ahde vefa, akde sadakatse, mesele silahlara veda, kan dökmeye de tövbe etmekse, mesele, her türlü musibetin karşısında çelikten, sarsılmaz bir 'biz' olmaksa, sırtını da kalbini de o sapasağlam 'bize' yaslamaksa biz varız. Çünkü biz, konuşan Türkiye'den yanayız." ifadelerini kullandı.
Türkiye'yi bayram sofrasına çevirmek gibi bir hayali olduğunu anlatan Akşener, şunları dile getirdi:
"1920'nin kıymetini bilemedik, 2020'yi kaybettik. 1923'ün kıymetini bilmezsek, 2023'ü kaybederiz. Bu cendereden çıkışımızın tek yolu konuşan bir millettir. Akıl, vicdan ve birliktelikle konuşan bir millet. Kardeşlikte buluşmuş, meşverette birleşmiş bir millet. Aynı ateşin üstünden birlikte atlayabilen bir millet. Biz biliriz ki bir ülkeye iyilik gelirse, ülkenin her yerine ulaşır. O iyilik, işte bugün burada bu salonda. Allah'ın izni milletimizin teveccühüyle ilk seçimde memleketin her yerine ulaşacak. 14 Mayıs, işte bunun miladı olacak. Kurtla öldüren, çobanla yiyen, sahibiyle ağlayanlara hep birlikte, hep bir ağızdan 'Yeter söz milletindir' diyeceğimiz mukaddes bir milat olacak. Zulüm onlarınsa mayıslar bizimdir."
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Salim Ensarioğlu ve delegelerin katıldığı kongrede, mevcut il başkanı Vejdin Ensarioğlu yeniden seçildi.
Avrupa Türk Demokratlar Birliği üyelerinden İsveç'te Erdoğan'a destek gösterisi
Türkiye'den NATO üyeliği için onay bekleyen İsveç'te İslam karşıtı gösterici aşırı sağcı Rasmus Paludan tepkilere rağmen Türk Büyükelçili yakınlarında Kuran-ı Kerim yaktı.
Avrupa Türk Demokratlar Birliği üyeleri de eyleme tepki gösterdi. Ellerinde Türk bayrakları ile toplanan Avrupa Türk Demokratlar Birliği üyeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek gösterisinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Bizim açımızdan 14 Mayıs'ta herhangi bir sorun yok
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonunu (TÜRKONFED) ziyaret eden Kılıçdaroğlu, görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
TÜRKONFED'in yöneticileriyle oldukça verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ekonomi konusunda beklentilerini ifade ettiler. Hem Türkiye'yi hem dünyayı, bölgeyi yakından izlediklerini ve bizden beklentilerini de bir anlamda sordular. Ben de bütün sorulara büyük bir samimiyetle cevap verdim ve şunu söyledim: Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün sorunları çözülebilir. Akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle çözülebilir. Bozulan bir devlet yapısı var, çürüyen bir yapı var. O yapının da süratle inşa edilmesi lazım. Altı liderin bu konuda kararlı olduğunu ve Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağını, dolayısıyla kimsenin 'Karamsar bir atmosfer vardır.' diye endişeye kapılmaması gerektiğini söyledim. Gerçekten Türkiye büyük bir ülke, güzel bir ülke ve dolayısıyla iyi kadroları var. Bugün o kadrolar her ne kadar biraz devre dışındaysa da o kadrolar yeniden yönetime geldiği zaman devlette liyakat sağlamış olacağız ve güzel bir Türkiye'yi inşa edeceğiz."
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "Genel af olması lazım mı?" sorusuna, "Önce bu konuyu altı liderin konuşması lazım. Ondan sonra benim bu konuda düşüncelerimi ifade etmem lazım." diye cevap verdi.
Seçim takvimine ilişkin bir açıklaması olup olmayacağı sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, "14 Mayıs olarak ifade ediyorlar. Bizim açımızdan herhangi bir sorun yok. 14 Mayıs gelince de 'Yeter söz milletin.' dedik. Millet İttifakı da zaten bunu istiyor. Yeter söz milletin olacak." ifadelerini kullandı.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile KOBİ'ler ve ekonomiyle ilgili fikir alışverişinde bulunduklarını kaydederek Kılıçdaroğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti.
Göztepe-Altay maçındaki tribün olaylarına ilişkin 18 sanık tahliye edildi
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 4'ü tutuksuz 23 sanık hakkındaki iddianameyi kabul eden İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıkların durumlarını değerlendirdi.
Mahkeme, tribünden fişeği atarak Mehmet Çakır'ın yaralanmasına neden olduğu iddiasıyla hakkında "kasten öldürmeye teşebbüs", "tehlike arz edebilecek aletleri spor alanlarına sokmak ve kullanarak müsabaka düzenini bozmak" ve "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" suçlarını işlediği iddiasıyla hapsi istenen F.E'nin tutukluluğunun devamına karar verdi.
"Kasten öldürmeye teşebbüs suçuna yardım", "tehlike arz edebilecek aletleri spor alanlarına sokmak" ve "tehlike arz edebilecek aletleri spor alanlarında kullanarak müsabaka düzenini bozmak" suçlarından cezalandırılmaları talep edilen 18 sanık ise mahkemece adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
İsveç Savunma Bakanı'nın Türkiye ziyareti, yapılan Erdoğan eylemi ve Kur’an-ı Kerim yakma protestosu nedeniyle iptal edildi
Akar, Almanya'daki Ramstein Hava Üssü’nde gerçekleştirilen "Ukrayna Savunma Temas Grup Toplantısı"nın ardından değerlendirmelerde bulundu.
Ukrayna-Rusya Savaşı'nın başından itibaren Montrö’nün uygulandığını, tarafların savaş gemilerine boğazların kapatıldığını vurgulayan Akar, şunları söyledi:
"Burada bir istikrar varsa, bunun temel nedeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin uyguladığı politikadır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderler düzeyinde yaptığı toplantılarla bir taraftan esirlerin değişimini diğer taraftan Ukrayna limanlarında bekleyen tahılların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağladık. Şu ana kadar 18 milyon ton tahılın Ukrayna limanlarından sevkiyatı gerçekleştirildi. Bunların çok değerli olduğunu, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy ile yaptığı görüşmelerin bu faaliyetlerde kolaylaştırıcı rol oynadığını toplantıda ifade ettik."
Türkiye’nin çabalarının önemini ve değerini bir kez daha vurgulama fırsatı bulduklarını dile getiren Akar, "Toplantıya katılan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de yaptıklarımızın NATO çerçevesindeki önemini teyit etti." ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Ukrayna-Rusya Savaşı'nda insani anlamda yapılması gereken ne varsa bugüne kadar yaptığına işaret eden Akar, bu konudaki çalışmalara bundan sonra da devam edeceklerini bildirdi.
"Güçlü Türkiye, güçlü NATO, güçlü İttifak"
ABD’den 40 adet F-16 Viper uçağının tedariki ve 79 uçağın modernizasyonuna yönelik talebin Kongre’ye ulaştığı hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Akar, konuyu yakından takip ettiklerini vurguladı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da mevkidaşıyla görüştüğünü aktaran Akar, şöyle konuştu:
"Bu bir süreç. Bir anda tamamlanacak bir konu değil. Şu ana kadar sürecin olumlu gittiğini değerlendiriyoruz. Bazı siyasi kişiler hem ABD hem de NATO menfaatlerine aykırı son derece tarafgir girişimlerde bulundu. Koydurdukları sınırlamalar daha sonra yapılan girişimlerle kaldırıldı. Sınırlamalarla bir projenin gerçekleşmeyeceğini başından beri dile getirdik. Bu tarafgir söylemlere, faaliyetlere karşılık diğer taraftan aklıselim sahibi kişilerin bu konuda rol oynayacağına ve aklıselimin galip geleceğine inanıyoruz. Temennimiz çalışmaların somut ve erken bir zamanda olumlu şekilde sonuçlanması."
“Ev ödevlerini yapmalarını bekliyoruz”
İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson'un Türkiye’ye gerçekleştirmesi planlanan ziyarete ilişkin değerlendirmede bulunan Akar, Türkiye’nin NATO’nun açık kapı politikasını daima desteklediğine işaret etti.
Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında haziran ayında Madrid’de imzalanan üçlü memorandumu hatırlatan Akar, "Bizim tek isteğimiz bu muhtıradaki taahhütlerin yerine getirilmesi. İsveç ve Finlandiya’nın kendine düşen görevleri, ev ödevlerini yapmalarını bekliyoruz." açıklamasında bulundu.
İsveç’te PKK/YPG yandaşlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine eylem yapması ve İsveç polisinin Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakılacağı ifade edilen gösteriye izin verdiği yönündeki haberleri anımsatan Akar, “Bunlara karşı hareketsiz kalmak, tepki göstermemek kabul edilemez. Bunların mutlaka gereğinin yapılması tedbir alınması gerekirdi." diye konuştu.
Bu konudaki tepkilerini "Ukrayna Savunma Temas Grup Toplantısı" kapsamında bir araya geldiği İsveç Savunma Bakanı Jonson’a ilettiğine dikkati çeken Akar, "Sayın Cumhurbaşkanı'mıza ve Türkiye’ye yönelik bu alçak, iğrenç eylemler sonunda hiçbir tedbir alınmadığını üzülerek müşahede ettik. Dolayısıyla geldiğimiz bu noktada İsveç Savunma Bakanı Jonson’un Türkiye’ye 27 Ocak’ta yapacağı ziyaretin önemi de anlamı da kalmadı. Bu nedenle ziyareti iptal ettik." dedi.
Bahçeli'den "seçim" açıklaması: 114 gün kaldı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin hukuken olmasa da fiilen seçim ortamına girdiğini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın tavzih ve takdirine binaen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinin 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılması gündeme gelmiş, sandık tarihi resmi değilse de takriben belli olmuştur." ifadesini kullandı.

Sosyal medya hesabından, seçim süreciyle ilgili paylaşım yapan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye'miz hukuken olmasa da fiilen seçim ortamına girmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın tavzih ve takdirine binaen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinin 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılması gündeme gelmiş, sandık tarihi resmi değilse de takriben belli olmuştur. 14 Mayıs 2023'ü temel aldığımızda seçimlere 114 gün kalmıştır. Demokrasi tarihimizin kaderini etkileyecek, ülkemizin önümüzdeki yıllara havi yol haritasını çizecek, Cumhuriyet'in yeni yüzyılını tahkim edecek en kritik seçimlerde büyük Türk milleti iradesini gösterecektir."
MHP ve Cumhur İttifakı'nın 2023 seçimlerine hazır olduğunu belirten Bahçeli, "2023 seçimlerinde kullanacağımız ana sloganla sesleniyorum; Aziz Milletim Sıra Sende" ifadesini kullandı.
MHP'nin "Adım Adım 2023; 14 Mayıs'a Doğru" temasıyla açık hava toplantılarını Türkiye'nin her bir köşesinde düzenleyeceğini bildiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Cumhur İttifakı'na verilen her oy Türk ve Türkiye Yüzyılı'na destek, zalimlere tepki, teröristlere ceza, huzura davet, bereket ve güvenliğe çağrıdır. Nihayetinde ve nitekim 2023 seçimlerinde kullanacağımız ana sloganla sesleniyorum; Aziz Milletim Sıra Sende."
Erdoğan'dan seçim tarihiyle ilgili açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlere ilişkin "Cumhurbaşkanının yetkileri bellidir. Şu anda Türkiye'de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dır. Ve ne diyor? Cumhurbaşkanı kararnamesiyle 60 gün önceden bu işin ilanını yapar. Ve 60 gün sonra da ne olur? Yüksek Seçim Kurulu bu kronolojik yapıyı çalıştırır. Örneğin ne zaman bunu ilan etti? Mart'ın diyelim ki 10'unda, Mart'ın 10'unda ilan ettiyse ondan sonra 60 gün çalışmaya başlar. 60 gün ne zaman bitiyorsa işte o gün nedir? Seçim günüdür." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üsküdar'daki Hz. Ali Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, "Seçimler için 14 Mayıs'ı işaret ettiniz, bununla ilgili bir çalışma var mı? Seçim takvimi nasıl işleyecek? Bir de muhalefetin belirttiği bir konu var, kanunda yapılan değişikliklerin eğer seçim olursa 14 Mayıs'ta olursa kullanamayacağı yönünde" şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:
"Hukuk farklı bir şey, ama bunun yanında guguk, o da farklı bir şey. Dolayısıyla şu anda seçimle ilgili yetkinin kimde olduğunu bilmeyecek kadar cahillerin eline kaldık. Cumhurbaşkanının yetkileri bellidir. Şu anda Türkiye'de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dır. Ve ne diyor? Cumhurbaşkanı kararnamesiyle 60 gün önceden bu işin ilanını yapar ve 60 gün sonra da ne olur? Yüksek Seçim Kurulu bu kronolojik yapıyı çalıştırır. Örneğin ne zaman bunu ilan etti? Mart'ın diyelim ki 10'unda, Mart'ın 10'unda ilan ettiyse ondan sonra 60 gün çalışmaya başlar. 60 gün ne zaman bitiyorsa işte o gün nedir? Seçim günüdür. Bunu da kim takip eder? Yüksek Seçim Kurulu takip eder. Ama şimdi bunlar tabii bu işin farkında değil. Ne oluyor, ne gidiyor, ne bitiyor? Ama yani 14 Mayıs'ı konuşmaya başladılar. Bu da hayırlı bir adımdır."
Erdoğan'dan The Economist dergisine tepki
Cuma namazı sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim tarihiyle ilgili bir soruya "Şu anda seçimle ilgili yetkinin kimde olduğunu bilmeyecek kadar cahillerin eline kaldık. 14 Mayıs'ı konuşmaya başladılar. Bu da hayırlı bir adımdır." dedi.
Erdoğan, İngiliz The Economist dergisinin bu haftaki "Türkiye diktatörlüğün eşiğinde" sayısıyla ilgili olarak da "Türkiye'nin kaderini İngiliz dergisi mi tayin ediyor? Benim milletim tayin ediyor. Benim milletim ne derse Türkiye'de o olur." ifadelerini kullandı.
Erdoğan ayrıca Yunanistan'ın "adaları silahlandırmak suretiyle gerek Lozan gerek diğer anlaşmalarla ilgili olarak bunlara ters adımlar attığını" söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'le bir araya geldi
Akşener, 26 Ocak'ta İYİ Parti'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek "altılı masa" toplantısı öncesi Kılıçdaroğlu ile CHP Genel Merkezi'nde bir araya geldi.
Basına kapalı yapılan görüşmede Akşener'in Kılıçdaroğlu'nu 26 Ocak'ta yapılacak toplantıya davet ettiği ve iki liderin toplantı gündemine ilişkin görüş alışverişinde bulunduğu öğrenildi.
Akşener, saat 16.00'da Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret edecek.
Bilimsel çalışmalar Covid-19 aşılarının belirgin yan etkisi olmadığını gösterdi
Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakımlar İdari Sorumlusu ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Turan, Covid-19 salgını ile mücadele sürecinde aşı ve yeni varyantların etkisine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Salgının ilk dönemlerindeki virüs yapısının zamanla değiştiğini belirten Turan, son olarak Omicron varyantının etkin olmaya başladığını söyledi.
Turan, Omicron varyantına bağlı hastalık şiddetine ilişkin sonuçların, bu virüsün artık mevsimsel grip benzeri bir klinik tablo yarattığını gösterdiğini ifade ederek hastalığın ağırlığının düşük olduğunu vurguladı. Bu durumun, hastaneye yatış ve yoğun bakım ihtiyacı üzerinde olumlu etki yaptığını dile getiren Turan, "Sadece 65 yaş üzeri, ek hastalığı bulunan, bağışıklık sistemi sorunu bulunan bir grup hastada, Covid dışında başka bir virüs de olsa ağır klinik tablo gelişebiliyor. Şu anda da yoğun bakım alan Covid pozitif vakalarda bu durum yaşanıyor." bilgisini verdi.
ABD'de son dönemde ortaya çıkan ve Omicron varyantının alt tipi olarak tanımlanan, "Kraken-XBB.1.5" olarak isimlendirilen mutasyona ilişkin de Turan, "Avrupa ve Amerika'da hastalık seyrinde bir pik yaşandığında, bundan yaklaşık 3-4 hafta sonra ülkemize yansıması oluyor. Bu yansımayı, söz konusu varyantta da görebiliriz." diye konuştu.
Turan, yeni varyantın hastalık şiddeti üzerinde nasıl bir etki yaptığının önem taşıdığının altını çizerek şu anda risk yaratacak bir durumun olmadığına dikkati çekti. Yoğun bakım ihtiyacına yönelik bir görüntünün de söz konusu olmadığına işaret eden Turan, "Yaklaşık iki aydır yüzde 8 civarında pozitif kişi ile karşı karşıyayız. Bu kabul edilebilir bir oran ve hastalık şiddeti de yüksek değil." açıklamasında bulundu.
"Aşı sonrası yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta sayısı, belirgin oranda azaldı"
Prof. Dr. Turan, salgınla mücadelede gelinen noktada hala en büyük silahın aşı olduğunu vurguladı.
Aşıların etkinliği ve yan etkilerine ilişkin zaman zaman bazı iddiaların gündeme geldiğini ifade eden Turan, bilimsel veriye dayanmayan açıklamaları "çok tehlikeli" bulduğunu söyledi.
Turan, salgın sürecinde yoğun bakımda yatan koronavirüs hastalarını takip ettiklerini belirterek, "Bizler, aşı öncesi ve aşı sonrası olmak üzere hastalarımızı değerlendik. Değerlendirme sonucuna göre Kovid-19 aşısı sonrası yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta sayısı belirgin oranda azaldı. Bu durum, aşının koruyucu ve hastalığa karşı elimizdeki en önemli silah olduğunu gösterdi." diye konuştu.
Sağlık çalışanlarının ve 65 yaş üstündeki kişilerin ilk aşılanan kişiler olduğunu anımsatan Turan, "Bu gruptakilerin, daha sonraki dönemde yoğun bakım ihtiyacı neredeyse yok denecek kadar az oldu. Bu da aşıların etkinliği açısından önemli bir veridir." dedi.
"Riskleri, aşıya bağlamanın gerçek tarafı yoktur"
Turan, her aşının, her ilacın faydasının yanı sıra bazı yan etkilerinin de olabileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Covid-19 aşılarının yan etkisi olarak iddia edilen inmede artış gibi belirtilenler, literatürde tekli vakalar halindedir. Bu da aşıların ciddi bir yan etki profili olmadığını gösterir. Büyük kapsamlı çalışmalar da gösteriyor ki aşı sonrası enjeksiyon yerindeki ağrı dışında belirgin bir yan etki yoktur. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz.
Ayrıca aşı ya da ilaç için her yapılan uygulamada yarar-zarar ilişkisi düşünülür. Bilim insanları olarak salgın sürecinde de net bir şekilde gördük ki aşıların yararı yüksek seviyededir. Zaten, Covid-19 ilişkili ağır hastalık geçirildiğinde inme riski, aşı ile alınan riskten yaklaşık 10 kat fazladır. O yüzden aşının koruyucu, yan etki profilinin düşük olduğunu vurgulamakta fayda var. Özellikle yoğun bakımlarda aşılama sonrası hasta ve ölüm oranlarının belirgin şekilde azaldığı görüldü. Bunun dışında bilimsel çalışmalar, bu aşıların doğurganlık üzerinde olumsuz etki yaptığını göstermiyor. Unutulmamalı ki, inme ya da kalp-damar hastalıkları açısından altta yatan bir hastalığı olanlar, aşı olmasa da kalp krizi ve inme geçirme riskiyle büyük oranda karşı karşıyadır. Aşı, bu durumların gelişmesinde bir risk faktörü değildir."
Turan, 40 yaş üstündekilerin inme ya da kalp krizi geçirme riskinin her zaman bulunduğuna dikkati çekerek özellikle aile öyküsü bulunanların mutlaka takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Turan, "İnme ya da kalp kirizi geçirme gibi riskleri aşıya bağlamanın gerçek tarafı yoktur. Koruyucu doz için tanımlaması yapılan kişiler mutlaka aşılarını olmalı." ifadelerini kullandı.
Salgın sürecinde ilk olarak sağlık çalışanlarına aşı uygulaması yapılmasının, sürecin yönetiminde de olumlu etki yarattığını aktaran Turan, "Aşılamada ilk grubun sağlık çalışanları olması çok doğru bir yaklaşımdı. Bu sayede, o dönemde hastalandıkları için hastaneye gelemeyen arkadaşlarımızın eksikliğini tamamlayabildik. Böylece, sağlık çalışanlarının virüsle enfekte olma ihtimalinin belirgin oranda azaldığı görüldü." değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankası politika faizini sabit tuttu
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, politika faizini değiştirmeyerek yüzde 9 düzeyinde tuttu.
Merkez Bankası açıklamasında, "Yılın son çeyreğine dair göstergeler, zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin iç talepteki görece güçlü seyirle telafi edildiğine işaret etmektedir." denildi.
Açıklamada, şunlara dikkat çekildi:
"Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmıştır.
Fiyat istikrarı temel amacımız doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar tüm araçlar kararlılıkla kullanılmaya devam edilecektir."
Bozdağ: Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olmasıyla ilgili hukuki engel yok
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara 2 No'lu Barosu tarafından ATO Congresium'da düzenlenen Güçlü, Etkin ve Saygın Savunma İçin Avukatlık Kanunu Çalıştayı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı ve milletin ortak adayı olduğunu söyleyen Bozdağ, Erdoğan'ın adaylığının anayasal hakkı olduğunu, adaylığın önünde hiçbir hukuki engel bulunmadığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk cumhurbaşkanı olarak 2018'de seçildiğini ifade eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda yapılacak seçim ikinci seçimdir. Cumhurbaşkanı'mız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci cumhurbaşkanı olarak adaydır ve ikinci adaylığıdır. Herhangi bir anayasal engel yoktur. Kaldı ki bunun yorumunu yapanlar, yürürlük maddesine baktığında, Anayasa'nın 75, 77 ve cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 101. maddesinin, çok net bir şekilde 2018'de yapılan Cumhurbaşkanı ve Parlamento seçimiyle yürürlüğe girdiğini ifade ediyor. Dolayısıyla 101. maddenin ilk uygulaması, Anayasa'ya göre de 2018'de oldu, ikinci uygulaması 2023'te olacaktır. Yani hukuk bunu söylüyor. Ama kendilerine göre hukuk oluşturmaya çalışanlar iddia ediyor. Bizimki iddia değil, hukukun söylediği ifadedir."
Erdoğan'ın adaylığında hiçbir sıkıntı bulunmadığını belirten Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı anayasal hakkıdır, önünde hiçbir engel yoktur. Hukuk uydurma yerine herkes seçime çalışsın, meydanda rekabetimizi yapalım." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu: 14 Mayıs'ta seçim olacak
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sandıklar gelecek. 14 Mayıs'ta seçim olacak. Sandığa gideceğiz. Allah'ın izniyle yeni bir başlangıç yapacağız. Güzel bir başlangıç yapacağız. Türkiye'yi büyüteceğiz." dedi.
Gaziantep'te düzenlenen "Güneydoğu Hemşehri Buluşması" programında konuşan Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet'i yeniden inşa edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100. yılında güzel demokrasiyle taçlandıracağız. Eğer bugün bu büyük topraklarda hala mercimeği, fasulyeyi, buğdayı, pirinci, canlı hayvanı, evcil hayvanı dışarıdan alıyorsak Allah aşkına bu memlekette o zaman biz ne yapacağız? Hepsine para, dolar mı ödeyeceğiz? Kimin sırtından? Sizlerin sırtından. Siyasete atılan kişi zenginleşiyorsa onu siyasetin dışında bırakırız. Onlar haksız yere zenginleşiyorlar. Haksız zenginleşmek birinin hakkını ve hukukunu çalmak demektir. Sandıklar gelecek. 14 Mayıs'ta seçim olacak. Sandığa gideceğiz. Allah'ın izniyle yeni bir başlangıç yapacağız. Güzel bir başlangıç yapacağız. Türkiye'yi büyüteceğiz." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, altılı masadaki 6 liderin de demokrasi istediğini vurgulayarak, herkesin bu ülkede rahat yaşaması için mücadele verdiklerini ifade etti.
İstanbul'daki uyuşturucu operasyonlarında 151 şüpheli gözaltında
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul'da düzenlenen uyuşturucu operasyonlarında 151 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.
Soylu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İstanbul Emniyet Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince dün operasyon düzenlendiğini belirtti.
Operasyonlarda 286 kilogram esrar, 9 bin 900 captagon ve çeşitli miktarlarda uyuşturucu maddenin ele geçirildiğini aktaran Soylu, 151 şüphelinin gözaltına alındığını duyurdu.
Akşener, altılı masa toplantısı için liderleri ziyaret edecek
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 26 Ocak Perşembe günü, İYİ Parti'nin ev sahipliğinde yapılacak altılı masa toplantısı için genel başkanları ziyaret edecek.
İYİ Parti'den yapılan açıklamaya göre, Akşener, altılı masanın ikinci tur beşinci toplantısı için yarın Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile bir araya gelecek.
Akşener, 20 Ocak'ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu, 23 Ocak Pazartesi günü de DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı ziyaret ederek, toplantıya davet edecek.
Bakan Bilgin: EYT çalışması artık Meclis'in iradesinde
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili düzenlemenin Meclis'e ne zaman geleceğiyle ilgili, "Meclis'in iradesinde. Bizden top çıktı." dedi.
Bilgin, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda gazetecilerin EYT ilgili düzenlemenin Meclis'e ne zaman geleceğine ilişkin sorusuna, "Bizim gruptaki arkadaşlarımız, milletvekillerimiz konuyu tartışıyorlar, inceliyorlar. Onlar değerlendirip komisyona gönderecekler." karşılığını verdi.
EYT düzenlemesiyle ilgili Bakanlıkla alakalı bir durumun kalıp kalmadığını sorusunu Bilgin, "Yok. Meclis'te." diye yanıtladı.
Bilgin, düzenlemenin Meclis'e ne zaman sunulacağına yönelik soru üzerine "Meclis'in iradesinde. Bizden top çıktı." diye konuşu.
Bakan Bilgin, bundan sonraki aşamayı takip etmediklerini, konunun grupta değerlendirildiğini vurgulayarak, "Mart ayında artık neticelenir diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Kıdem tazminatı ile ilgili sorunun da çözüldüğünü belirten Bilgin, "Dolayısıyla sorun yok." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan seçim için '14 Mayıs' mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim tarihiyle ilgili '14 Mayıs'ı işaret etti.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, "Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950'de 'Yeter söz milletin' demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı. Şimdi de 'Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir' diyerek 2023'te milletimizin desteğine talibiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi de 'yeter, söz de karar da gelecek de milletindir' diyerek 2023'te milletimizin desteğine talibiz." dedi.
"Sözü de kararı da geleceği de tayin hakkını milletimize bırakmayan, istemeyen vesayet heveslilerine rağmen Türkiye yüzyılını başlatacağız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün, altılı masa diye karşımıza çıkan bu darbe şakşakçılarına, kifayetsiz muhterislere yeter diyecektir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milli iradenin en yüksek makamı olan Meclisimizden meydan okuyorum; ne yaparsanız yapın yine başaramayacaksınız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Altılı masa işi çıktığından beri oraya bulaşan herkesin çamur siyaseti yarışına girişmelerini esefle takip ediyoruz." dedi.
Çavuşoğlu: Suriye ile dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı planlanıyor
Suriye'de artık kalıcı bir istikrar ve barış için sonuç odaklı adımların atılması gerekliliğine vurgu yapan Çavuşoğlu, bu doğrultuda rejimle de bir angajman sürecinin başladığını, istihbarat kurumları düzeyinde görüşmeler ve Moskova'da üçlü bir toplantı gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Çavuşoğlu, "Şimdi önümüzdeki süreçte dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı yapılması da planlanıyor." bilgisini verdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından ortak basın toplantısında konuştu.
Mevkidaşıyla görüşmesinde Suriye konusunu genişçe ele aldıklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Gerek Türkiye gerek İran olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini güçlü şekilde destekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, "Şimdi önümüzdeki süreçte dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı yapılması da planlanıyor." bilgisini verdi.
Yapılan toplantılar konusunda İran'ı bilgilendirdiklerini dile getiren Çavuşoğlu, "Çünkü Astana formatında 3'lü bir şekilde devam ediyoruz. Bugünkü görüşmelerimizde İran'ın da bu sürece katkısının çok önemli olduğunu vurguladık. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) vurguladı. Önümüzdeki süreçte bu atılacak adımların netice getirmesi konusunda İran'la da yakın işbirliği içinde çalışacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, burada siyasi süreç, terörle mücadele, Suriyelilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde dönmesi ve dönen insanlara gerekli desteklerin verilmesi gibi önemli konuların olduğuna işaret ederek, "Astana formatında da İran'la yakın işbirliğimiz devam edecek." dedi.
İsveç konusu
Çavuşoğlu, PKK'nın İsveç'teki Erdoğan maketli eylemine ilişkin ise, "Ya teröristlerin döşediği bu mayınlara kurban olacaklar ya da hepimizin güvenliğini düşünerek imzaladığımız ahitnameyi uygulayarak ileriye doğru yürüyeceğiz. Burada da tercih İsveç'indir." dedi.
Stockholm'de konuya ilişkin İsveç savcılığının kararıyla ilgili bir soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, "Savcılığın 'soruşturmaya gerek yoktur' kararı son derece absürddür." ifadesini kullandı.
Herkesin hukukun üstünlüğünün ne demek olduğunu bildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Şimdi bu eylem bir kere kimler tarafından yapılıyor? Teröristler, terör propagandası ile birlikte yapılıyor. İsveç'in ahitnameye baktığınız zaman bunlarla mücadele sözü var mı? Var. İkincisi ifade özgürlüğünden bahsediyorlar. Bu saldırı, bu provokasyon ırkçı bir saldırı mı? Evet. Irkçılık içeriyor mu? Evet. Peki Irkçılık İsveç'te suç mu değil mi onun cevabını versinler. Peki nefret suçu içeriyor mu? Evet içeriyor. Peki nefret suçu işlemek İsveç'te serbest mi değil mi? Bunun cevabını versinler." dedi.
Çavuşoğlu, kimsenin "İsveç'te ifade özgürlüğü var, dolayısıyla bu herhangi bir suç değildir" diye Türkiye'yi kandırmaya kalkışmaması uyarısında bulunarak, şöyle devam etti:
"(PKK'nın İsveç'teki provokasyonu) Bu, ırkçı ve nefret içeren, nefret suçu içeren bir eylemdir. Dolayısıyla bu, evrensel değerlere de karşıdır, uluslararası hukuka göre de suçtur. Yani, İsveç kelime oyunlarıyla bizi oyaladığını düşünüyorsa, bunda aldandığını, kendisini aldattığını bilmesini isterim. Ya teröristlerin döşediği bu mayınlara kurban olacaklar ya da herkes, hepimizin güvenliğini düşünerek imzaladığımız ahitnameyi uygulayarak ileriye doğru yürüyeceğiz. Burada da tercih İsveç'indir."
Ali İsmail Korkmaz davası: Yeniden yargılanan sanık polise yedi ay 15 gün hapis cezası
Eskişehir'de "Gezi Parkı" eylemlerinde darbedilen ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz'ın ailesinin Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurusu üzerine yerel mahkemede yeniden yargılanan sanık polis memuruna 7 ay 15 gün hapis cezası verildi.
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülün duruşmaya, tutuksuz sanık H.E. gelmedi, maktul Ali İsmail Korkmaz'ın müşteki annesi, babası ve ağabeyi ile avukatlar salonda hazır bulundu.
Duruşma savcısı mütalaasında, sanık H.E'nin "kasten basit yaralama" suçundan cezalandırılmasını istedi.
Avukatlar ise sanığın "eziyet" suçundan cezalandırılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık H.E'ye "kasten basit yaralama" suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası vererek, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmamasına hükmetti.
Duruşmanın ardından, adliye çıkışında gazetecilere açıklamada bulunan Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz, kendileri bitti demeden bu davanın bitmeyeceğini söyledi.
Aradan 10 yıl geçtiğini belirten anne, "Benim oğlum toprakta, katilleri dışarıda geziyor. Asla mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. O katiller hak ettikleri cezayı almadan vazgeçmeyeceğiz." diye konuştu.
Baba Şahap Korkmaz ise adaletin gerçekleşmesini istediklerini ifade ederek, "İnşallah bu suçlular gerçek cezasını alır." dedi.
Ağabey Gürkan Korkmaz ise Ali İsmail Korkmaz'ın henüz 19 yaşındayken öldürüldüğünü, onun hakkını savunmak için mahkeme salonunda adaleti haykırdıklarını söyledi. Ağabey Korkmaz, şunları kaydetti:
"Yaşadığımız sürece, nefesimiz yettiği sürece adaleti savunmak için mücadelemizi devam ettireceğiz. Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek. Bu sadece Ali İsmail'in davası değil, hak ihlaline uğramış ve uğraması muhtemel kişilerin hakkını savunmak ve bu hak ihlalini önlemek için simgesel bir davadır. Bu sadece bizim değil, tüm toplumun davasıdır. Onun için hakkımızı alana kadar biz mücadelemize devam edeceğiz."
Müşteki avukat Ayhan Erdoğan da mahkemenin "eziyet" suçundan Anayasa Mahkemesinin de tespitine dayanan iddialarını uygulamak yerine eski cezayı uyguladığını savundu.
Ancak bu sefer farklı şekilde uygulamak zorunda kaldığını kaydeden Erdoğan, "Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması maddesini uygulamadı. Bunun bir başka anlamı şu, bir, ceza uygulanması gerekir, iki, bu ceza nedeniyle memuriyetinden bir soruşturama geçirmemişti, şimdi bir soruşturma geçirecek ve emekliliği dahil olmak üzere memuriyeti bundan sonra elinden alınabilir. O sürecin de ayrıca takipçisi olacağız." dedi.
Bugün sanığın insanlığa karşı suçlardan cezalandırılmasını istediklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz daha evvel diğer katillerin de eziyet nedeniyle nitelikli kasten öldürmeden mahkum edilmesini istemiştik. Anayasa Mahkemesinin bu kararı iddia ettiklerimizin doğru ve yerinde olduğuna işaret etmektedir. Önceki daha az cezaların sorumluları kurtulduklarını zannetmesinler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bu süreç devam ediyor. Bugünkü kararı da 'eziyet' suçu yönünden, 'insanlığa karşı suç' yönünden Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Mahkemesi süreciyle takip edeceğiz. Hiçbir fail cezasız kalmayacak. Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek."
Danıştay'daki seçimin ardından YSK'nın iki yeni üyesi belli oldu
YSK üyeliğine Danıştay kontenjanından seçilen Başkanvekili Erhan Çiftçi ve Yunus Aykın'ın görev sürelerinin dolması nedeniyle Danıştay'da seçim yapıldı.
Danıştay Genel Kurulundaki seçim sonucunda, üyeler Ali Çopur ve İsmail Kalender, YSK'nin yeni üyeleri oldu. 109 üyenin oy kullandığı seçimde, İsmail Kalender 66, Ali Çopur 65 oy aldı.
YSK'nin Yargıtay kontenjanından seçilecek 3 üyesinin de Yargıtay Genel Kurulunda devam eden seçim sonrası belirlenmesinin ardından, Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen yeni üyeler, yemin ederek görevine başlayacak.
Yemin töreninin ardından görev süresi devam eden üyeler Ahmet Yener, Mahmut Akgün, Ekrem Özübek, Orhan Usta, Ali Ürker ve Battal Öğüt ile yeni seçilen 5 üye arasında YSK Başkanlığı için seçim yapılacak.
Gizli oyla yapılacak seçimde en çok oy alan, YSK'nin yeni başkanı olacak. Yeni üyeler de başkanlık için aday olabilecek.
Kılıçdaroğlu'dan SADAT açıklaması
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Konuşmasında son günlerde yeniden gündem olan SADAT'a değinen Kılıçdaroğlu, "SADAT reklamında verilen mesaj net, ‘Sizin için geleceğiz’ diyorlar. Bu paramiliter artıklar, çok daha büyük resmin parçası. Be gafiller, müptezeller, şerefsizler, çakallar, siz mi beni korkutacaksınız?” dedi.
Grup toplantısında "5'li çete" olarak adlandırdığı şirketlere de değinen Kılıçdaroğlu, "Bir de beşli çete var. Kuruşu kuruşuna uzman arkadaşlara hesaplattım. Devlet hazinesinden 418 milyar dolar para çalınmış. Bu parayı alacağız." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, söz konusu inşaat firmalarının kendisiyle "konuşup anlaşmak istediklerini" de söyledi:
"Önce benimle konuşup anlaşmak istediler, kapıyı yüzlerine kapattım. Bir sonraki aşamaya geçtiler. Bu işin içinde bazı medya organlarını da soktular. Bunların hapislerden çıkan mafya artıkları var. Satın alınan araştırmacıları, medya ünlüleri, gazetecileri var. Muhalefetten görünüp bunların değirmenine su taşıyan insanlar da var. Anlamadıkları bir şey var: Bay Kemal yolundan asla ve asla dönmez"
CHP lideri ayrıca göçmenlerle ilgili "En geç iki yıl içinde bütün göçmenler kendi ülkelerine onurlu bir şekilde gidecekler" diye konuştu.
Akbaşoğlu: EYT teklifimizi önümüzdeki hafta sunacağız
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "En geç muhtemelen önümüzdeki hafta EYT yasa teklifimizi Meclis Başkanlığına sunacağız." dedi.
Akbaşoğlu, Meclis'te gazetecilerin sorularını cevapladı.
EYT ile ilgili teknik çalışmaların, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında bittiğini belirten Akbaşoğlu, AK Parti Meclis Grubu olarak bu teknik çalışmayı yasa teklifine dönüştürme aşamasında olduklarını bildirdi.
Akbaşoğlu, "En geç muhtemelen önümüzdeki hafta EYT yasa teklifimizi Meclis Başkanlığına sunacağız. Teklif şubatta yasallaşmış olur. EYT'li vatandaşlarımız martta da maaşlarını alacaklar." diye konuştu.
Sosyal medyada çok sayıda kullanıcı "EYTErtelenemez" etiketleriyle söz konusu düzenlemenin bir an önce yasalaşması çağrısında bulunuyor.
Pervin Buldan: Bu seçimlerin ikinci turu kesinlikle hazirandadır
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, seçimlerin ikinci turunun haziran ayına kalacağını ileri sürdü.
"İktidar seçimler için bir takvim arayışında" diyen Buldan, "Onlar için elbette ki zor bir seçim olacak. Hazirandan korktuklarını biliyoruz çünkü 7 Haziran sendromları var. Nisan-mayıs arasında gidip gelen bir ittifak var. Gidip de gelemeyeceğiniz tarihi ben söyleyeyim. Bu seçimlerin ikinci turu kesinlikle hazirandadır ve hazirandan kaçamayacağınızı özellikle belirtiyorum." dedi.
Nebati: Somut kazanımları alkışlamaları gerekirken, yurt dışı çıkış harcı gibi uygulamalardan dem vurarak prim yapma peşine düşmüşler
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, yakın zamana kadar Kur Korumalı Mevduat ve Katılma Hesapları ile Hazine'ye "büyük bir dinamit koyulduğunu" iddia edenler olduğunu anımsatarak, "Biz, dün son 20 yılın, en güçlü bütçe sonuçlarından birini açıkladıktan sonra bu kesimin şimdi sesleri çıkmaz oldu. Bazıları da bütçede faiz harcamalarının arttığını söylüyor. Ancak bu eleştirileri yapanlar da çok iyi bilirler ki sadece faiz harcamalarındaki nominal artışa bakmak doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü faiz harcamaları artarken bütçe gider ve gelirlerimiz de artmaktadır. Bu nedenle objektif bir değerlendirme yapmak için faiz harcamalarının bütçe içindeki payına bakmak gerekir." dedi.
Bakan Nebati, İstanbul'da bir otelde düzenlenen "Akşam Future&Trends Summit 2023" etkinliğinde yaptığı konuşmada, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yurt dışı çıkış harcını kaldıracakları yönündeki açıklamasına da tepki gösterdi.
Muhalefetin olumlu ekonomik rakamları görmezden geldiğini söyleyen Bakan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buyurun rakamları konuşalım diyoruz. Yoruma bak, 'Yurt dışı çıkış harcını kaldıracağım'. İddia mı ediyorsun çık rakamları konuş. Hani rakamlar gerçeği söylüyordu? O zaman dünyanın karşı karşıya kaldığı son 100 yıl içerisindeki en zor yıllarından birisi olan 2022'de Türkiye'nin başarıları karşısında şöyle bir şapkanı çıkar ve 'yine Recep Tayyip Erdoğan haklı çıktı' de ve gerçekliği kabul et. Milletimiz kimin Türkiye için gece gündüz demeden hizmet aşkıyla koştuğunu, kimin de çarpıtmalardan medet umduğunu çok iyi biliyor. Hiç kimse milletimizin gözünü el çabukluğuyla boyayarak, iradesini esir alabilecek güçte değildir. Rakamlar ve gerçekler gün gibi ortadır. Bilinmelidir ki Türkiye Ekonomi Modeli’ni devreye alan Türkiye, güçlü bir üretim ekonomisi olma yolunda emin adımlarla ilerleyişinde kesin kararlıdır."
"Tek problemimiz var, enflasyon. O da son iki aydır düşüş eğiliminde"
Enflasyon konusuna da değinen Nebati, "Tek problemimiz var, enflasyon. O da son iki aydır düşüş eğiliminde ve bu düşüş eğilimi devam edecektir. Zira küresel emtia ve enerji fiyatlarında normalleşme başladı. Kurlardaki oynaklık azaldı. Üretici fiyatlarının tüketici enflasyonu üzerindeki artırıcı etkisi azaldı. Beklentilerde iyileşme başladı. Ayrıca iş dünyamız enflasyonla mücadelemize fiyat sabitleme katkılarıyla, hatta indirim yaparak destek oluyor. Sizleri ve tüm iş dünyamızı da fiyat sabitleme kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum." diye konuştu.
AYM, cemaat vakfının taşınmazın iadesi talebinin reddedilmesini hak ihlali saydı
Anayasa Mahkemesi (AYM), Hasköy Aya Paraskevi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı'nın taşınmazının iadesi talebinin reddedilmesine ilişkin başvurusunda, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, vakıf, 2008'de yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçici 7'inci maddesiyle getirilen iade imkanından yararlanmak amacıyla, 1936 beyannamesiyle kayıt alınan ve daha sonra başka isimler adına tescil edilen İstanbul'daki taşınmazının iadesini istedi.
Talepte, taşınmazın daha önce vakıf tarafından kiraya verildiği, sonraki yıllarda da Dimistokli, Yani, Sare, Despina ve Aleksandar adına tescil edildiğine ilişkin belgeler de yer aldı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, sunulan belgeleri, taşınmazın vakıf adına tescil edilmesine dayanak bilgi ve belge olarak kabul etmeyerek, talebi reddetti.
Vakıflar Genel Müdürlüğü işlemine karşı açılan dava da İstanbul 10. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Temyiz istemi de Danıştay tarafından reddedilen vakıf, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere karar örneği ilgili mahkemeye gönderildi.
- Kararın gerekçesinden
AYM'nin kararında, öncelikle başvurucunun bir cemaat vakfı olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı tespiti yapıldı.
Başvurucu vakfın başkası adına kayıtlı bir adet taşınmazın tescilini talep ettiği belirtilen kararda, bu talebin tescile dayanak bilgi ve belgelerin sunulmadığı gerekçesiyle reddedildiği hatırlatıldı.
Vakfın açtığı davada, taşınmazın mülkiyet durumunun incelenmediği bildirilen kararda, "Başvurucunun belirtilen taşınmazın kendisine ait olduğuna işaret eden belgeler sunması mülkün varlığının kabulü için yeterli görülmelidir. Somut olayda başvurucu, derece mahkemelerine bu yönde belgeler sunmuştur. Dolayısıyla tüm bu hususlar gözetildiğinde başvurucunun mülkünün bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır." denildi.
Başvurucunun ihtilaf konusu taşınmaza ilişkin malik sıfatının kamu otoritelerince tanınmadığı belirtilen kararda, dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkına bir müdahalede bulunulduğu aktarıldı.
Açıklanan olaylar kapsamında başvurucunun talebinin hak ihlali oluşturduğu aktarılan kararda, şu değerlendirmeye yer verildi:
"Kanun koyucunun amacı, cemaat vakıflarının Hazineye geçmiş taşınmazlarının adli yargıda dava açılmasına gerek kalmadan idari yoldan cemaat vakıflarına iade edilmesinin temin edilmesidir. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğünün ve mahkemenin ispat araçlarını sınırlandırıcı yorumu başvurucunun taşınmazın idari yoldan iadesi imkanından yararlanmasını kanunun öngördüğünün ötesinde güçleştirmiştir.
Başvurucunun 5737 sayılı Kanun'un geçici 7'inci maddesiyle getirilen iade imkanından yararlanmak amacıyla yaptığı başvurunun genelgede öngörülen belgelerin ibraz edilmediği gerekçesiyle reddedilmesinin kanuni bir temeli bulunmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
İran istihbaratı adına casusluk ve adam kaçırma davasında 4 tahliye
İran istihbaratının bazı rejim muhalifi isimleri Türkiye'den kaçırma planlarına yardımcı oldukları iddiasıyla yargılanan 11'i tutuklu 16 sanıktan 4'ünün, adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada 10 tutuklu, 4 tutuksuz sanık ve avukatları hazır bulundu. Duruşmaya, 2 sanık ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Davut Yılmaz, boşu boşuna tutuklu olduğunu öne sürerek, "Beni durup dururken bu suçların içine bulaştırdılar. 2021'de aldığım hatla, 2019'da suç işlediğim iddia ediliyor mesela. Olaylarla hiçbir alakam yoktur. Medyada 'savcı İranlılarla görüşmüş' gibi bir yalan haber gidiyor. Ya ben kimle görüşmüşüm? Bu dava kumpas davasıdır. Tamamen 'çamur at izi kalsın' mantığıdır. Bana karşı kumpas yapıldı, bu olaylarla bir alakam yok. Tahliyemi ve beraatımı talep ederim." dedi.
Tutuklu sanık Erdal Sağlam ise, "Ağzımızda diş kalmadı ne casusluğu? Bu zamana kadar durmuşum durmuşum 50 yaşına gelince 'Hadi bir casusluk yapayım' mı demişim? Ben suçsuzum. Bunu sanıklar da tanıklar da mağdurlar da biliyor. Allah katında da suçsuzum. Kardeşlerimden başka kimseyi tanımıyorum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum." diye konuştu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Hüdayiverdi Çıtak, Metin Ergün, Mehmet İyigün ve Mustafa Çiçek'in tutuklulukta kaldıkları süre nedeniyle tahliye etti. Heyet, bu sanıklar hakkında "yurtdışına çıkış yasağı" ve "imza atmak" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.
Sanıklar Davut Yılmaz, Erdal Sağlam, Hakan Sağlam, İhsan Sağlam, İsmail Sağlam, Muharrem Sağlam ve Morteza Soltan Sanjarı'nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede, Rusya ve Ukrayna savaşındaki gelişmeler ele alındı.
Tahıl koridoru ve amonyak ihracı konularının da değerlendirildiği görüşmede, Rusya tahılının Türkiye'de una çevrilerek ihtiyacı olan Afrika ülkelerine gönderilmesi projesinde somut adımlar masaya yatırıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı barışın tesisi için Türkiye olarak kolaylaştırıcılık ve arabuluculuk görevini üstlenmeye hazır olduklarını yineledi.
İYİ Parti'den başörtüsü düzenlemesine ilişkin açıklama: Siyaset mühendisliği yoksa bizim teklifimiz dikkate alınmalı
Zorlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Muğla Valiliğinin sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı toplu açılış programına ait görüntüleri paylaşmasını eleştirdi. Başörtüsü düzenlemesini içeren Anayasa değişiklik teklifiyle ilerleyen süreçteki tutumlarının sorulması üzerine Zorlu, şöyle konuştu:
"Bu çok hassas yaklaştığımız bir konu. Sayın Milletvekilimiz Lütfü Türkkan'ın dosyasıyla aynı güne getirilmesi sebebiyle o günkü görüşmeyi gerçekleştirmedik. Bunu bir defa ilkesel olarak doğru bulmuyoruz. Sayın Genel Başkanımız yetkili kurumlarımızda bu konuda bir dizi temasta bulundu. Bu konuyla ilgili komisyondaki çalışmalara katılacağız. Ancak bizim Genel İdare Kurulumuzdan elde ettiğimiz bir hassasiyetimiz vardı. Burada tüm vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını dikkate alan, bütün kesimleri katkı vermeye çağıracak, tüm vatandaşları kuşatan bir anlayışı değerlendiriyoruz. Bunun bir an önce vatandaşımızın gündeminden düşmesi gerektiğine inanıyoruz. Makul çoğunluğun en azından kabul edebileceği bir çerçeveyle düzenlemenin yapılması gerektiğini değerlendiriyoruz. Biz bu anlamda kendi teklifimizle katkı vereceğiz. İktidar bu konuyu gerçekten çözmek istiyorsa, burada bir siyaset mühendisliği yoksa bizim teklifimizi dikkate almalı."
Bakan Bozdağ: Hakim ve savcı sayısı yüzde 144 arttı
Artış oranının yaklaşık yüzde 144 olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Avrupa'da her 100 bin kişiye düşen hakim sayısı farklı, Türkiye'de farklı. Türkiye'deki rakamı vereyim. 2002 yılında her 100 bin kişiye düşen hakim sayısı 9,40 iken şu anda 18,7 oldu. Her 100 bin kişiye düşen savcı sayısı 4,97 iken şu anda 8, 84 çıkardık. Kadın hakim sayımız 2002'de 1725 iken şu anda 7 bin 128 oldu. Artış yüzde 313. Kadın savcı sayımız sadece 122'ydi, şu anda 1228 oldu. Artış oranımız yüzde 906 oldu. Yani biraz farklı bir ifadeyle adalete daha fazla kadın elinin değmesine imkan verdik, fırsat verdik. Bu sayıları önümüzdeki süreçte de arttırmaya ve Avrupa'nın 100 bin kişiye düşen hakim ve savcı standardına ulaştırmakta kararlıyız." ifadesini kullandı.
Bozdağ, HSK'nın performans esaslı değerlendirme yöntemini de başlattığına dikkati çekerek, hakim ve savcıların performanslarının değerlendirilmesi hususunda son derece önemli bir ölçü ortaya konulduğunu aktardı.
Mahkeme sayılarında artış yaşandı
Türkiye'de mahkeme sayılarında da önemli değişiklikler yaptıklarını anlatan Bozdağ, "Bir yandan hakim, savcı ve personel sayısı arttırılırken, mahkemelerin sayısını da arttırdık ki vatandaşımızın işi zamanında görülsün. Geciken adalet, adalet değildir anlayışıyla daha doğru bir mücadele yapalım. Bu kapsamda Türkiye'de 2002 yılında 3 bin 580 adli yargı, mahkeme varken, şu anda 6 bin 950 mahkeme oldu. Yaklaşık neredeyse yüzde 100 mahkeme sayısını arttırmış durumdayız. 2002'de 74 olan iş mahkemesi sayısını 465'e çıkardık. Aile mahkemesi hiç yoktu 406 aile mahkemesi oldu. Ticaret mahkemesini 47'den 103'e çıkardık, inşallah daha da arttırmayı planlıyoruz. Tüketici mahkemesini 5'ten 99'a çıkaran pek çok adımlar attık ve ihtisaslaşmayı da sağladığımızı buradan ifade etmek isterim." dedi.
Davutoğlu'ndan Bahçeli'ye cevap: Eline verdikleri kağıdı okuyamıyordu, Sinan Ateş cinayetini unutturmaya çalışıyorlar
Gelecek Partisinden yapılan açıklamada, Tuzla İlçe Başkanlığınca düzenlenen üye katılım törenindeki konuşmasına yer verilen Davutoğlu, "Adım adım yürüdük. Zor engelleri aştık. Medya ambargolarını, anket manipülasyonlarını yerle bir ettik." diyerek sözlerine başladı.
Altılı masayla ilgili açıklamasının çarpıtıldığını belirten Davutoğlu, "Hep beraber saldırıya başladılar. Sanki biz saldırıdan korkacakmışız gibi. Hodri meydan." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, kendisine yönelik sözlerine değinen Davutoğlu, "Eline verdikleri kağıdı doğru dürüst okuyamıyordu ama yine bize saldırdı ve 'Serok Ahmet' unvanını tekrar zikretti. 'Yörük Ahmet' olmaktan da 'Serok Ahmet' olmaktan da gurur duyuyorum. Türkiye'yi tek bir yumruk haline getirecek olan budur." değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, Sinan Ateş cinayetini unutturmak için kendisinin hedef alındığını iddia ederek, "Ülkücülerin lideri olan Bahçeli'den hiçbir ses çıkmadı. Türkiye'de kamu düzeninden sorumlu olan, her konuda konuşan Soylu'dan bir ses çıkmadı. Cumhurbaşkanından bir ses çıkmadı. Şimdi hepsi toplanmış bize saldırıyor. Sokak eşkiyalarını, başkentin ortasında bir insanın katledilmesini unutturamazsınız." görüşünü paylaştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın altılı masayla ilgili açıklamalarına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Biz altı siyasi lider omuz omuza verdik, Erdoğan ile Bahçeli'nin oyununu bozduk. Milleti birleştirmeye çalışıyoruz. Sayın Erdoğan bundan rahatsız. O istiyor ki bir tarafta Erdoğan, Bahçeli, Perinçek koalisyonu olsun karşısında da onları kutuplaştıran bir yapı olsun. Altılı masa ile biz bu oyunu bozduk."
Davutoğlu, altılı masayı "Halil İbrahim sofrası" olarak nitelendirerek, bunun Cumhuriyet tarihinin en önemli sivil hareketi olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik destek açıklamalarına değinen Davutoğlu, "Tam da böylesine bir tablo içinde, bütün oklar doğrudan bize yöneltilmişken çıkıp 'Sayın Davutoğlu doğru söylüyor. Birlikte yöneteceğiz' dediği için, masanın onuruna sahip çıktığı için teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.
HDP'den AYM'ye başvuru: Kapatma davası seçim sonrasına kalsın
HDP'ye yönelik açılan kapatma davasında AYM, Hazine yardım hesabına geçici olarak bloke koymuştu. Karar yediye karşılık sekiz oy çokluğuyla alınmıştı.
Konuyla ilgili açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, davanın 'evrensel hukuk ilkelerinin tamamına aykırı şekilde' açıldığını öne sürdü.
'Bu dava hukukla açıklanabilecek bir sürecin sonucu değildir' diyen Sancar, "Aksine tamamen siyasi saiklere ve hedeflere dayalı bir operasyonun parçasıdır. Dava açılmadan önceki dönemi hatırlarsak partili cumhurbaşkanının HDP’ye yönelik çeşitli suçlamaları ve hedef gösteren açıklamaları vardı. Daha sonra iktidarın küçük ortağı MHP bir kampanya başlattı. Partimize karşı kapatma davası açılması için tehdit ve şantaj içeren açıklamalar geldi" ifadelerini kullandı.
MHP kongresi öncesi dava
Sancar, davanın yürütülen kampanya sonucu MHP kongresinden bir gün önce açılarak sembolik tarih seçildiğini iddia etti. Sancar'ın açıklamalarından bazı satır başları şöyle:
"Bu dava siyasi nitelik taşımaktadır. Bu davanın amacı demokratik siyaseti baskı altına almaktır. Bu davanın amacı HDP’yi tasfiye etme planlarını hayata geçirmektir. Oysa yine Türkiye’nin taraf olduğu evrensel hukuk standartlarına göre yargılama süreçleri hiçbir şekilde siyasi hedef ve saiklere dayanamaz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bunu açıkça yasakladığı gibi AİHM de bu konuda çok net kararlar vermiştir.
Bu kararların en önemlileri de Türkiye’ye karşıdır. Yargının siyasi hesaplara alet edilmesinin tipik bir örneğidir HDP’ye karşı açılan kapatma davası. En son Hazine yardımının yapılacağı banka hesaplarımıza bloke koyma kararı çıktı.
Hazine yardımının yapılacağı hesaplara bloke konma kararı apaçık şekilde AYM’nin varlık nedeninin inkârı anlamına geliyor.
Buna karşı itiraz hakkımız var. İtiraz süre 4 Şubat’ta sona erecek, bu ayrı bir süreç olarak değerlendirilmelidir.
Bununla ilgili kısa bir açıklamayı yine yapacağım. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AYM önünde 10 Ocak sözlü mütalaasını sundu. Şimdi geldiğimiz aşamada partimize sözlü savunma yapmak üzere süre tanınması söz konusu olacaktır. Bugüne kadar henüz bize bir bildirimde bulunulmamıştır."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın sözlü mütalaası yazılı olarak bize tebliğ edilecek. Bütün bu işlemlerin bugüne kadar devam etmesi ve davanın şu aşamaya gelmiş olmasının yarattığı çok ciddi sorunlar var.
AYM’ye yaptığımız başvuruda bu davayla ilgili muhakeme işlemlerinin 18 Haziran 2023 seçimleri sonrasına bırakılmasını talep ettik. AYM bu davayla ilgili işlemleri durdurmalıdır."
.
DEVA Genel Başkanı Babacan: Erdoğan tek imzayla seçime giderse YSK'ya itiraz ederiz
Babacan, Fox Tv'deki Çalar Saat programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Parti olarak takım oyununa inandıklarını ifade eden Babacan, kendisinin "golcü" olduğunu söyledi. Babacan, "Ekonomide attığım goller belli zaten. Dışişleri bakanıyken ülkemizin en itibarlı, sözünün en kuvvetli olduğu dönemi yaşadı bu ülke. Avrupa Birliği Bakanı oldum, müzakerelerin en hızlı ilerlediği dönem o dönem. Biz görev adamıyız, görev neyse onu yaparız." diye konuştu.
"Kaptanlık görevi verilirse gayet iyi yaparım"
Takımın bir kaptanı olacağını, bu kaptanın kim olacağına gelecek haftalarda karar vereceklerini anlatan Babacan, şöyle devam etti:
"Önemli olan takım olarak başarılı olmamız. Takım kaptanı ben olmuşum, başka arkadaşımız olmuş önemli değil. Sen ol derlerse gayet güzel yaparız. Başka bir arkadaşımız da olabilir. Altı kişi deriz ki takımımız yedi kişi olsun. Takarız koluna 'Sen takım kaptanı ol.' deriz."
Altlı masadaki partilerin, parti mensuplarının, il ve ilçe teşkilatlarının birbirini tanıdığını dile getiren Babacan, "Altı genel başkandan birisi aday olursa biraz zaman kazanırız. Olmazsa, bir başka isim üzerinde mutabık kalırız, o da dünyanın sonu değil. Dışarıdan gelecek isim de sisteme adapte olur. Onun da görüşlerini alırız." dedi.
"Hiçbir isimle ilgili sinyal vermem"
Babacan, altılı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin isim havuzunun çok geniş olmadığına dikkati çekerek, "Altı genel başkan var. Adı geçen iki tane belediye başkanı var, Ankara ve İstanbul. Bir de dışarıdan adı daha az geçenler de var. İsim söylersem doğru olmaz. Sürpriz hiçbir bir şey yok." dedi.
"Kaptanlıkta yaş unsuruna, deneyime bakılır mı? Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ne kadar yakın duruyorsunuz onu sormaya çalışıyorum?" sorusuna Babacan, şu cevabı verdi:
"Hiçbir isimle ilgili sinyal vermem. İstişare sürecimiz devam ediyor. Burada önemli olan sözüne güvenilir ve dürüst olması. Masada ahitleşmelerimiz var. Bunların hukuki bağlayıcılığı yok, hepsi siyasi taahhüt. Siyasi taahhüdün gereğini yerine getirmek de sözünün eri olmakla mümkün. Güvenilir bir insan olması son derece önemli. Ortak akılla hareket eden aday olması önemli."
Babacan, "Altılı masada kriz var mı, problem yaşanıyor mu?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Kriz kelimesini asla kullanmamak lazım. Kriz yok ama pek çok konuda farklı görüşler var. Farklı görüşler tabii ki olacak. Herkes kendi görüşünü ortaya koyuyor ve karşılıklı ikna süreci oluyor. Nihayetinde bir ortak noktada buluşuyoruz. Altılı masa yürür, sonuç verir, hiç endişe etmeyin."
YSK'ya itiraz
"AK Parti seçimleri kaybetmiş durumda" diyen Ali Babacan, şunları söyledi: "O yüzden MHP'ye muhtaç. Bu seçimlerde de 2018 seçimlerinden çok daha kötü bir sonuç olacak. Yorulmuş ve yorgun bir iktidar iş başında. Son 4 buçuk yıldır ülkenin menfaatine ürettiği şeyler ne? 'Ben ekonomistim' diye diye aldığı kararlarla ülkemizin geldiği durum belli."
"Seçim tarihi ya Meclis kararı ya da Cumhurbaşkanı kararıyla oluyor. Ama biz, '6 Nisan'dan sonra olacak hiçbir seçime oy vermeyeceğiz' dedik" hatırlatmasında bulunan Babacan, "Biz Erdoğan'ın ikinci dönemi olduğunu söylüyoruz. Erdoğan, tek imzayla seçime giderse biz DEVA Partisi olarak YSK'ya itiraz dilekçemizi vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Bakan Nebati: 2023 yılında kişi başına gelirimizin 12 bin doların üzerine çıkacağını öngörüyoruz
Bakan nebati, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde, "2022 Yılı Değerlendirmesi 2023 Yılı Hedefleri Programı"nda konuşma yaptı.
"2022'de kişi başına gelirimizin 10 bin dolar seviyesini aşacağını, 2023 yılında da daha da yükselerek 12 bin doların üzerine çıkacağını öngörüyoruz" diyen Nebati'nin konuşmasından bazı satır başları şöyle:
- "Türkiye borsa performansıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştı. Böylece, Borsa İstanbul 2022'de dolar bazında yüzde 111 ile en yüksek getiriyi sağladı."
- "(Darphane Altın Sertifikası'na gösterilen) Teveccühün ardından 10 tonluk ikinci altın sertifikası ihracına bugün çıkıyoruz"
- "Yıl sonu itibarıyla merkezi yönetim bütçe gelirleri 2 trilyon 802 milyar TL, vergi gelirleri 2 trilyon 353 milyar TL oldu. OVP'de öngördüğümüz bütçe gelir tahminimizi aştık."
- "Ülkemizin vizyon projelerinden olan Togg'a yönelik kamu alım garantisini de hayata geçiriyoruz"
- "İlk 3 çeyrekte ülke ekonomimizin performansını diğer ülkelerle kıyasladığımızda çok berrak bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde Çin bizim yarımız, ABD ve Almanya ise yarımızdan da düşük bir oranda büyüme kaydetmiştir. Yüksek büyüme performansımızın etkisiyle 2022 yılında kişi başına gelirimizin 10 bin dolar seviyesini aşacağını öngörüyoruz ki bu, Orta Vadeli Program tahmininizin de üzerindedir. 2023 yılında da kişi başına gelirimizin inşallah daha da yükselerek 12 bin doların üzerine çıkacağını öngörüyoruz."
Eski Maliye Bakanı Şimşek'ten 'hükümete dönmem' haberine ilişkin açıklama
Eski Bakan Şimşek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la 'Doğalgaz Depolama Tesisi Kapasite Artış Töreninde' yan yana fotoğraf vermesinin ardından 'hükümete döneceği' yolunda söylentiler çıkmıştı.
Bugün Sözcü gazetesinde ise Şimşek'in hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdiği ve hükümete dönmeyi düşünmediği yolunda bir iddia ortaya atıldı. Haberde, Şimşek'in Erdoğan'la yan yana fotoğrafı için “Ben istemedim, adamları (Erdoğan'ı kastediyor) ayarladı” dediği öne sürüldü. Eski bakanın “Dönmem. Ancak bana bir görev verilse bile bana bırakmaz, dönmemin bir anlamı olmaz” iddia edildi.
Haberin ardından sosyal medya hesabından açıklama yapan Şimşek şu ifadeleri kullandı:
"Bugün Sözcü Gazetesi kaynaklı çeşitli platformlarda şahsıma atfedilen değerlendirme ve haberler kasıtlı ve hayal ürünüdür. Seçim atmosferine girilen şu ortamda aziz milletimizden istirhamım, doğrudan şahsımdan duymadığınız hiçbir habere lütfen itibar etmeyiniz."
İstanbul Boğazı'nda karaya oturan yük gemisi nedeniyle gemi trafiği askıya alındı
Açıklamada, İstanbul Boğazı'nda gemi trafiğinin geçici olarak askıya alındığı bildirildi.
Meral Akşener'den seçim videosu
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçim vaatlerine ilişkin paylaştığı videoda İmamoğlu'na da yer verdi. İletişim kampanyasına ilişkin videoyu sosyal medyada paylaşan Akşener, mesajında "20 yıldır ülkemizi esir alan bu adaletsiz düzeni; milletimizle birlikte, sandıkta değiştireceğiz" ifadelerini kullandı.
Akşener'in videonun baş kapağında İmamoğlu'na yer vermesi dikkat çekti.
Video #DevleteAdaletYakışır etiketiyle sosyal medyada farklı kullanıcılar tarafından da paylaşıldı. Videoda İstanbul Sözleşmesi, dezformasyon yasası ve İBB Başkanı İmamoğlu'na hapis cezası verilmesi gibi konulara değiniyor.