NewsletterHaber BülteniEventsEtkinliklerPodcasts
Loader
Bize Ulaşın
REKLAM

İnsan ve yaban hayatı arasındaki çatışma 2070 yılına kadar Dünya'nın yüzde 57'sinde artacak

İnsan nüfusu arttıkça, insan ve yaban hayvanları arasındaki çatışmalar da artırıyor.
İnsan nüfusu arttıkça, insan ve yaban hayvanları arasındaki çatışmalar da artırıyor. © AP Photo/Fareed Khan
© AP Photo/Fareed Khan
By Rosie Frost
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Bu haberin orjinalinin yayınlandığı dil İngilizce

İnsan ve yaban hayatı arasındaki çatışmanın yüksek olduğu ve yüksek olacağı öngörülen alanların, Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere insan nüfusunun yoğun olduğu bölgeler olacağı belirtildi.

REKLAM

Yeni bir araştırmaya göre, insanlar ve hayvanlar 2070 yılına kadar Dünya üzerindeki toprakların yarısından fazlası üzerinde mücadele edecek.

Önümüzdeki 50 yıl içinde insan nüfusu arttıkça, insanlar vahşi yaşam alanlarına daha fazla girecek. İnsan ve yaban hayvanları arasındaki artan çatışma, iklim değişikliğinin hayvanların hareket etmesine neden olmasından ziyade, insan nüfusunun az gelişmiş bölgelerde yayılmasından kaynaklanacak.

2070 yılına gelindiğinde, insanlar ve yaban hayvanları arasındaki çatışmanın dünyanın yüzde 57'sinde artması bekleniyor.

Araştırmaya göre, bu alanların paylaşılması hastalıkların daha fazla yayılmasına, biyoçeşitliliğin kaybolmasına, insanlar tarafından öldürülen hayvanların artmasına neden olabilir.

İnsan ve yaban hayatı arasındaki çatışma nerelerde artacak?

Araştırmacılar insan ve yaban hayatı arasındaki çatışmanın, insanların dünyadaki arazilerin neresinde yayılacağını ve 22.374 karasal amfibi, kuş, memeli ve sürüngenin dağılımını tahmin eden bir endeks kullanarak hesapladı.

Araştırmanın başyazarı Deqiang Ma, "İnsan ve yaban hayatı popülasyonları arasındaki çatışmanın küresel toprakların yaklaşık yüzde 57'sinde artacağını, ancak küresel toprakların yaklaşık yüzde 12'sinde azalacağını bulduk," dedi.

"Ayrıca tarım ve orman alanlarının gelecekte önemli ölçüde çatışma artışı yaşayacağını tespit ettik," diyerek ekledi.

Çalışma, insan ve yaban hayatı arasındaki çatışmanın yüksek olduğu ve yüksek olacağı öngörülen alanların, Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere insan nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yoğunlaştığını ortaya koydu. Bir diğer önemli endişe alanı ise, özellikle Afrika ve Güney Amerika'da bulunan ve gelecek yaşanacak çatışmalarda büyük artışların öngörüldüğü ormanlar.

Kara gergedanlar, Zimbabwe.
Kara gergedanlar, Zimbabwe.AP Photo/Tsvangirayi Mukwazhi

Bu endişe verici bir durum, çünkü bu alanlar, insan nüfusunun yayılması ile mücadele edecek çok yüksek biyoçeşitliliğe sahip.

Michigan Üniversitesi araştırmacıları, insan-yaban hayvanları çatışmasının nerede gerçekleştiğini anlamanın sorunları tespit etmek ve önlemek adına çok önemli bir yeri olduğunu belirtti.

Her insan-yaban hayatı çatışmaları kötü müdür?

Bu durum çatışmaya neden olsa da, bu alanlardaki biyoçeşitliliğin korunması orada yaşayan insanlara da fayda sağlayabilir.

Araştırmanın baş araştırmacısı ve çevre ve sürdürülebilirlik alanında doçent olan Neil Carter, "Dünyanın birçok yerinde, önümüzdeki on yıllarda daha fazla insan yaban hayatıyla etkileşime girecek ve genellikle bu yaban hayatı toplulukları şu anda orada yaşayanlardan farklı türde hayvanlardan oluşacak," dedi.

"Bu da yakın gelecekte insanlar ve yaban hayatı arasında iyi ya da kötü her türlü yeni etkileşimin ortaya çıkacağı anlamına geliyor," diyerek ekledi.

Örneğin akbabalar ya da sırtlanlar gibi leş yiyiciler, kentsel alanlardaki atıkların temizlenmesinde hayati bir rol oynuyor. Kuduz, şarbon veya sığır tüberkülozu gibi bazı insan hastalıklarının yaygınlığını azaltabilirler. Çöp topladıkları için sıklıkla kötülenmelerine veya bir tehdit olarak görülmelerine rağmen, aslında insan nüfusuna yardımcı olabilirler.

Tarımsal alanlarda mahsulleri yok edebilecek zararlıları yedikleri için kuşlarla etkileşimlerinin de faydaları olabilir.

REKLAM

Koruma stratejilerinin gelişmesi gerekecek

Araştırmacılar, gelecekteki koruma stratejilerinin, özellikle de daha önce fazla insan yerleşimi olmayan bölgelerde gelişmesi gerekeceğini söylüyor.

İnsan erişiminin sınırlı olduğu koruma alanları oluşturmak uzun zamandır temel bir koruma stratejisi oldu. Ancak bu alanlar ortadan kalktıkça, bunu uygulamak zorlaşıyor ve adaletsiz hale geliyor.

Carter, korumacıların artan çatışma karşısında "daha yaratıcı ve kapsayıcı" olmaları gerekeceğini açıklıyor.

Carter, "Hangi alanların kaplanlar gibi nesli tükenmekte olan türlerin popülasyonlarını destekleyebileceğini ve insan topluluklarının bu türlerle nasıl etkileşime girdiğini çok önemsiyoruz," dedi.

REKLAM

"Bazı yerlerde, her şeyi aynı anda yapmak gerçekten zor olacak. Mahsul yetiştirmek, kentsel alanlara sahip olmak ve bu türleri ve yaşam alanlarını korumak. Ancak planlamaya şimdiden başlayabilirsek, sürdürülebilir bir arada yaşamı teşvik etmemize yardımcı olacak pek çok araca sahip oluruz," diyerek ekledi.

Çalışmanın yazarları, araştırmalarının politika yapıcılara biyoçeşitliliğin korunmasına daha fazla odaklanmaları ve nüfus arttıkça insan-yaban hayatı çatışmasını önlemeleri için yol göstermesini umuyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Romanya'da çiftçiler kuraklık nedeniyle hayvanlarını satıyor

İsveç’te ayı nüfusunun yüzde 20'si avlanacak, hayvan hakları grupları tepkili

Hayvan hakları aktivistleri, Papa Francis'in konuşmasını yarıda kesti