Hugh Grant, Mr. Reed karakteriyle din ve kontrol üzerine ürpertici bir yolculuğa çıkıyor.
Hugh Grant, romantik komedi filmlerinin vazgeçilmezi olarak tanınırken, "Wonka"daki Oompa-Lumpa rolüyle farklı bir yüzünü göstermişti. Şimdi ise, alışılmadık filmleriyle ünlü A24 yapımı "Heretic" adlı korku filminde başrolde karşımıza çıkıyor. Grant için bu rol, alışılmadık bir seçim ve bir ilk. Scott Beck ve Bryan Woods’un yazıp yönettiği film, din üzerine uzun ve ürpertici bir odakla şekilleniyor.
Grant, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD), tuhaf bir evde yalnız yaşayan, gözlüklü ve biraz donuk bir İngiliz olan Mr. Reed’i canlandırıyor.
Seri katil Jeffrey Dahmer’in gözlüklerine benzeyen gözlükleriyle dikkat çeken Mr. Reed, kilise hakkında daha fazla bilgi edinmek ister. Bu yüzden, Jesus Christ of Latter-day Saints Kilisesi’ne (Son Zaman Azizleri) karşı bir merak sergileyerek Mormonlar’dan iki misyoner gönderilmesini sağlar: masum Sister Paxton (Chloe East) ve daha dünyayı bilen Sister Barnes (Sophie Thatcher).
Mr. Reed, kapısını çalan bu iki kadına kibarca ev sahibi olmanın ve ilgisini göstermenin örneğini sergiler. Onları içeri davet eder, kapıyı arkalarından dikkatlice kapatır ve onlara yaban mersini turtası sunar. Mormon inancına göre Paxton ve Barnes, yalnız başlarına bir evde bulunamayacaklarını, başka bir kadının da onlarla birlikte olması gerektiğini belirttiklerinde, Reed, karısını mutfaktan getireceğini nazikçe teklif eder. Ancak, karısının bir türlü görünmemesi, rahatsız edici bir gecikmeye yol açar.
Mr. Reed, bir diğer adıyla "kafir" (Heretic) dinin farklı biçimlerine dair konuşmaya devam eder. Bu kısımdaki dinle alakalı argümanlar oldukça güçlüdür. Mr. Reed öncelikle Mormonluk ile Son Zaman Azizleri Kilisesi'nin kurucusu Joseph Smith'in poligami pratiklerini eleştirmeye başlar. Reed, tam olarak zayıf noktaları bilir ve felsefi sorularını yöneltir. "Garip sorulara nasıl bakıyorsunuz?" diye sorar, ardından kilisenin çok eşlilik konusundaki duruşunu ele alır. Smith'in bir çok kadınla beraber olabilmek için dini paravan olarak kullandığını iddia eden Mr. Reed sonrasında üç büyük din üzerinde Monopoly oyun kutularıyla beraber başka bir teolojik tartışma yaratır.
Popüler kültür referanslarıyla, inanç sistemlerini eski pagan ve mitolojik biçimlerin benzer varyasyonları olarak anlatırken, sonunda misyonerlerden biri Barnes ona karşı çıktığında sinirlenir.
Mr. Reed, karısının gerçekten başka bir odada olduğuna inanmaya devam edip etmediklerini sorar ve onları neyin inandırdığını sorgular. Sonrasında ise dışarı çıkmak isteyen misyonerler kapıyı kilitli bulurlar. Onlara yalnızca sunulmuş "Belief" (İnanç) ve "Disbelief" (İnançsızlık) isimli iki kapıdan birini seçmek zorunda kalırlar.
Sonunda, daha sağlam karakterli ve kararlı olan Barnes, Paxton'ı, inançlarına sadık kalmaları ve "İnanç" kapısını seçmeleri gerektiği konusunda ikna eder. Aksi takdirde, "İnançsızlık" kapısını tercih edip Mr. Reed'in uzun tiradına boyun eğmek zorunda kalacaklardır. Bu tirad, Radiohead'e, Jar Jar Binks’e kadar çeşitli pop kültür referanslarıyla doludur.
Film tam olarak öğretilen inançları sorgulama üzerine kurgulanmıştır. Örneğin misyonerler Mr. Reed'in evdeki mahzeninde hapsolurken, Radiohead'in "Creep" şarkısının neredeyse birebir aynısı çalar ancak sözler tamamiyle orijinaliyle uyumlu bir şekildedir. Burada film seyircinin de inançlarını sorgulamasını ister.
Reed, kendisini peygamber olarak tanıtan hasta ve çirkin bir kadını içeri gönderir. Paxton ve Barnes, kadının zehirli bir pasta yiyip öldüğüne şahit olur. Bir süre sonra, yukarıya doğru tırmanarak mahzen kapısına döndüklerinde, kadının ölülerden dirildiğini ve onlara bir kehanet söylediğini görürler.
Ancak Paxton, Mr. Reed'in oyununu çözmeye başlar. Dirilen kadının aslında farklı bir kadın olduğunu ve cesetle yer değiştirdiğini fark eder. Mr. Reed, Barnes'ı bıçakladıktan sonra, Paxton, Reed’in ölüm ve diriliş numarasını tamamen çözerek, onun gerçek "dini"nin kontrol olduğunu kanıtlamak için evin derinliklerine inmeye karar verir.
Paxton, yetersiz beslenmiş on kadar kadının kafeslere hapsedildiğini bulur ve Reed'in, onları manipüle ettiği gibi Paxton'ı da kontrol altına almak için aynı yöntemleri kullandığını fark eder. Ancak, Reed, Paxton'ın, bulduğu bir mektup açacağıyla ona boyun eğmeyeceğini ve Reed'i boynundan bıçaklayarak öldürmeyi başaracağını hesaba katmamıştır.