Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya umut yolculuğuna çıkan göçmenler için Tunus gün geçtikçe daha yoğun bir geçiş noktası haline geliyor. Ülkedeki genç nüfus da benzer yollarla Avrupa’ya ulaşmanın yollarını arıyor. Geçtiğimiz günlerde İtalya’nın Lampedusa Adası’nda büyük bir trajediye sahne olan bu tür yolculuklar bölgenin kaderi olmuş durumda.
Tunus’ta 2011 yılında yaşanan devrimle birlikte Avrupa’ya gitmek isteyenlerin sayısında ciddi artışlar yaşandı. Bu gelişme insan kaçakçılarının da sayısının artmasına sebep oldu. Kişi başına yaklaşık 1,500 Euro alan kaçakçılar bu parayı gemi sahibi, kaptan ve diğer aracılarla paylaşıyor.
Bölge halkı mültecilere karşı uygulamış olduğu sert kurallar yüzünden Avrupa ülkelerini eleştiriyor ve yasaların yumuşatılmasını ümit ediyor. Ama amacına ulaşamamış ve topluma tekrar entegre olmakta zorlanan göçmenler için en büyük destekçilerden biri de yine Avrupa Birliği. Sağladığı fonlar sayesinde birçok Tunuslu genç kendi iş yerini açmış.
Ülkede buna benzer olumlu adımlar atılıyor ama etki alanları çok sınırlı. Bunun bir göstergesi de denizin öbür tarafına geçmek isteyenlerin sayısında görülen artış. Daha önce 2 kez kaçış denemesinde bulunmuş ve belli bir süre hapis yatarak sınır dışı edilmiş İssam’ın sözleri bunu en güzel şekilde özetler nitelikte: “Ölen ölür, hayatta kalan ise yaşamına devam eder. Herkes kendi kaderini yaşar. Ben bir şekilde yasal veya kaçak yoldan mutlaka geri gideceğim.”