Avrupa Merkez Bankası'nın odak noktaları: Düşük enflasyon ve borç

Avrupa Merkez Bankası'nın odak noktaları: Düşük enflasyon ve borç
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Peter Praet Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) başekonomisti. euronews kendisi ile bankanın icra kurulu toplantısından önce görüştü. Bu toplantıda AMB Başkanı Mario Draghi’nin de önceden açıkladığı gibi düşük enflasyon oranının sabit kalması durumunda icra kurulu devreye girebilir.

Düşük enflasyon döneminin uzaması öngörülenden daha yüksek miktarlı borçlanmalara neden olup kredi elde etme şartlarının katılaşmasına yol açabilir.”

Maithreyi Seetharaman, euronews:

“Profesör Praet, birçok uzman yüksek enflasyonun önemli bir sorun olduğunu düşünüyor. Şu anda yaklaşık yüzde 1’lerde olan düşük bir enflasyona sahibiz. Bu yeni bir standart mı? İnsanlara bu durumun orta ve uzun vadede endişe konusu olabileceğini nasıl açıklıyorsunuz? Gidişatı nasıl görüyorsunuz?”

Peter Praet:
“Arz talepten daha büyükse fiyat üzerinde bir baskı kurabilirsiniz. Bu gerçekten ekonomideki dengesizlikleri gösteren bir barometre. Bu yüzden de kaygılanmak gerekli.
Simetrik olarak bakıldığında talep arzdan daha büyükse hem enflasyon hem de bunu düşürmeye çalışan baskılar olur.”

euronrews:
“AMB’nin öngörülerine ve barometresine baktığınızda enflasyon sizi şaşırtıyor. Acaba çözümünü bilmediğimiz yeni bir durumla mı karşı karşıyayız?”

Peter Praet:
“Talep düşük çünkü birçok hane, şirket ve ülke yüksek borçlara sahip. Bu yüzden de ekonomilerinin üretim kapasitesine oranla harcamalarını kısıtlıyorlar. Bu da fiyat sistemi üzerinde baskı oluşturan bizim için oldukça yeni bir durum.”

euronews:
“Peki ne yapılabilir? Çünkü bazı ekonomistler çok daha öncesinden bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyor.”

Peter Praet:
“Bu karmaşık bir soru. Ama burada belirlenmesi gereken ilk şey fiyat üzerindeki sürekli baskı. Önceki dönemlerde, düşük petrol fiyatı ile elde edebileceğimiz düşük enflasyon gibi olumsuz etmenlerin egemen olduğunu görüyoruz. İkinci olarak AMB’nin devreye girmediğini kimse söyleyemez. Piyasa davranışlarında gerçek deflasyonal baskı korkularının yaşandığını çok iyi biliyoruz. Bu da hane ve pazarların krizin bazı etmenlerine karşı AMB’nin nasıl tepki vereceğini bilmediği anlamına geliyor. Şu andaki evre, ekonomideki bir nevi yumuşaklıktan kaynaklanan fiyatlar üzerindeki bir çeşit yapısal baskı. Yani sıfıra yakın faiz oranları ve diğer araçları bulunduran bir para politikası uygulamaya koyduk.”

euronews:
“AMB’nin hangi tedbirleri uygulamaya koyacağını öğrenebilir miyiz?”

Peter Praet:
“Toplanacak icra kurulu birçok konunun yanında bu mevzuyu da görüşecek. Para politikasının aktarılmasında temel engelin ne olduğu görülmeli. Ardından bildiğiniz gibi oran üzerinde belli bir hareket payına sahibiz. Faiz oranları sadece bugün değil ileride de düşük olmaya devam edecek. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki uzun vadeli faiz oranları, durumun iyileşmesinden dolayı yükseldi. Oysa bugünün aksine geçmişte faiz oranlarımızla Amerika’dakileri birbirinden ayırmayı başardık. Bu da politikamızın ara bulucu olduğunu gösteriyor. Daha özele inersek, tespit ettiğimiz sorunlardan bir tanesi daha küçük işletmelere verilen borçların aktarılması. Önümüzde birçok imkanın olduğu doğru. Görüşmelerin ne yönde ilerleyeceğine bakacağız. Ama para politikasının aktarımında bir dizi engel tespit ettik ve bu sorunlar üzerinde çalışmaya başladık.”

euronews:
“Negatif faiz oranı hakkında çok tartışmalar yaşandı. Kredilerin daha da durgunlaştığı bir duruma ulaşmamız mümkün mü?”

Peter Praet:
“Bence burada iki şeyden bahsediyorsunuz. Karar almadan önce çözülecek sorunu kesinlikle belirlememiz gerekiyor. Şu anda da bunu yapıyoruz. Acaba kredilerin zayıf olmasının temelinde etkileyemediğiniz çevresel nedenler mi var yoksa bankacılık sektöründeki borç arzı mı? Bu dönemde bankalar sermayelendirme bilançolarını iyileştirmeyi deniyor. Biz de bu konu üzerinde çalışıyoruz. Ama şunu fark ettik ki borç verme kanalı aktarma konusunda birçok sorun oluşmasına neden oluyor.”

euronews:
“Orta hatta uzun vadede düşük bir enflasyon oranı beklemeli miyiz?”

Peter Praet:
“Benim gördüğüm kadarıyla buradaki en büyük sorun birçok hanenin gelecekteki uzun vadeli beklentilerinde kısıtlamalara gitmesi. Gelecek nasıl olacak? Bu, insanları bazı beklentilere yönlendirdiği için çok hassas ve tuzaklarla dolu bir durum.”

euronews:
“Bu soruna nasıl yaklaşıyorsunuz?”

Peter Praet:
“Aslında bu çok zor. Çünkü merkez bankaları bu sorunlara daha çok para basarak ya da likidite enjekte ederek cevap veremez. Çözümün bir kısmı bence gelecek hakkında olumlu beklentileri yeniden yaratmaktan geçiyor. Yani hem iş olanaklarını ama aynı zamanda da maalesef yapısal reformları veya eğitimi yeniden oluşturmak gerekli. Tüm bu konular önemli. Ayrıca şu andaki en büyük hedefin kamu için yeniden olanak yaratmak olduğu çok açık. Bu da esas itibarıyla siyasi bir sorun. İnsanlarda gelecek için olumlu bir beklenti yaratılması birçok ülkede görebildiğimiz bir şey değil. Daha çok hayal kırıklığı, olumsuz perspektifler söz konusu. Daha önce de söylediğim gibi bazı konularda çalışmalarımız sürüyor. Yani basit olarak olumlu finansal şartlar yaratmaya çalışarak yatırım yapmak isteyen şirketlerin önündeki kredi zorunluluklarını hafifletmek istiyoruz.”

euronews:
“Şu anda Japonya ile Avrupa arasında benzerlikler görüyor musunuz?”

REKLAM

Peter Praet:
“Hayır, bence her durum farklıdır. Ve bu alanda bana göre çok fark var. Birçok ekonominin benzer yanlarından bir tanesi maalesef borç seviyeleri. Demek istediğim borç oranlarının oldukça yüksek olduğu. Bence Japonya ile en önemli farklardan bir tanesi banka sektörü sorununa şu anda eğiliyor olmamız. Ayrıca para politikasında krizin başından beri tepki çok güçlü oldu. Bu, son yıllarda Japonya’da her zaman yaşanmadı. Bence toplumlarımız birbirinden çok farklı. Euro Bölgesi’nin kavram sorunları olarak kabul ettiğimiz hatalara bağlı olan çok fazla sorunumuz var. Bunları çözmek zorundayız. Üzerinde çalışıyoruz ve bankalar birliği de bu çözümlerden bir tanesi.”

euronews:
“Sizce AMB’deki göreviniz daha fazla şeyler yapmanızı engelliyor mu?”

Peter Praet:
“Hayır, bunu söyleyemem.”

euronews:
“Bunu sormamın nedeni istihdamın ve yapısal reformların kilit bir nokta olduğunu söylemeniz.”

Peter Praet:
“Evet, evet. Bence insanlara bazı yanılsamalar yaşatmak da bu kadar tehlikeli. İstihdamı ve zenginliği yaratan şey para politikalarıdır. Çok fazla kredi vermek ve para politikalarının tüm sorunları çözeceği hayalini yaratmak her zaman tehlikelidir. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki durum bildiğiniz gibi çok farklı. Euro Bölgesi çok zayıf yönetim kurumları ile birlikte krize girdi. Örneğin bankalar için kriz yönetimi gibi. ABD’de durum farklı. Genel olarak iş dünyası çok daha esnek. Bu yüzden de çok zor bir durum içindeydik. Şu anda bu durumdan çıkmaya başladık. Ama fazlasıyla zarar gördük. Ekonomide hala çok fazla yumuşak nokta var. Fiyat üzerindeki baskı da buradan geliyor. Yani evet, şu anda para kısıtlaması yaşanıyor. Ama düşük kalkınma ve enflasyonun yaşandığı gibi garip bir durumun da içindeyiz. Bundan da memnun değiliz. Bu konuya eğileceğimizi ve görevimiz süresince çözümler bulacağımızı açıkça söyledik.”

REKLAM
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa'da yükselen enflasyon ve sıcak para krizi

Rusya ekonomisi gücünü koruyor: Batı'nın yaptırımları neden işe yaramadı?

İngiltere ve Türkiye serbest ticaret anlaşması için müzakerelere başlıyor