Akademisyenlerden Uygur Türklerini özel kamplarda alıkoyan Çin’e yaptırım çağrısı

REKLAM

Dünyanın farklı üniversitelerinden akademisyenler, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslüman Uygur Türklerini toplama kamplarında gözaltında tutan Çin yönetimine yaptırım uygulanmasını istedi. Akademisyenler, bu doğrultuda atılmayacak adımın “masum sivillere psikolojik işkencenin kabulü" anlamına geleceği uyarısında bulundu.

Sayıları 278’i bulan dünya genelindeki farklı üniversitelerden bilim insanlarının temsilcileri Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’dan Çin’e tepki gösterdi.

Pekin yönetiminin Müslüman Uygur Türklerini kamplarda gözaltına tutma politikasını bir an önce sonlandırmasını isteyen akademisyenler, insan hakları ihlallerinin yaşanmasında rolü bulunan Çinli liderlere ve güvenlik birimlerine yatırım getirilmesini talep etti.

Bu yönde bir an önce harekete geçilmemesinin “sivillere yönelik psikolojik işkencenin kabulüne" işaret edeceğini vurgulayan akademisyenler, açıklamalarında şu ifadeyi kullandı:

“Bu yaptırımlar, ilerleyen dönemde bir ülkenin nüfusunun bir kesimini, özellikle de etnik veya dini azınlığını tamamen baskı altında tutmasının kabul edilebilirliğine yönelik kararlarının önüne geçmek için ele alınmalıdır.”

Akademisyenler ülkelere ayrıca Müslüman Uygur Türklerinin sığınma taleplerini de hızla sonuçlandırması çağrısı yaptı.

• 'Uygur Türklerinin evine din istihbaratı için bir milyondan fazla Çinli casus yerleştirildi'

• Sincan Uygur Bölgesi'nde 'suçlarınızı itiraf edin ve teslim olun' çağrısı

Çin, Uygur Türklerini “yeniden eğitim” adı altında Sincan’da toplama kamplarında gözaltında tutmasından dolayı akademisyenlerin ve Batılı hükümetlerin tepkisini çekiyor.

Ağustos ayında Birleşmiş Milletler, Uygurlu Müslümanlar ve diğer azınlıklardan oluşan bir milyondan fazla insanın Çin'in Sincan bölgesindeki özel kamplarda gözaltına alındığına dair inandırıcı delillere ulaştığını belirtti.

İnsan hakları savunucusu gruplar ise Çin yönetiminin bölgede yaşayan Müslümanların dini inançlarını yaşamalarına yönelik sınırlandırmalar getirdiğini belirtiyor.

Çin yönetimi iddiaları kabul etmeyerek uygulamalarının radikalleşme terörizmle mücadele olduğunu savunuyor.