İnsan Hakları Derneği'nin (İHD), Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki zırhlı araç çarpmalarına ilişkin hazırladığı rapora göre, son 10 yılda 16'sı çocuk 36 kişi can verdi
REKLAMİnsan Hakları Derneği'nin (İHD), Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki zırhlı araç çarpmalarına ilişkin hazırladığı rapora göre son 10 yılda 16'sı çocuk 36 kişi can verdi.
İHD Diyarbakır Şubesi tarafından kamuoyu ile paylaşılan, "Zırhlı araç çarpmaları sonucu meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri" başlıklı araştırma raporu, 2008 ile 2018 yılları arasını kapsıyor.
Raporda yer alan verilere göre, son 10 yılda en az 63 zırhlı araç çarpması olayı gerçekleşti.
63 vakanın sonucunda; 16'sı çocuk, 6'sı kadın olmak üzere toplamda 36 kişi hayatını kaybetti.
Çarpmalar sırasında 85 kişi yaralandı. Bunlardan bir kısmı kalıcı fiziki kayıplarla birlikte yaşamlarını sürdürmek durumunda kaldı.
Meydana gelen ölüm ve yaralanmalardan en çok çocuk ve yaşlılar etkileniyor.
Raporda, kolluk kuvvetlerinin savunmalarından bazıları şöyle:
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde önceki gün zırhlı araç çarpması sonucu ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden 6 yaşındaki Efe Tektekin'in ölümüyle aynı döneme denk gelen İHD'nin raporunda geçmiş yıllarda yaşanan bazı çarpmalardaki savunmalara yer verildi:
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 2017'de zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden Pakize Hazar davasında, olay sırasında zırhlı araçta bulunan bir askerin "zırhlı araçların patlamaya dayanıklı olan araçtan dışarıdaki sesin kolay kolay duyulmadığını, ancak çok yakında ve yüksek sesle bağırılması durumunda bu sesin duyulacağı" şeklinde beyanda bulunması.
Yine 27 Nisan 2016 tarihinde Diyarbakır kent merkezi Gevran Caddesi'nde askeri zırhlı aracın çarpması sonucu ölen 55 yaşındaki Hatun Elhuman davasında, sanık kolluk kuvvetinin avukatı "Söz konusu olayın gerçekleşmesinde müvekkilim kusurlu değildir. Buradaki olay tamamen yayanın ağır kusurundan kaynaklanmaktadır. 2 buçuk metre ön cam yüksekliği olan kirpi aracını kullanan müvekkilimin maktulü görmesi beklenemez. Maktul aracın kör noktasından gelmektedir. Biz ATK raporunu kabul etmiyoruz.” şeklinde yapmış olduğu müdafi savunması.
"Zırhlı araç sürücülerinin eğitim sürecine tabi olup olmadıkları bilinmiyor"
"Zırhlı araçların, sivil araçlarla kıyaslandığında fonksiyonel olarak sürüş ve manevra kabiliyeti açısından daha etkin bir tecrübe ve beceri gerektirdiği, ancak zırhlı araç sürücülerinin kolluk kuvveti olması ve eğitim sürecine tabi olup olmadıklarına dair yeterli ve güçlü bilgiler kamuoyu tarafından bilinmemektedir." denilen değerlendirmede, şu ifadeler yer aldı:
"3 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Karşıyaka mahallesinde, gece saatlerinde bir evin duvarını delmesi sonucu, 7 yaşındaki Muhammed ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşlerin ezilerek öldüğü davada, sanık olarak yargılanan kolluk görevlisinin zırhlı araç sürücü belgesine sahip olmadığı, ancak buna rağmen zırhlı aracı kullanmakla görevlendirildiği anlaşılmıştır"
Olayların faillerinin açılan soruşturma veya davalarda az bir ceza alması veya beraat edilmesi sonucu, yargısal süreçlerin adeta bir cezasızlığın tezahürü olarak karşımıza çıkması, aynı zamanda bu olayların faillerini cesaretlendirmekte ve hukuki bir yaptırımla karşı karşıya bulunmayacakları güveni kazandırmaktadır." denilen İnsan Hakları Derneği'nin raporunda, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Hukukun üstünlüğü ilkesi, failler kim olursa olsun hesap verilebilirliğinin koşullarını yasal güvencelerle sağlamak, mağdurların adalet talebini karşılamak ve ihlallerin gerçekleşmesini engellemekle mümkündür. Mevcut hukuk düzeni içerisinde kendini yasal, yargısal, idari ve fiili her alanda dokunulmazlık mekanizmalarıyla gösteren cezasızlık politikası, yalnızca mağdurları değil, toplumun tüm kesimlerini ve demokrasiyi olumsuz bir şekilde etkilemektedir"