Birleşmiş Milletler (BM), Afganistan'da görev yapan kadın BM personeline çalışma yasağı getirileceğine ilişkin duyumlar alındığını, bunun "kabul edilemez" olduğunu belirtti.
REKLAMBirleşmiş Milletler (BM), Afganistan'da görev yapan kadın BM personeline çalışma yasağı getirileceğine ilişkin duyumlar alındığını, bunun "kabul edilemez" olduğunu belirtti.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, kendilerine henüz yazılı bir beyan yapılmadığını ancak sahadaki çalışanların bu yönde bilgi verdiğini kaydetti.
Durumun çok rahatsız edici olduğunu ve konuya ilişkin yetkililerle görüşmelerin yarın gerçekleşeceğini aktaran Dujarric, "BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, böyle bir yasağın kabul edilemez ve açıkçası anlaşılamaz olduğunu söyledi." ifadeleriyle Guterres'in tepkisini aktardı.
Dujarric, söz konusu durumun son dönemlerde yardım örgütlerinin çalışmalarını baltalayan genel bir eğilimin devamı olduğuna dikkati çekerek, "BM'nin hayat kurtarıcı yardımlarını sürdürmesi için kadın personel hayati öneme sahip. Söz konusu yasaklar sadece kadınların temel haklarını değil aynı zamanda ayrımcılık yapmama ilkesini de ihlal ediyor." dedi.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler Afganistan Yardım Misyonu (UNAMA), sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, Afganistan'ın Nangarhar vilayetinde BM'ye bağlı Afgan kadın personelin işe gitmesinin engellendiğini bildirerek, "Yetkililere BM'nin kadın personeli olmadan çalışamayacağını ve hayat kurtarıcı yardım sağlayamayacağını hatırlatmak isteriz." ifadelerine yer verildi.
Taliban'ın kadın personel yasakları
Taliban, kız öğrencilerin eğitimlerine ara verme kararının ardından 24 Aralık 2022'de de Sivil Toplum Kuruluşları'ndaki (STK) kadın personel çalıştırmasını ikinci bir duyuruya kadar askıya almıştı. Kadın personelin işlerine son vermeyen STK'lerin lisanslarının iptal edileceği kaydedilmişti.
Bunun üzerine Save The Children, the Norwegian Refugee Council ve CARE gibi ülkedeki bazı uluslararası yardım kuruluşları çalışmalarını durdurmuştu. Taliban'ın kararına Avrupa Birliği, BM, ABD ve birçok ülkeden tepki gelmişti.