Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kuzey Kıbrıs'ta 'iki devletli çözüm' çağrısı yaptı

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan'ın başkenti Atina'da, Yunan Dışişleri Bakanı George Gerapetritis ile beraber, 8 Kasım 2024
Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan'ın başkenti Atina'da, Yunan Dışişleri Bakanı George Gerapetritis ile beraber, 8 Kasım 2024 ©  Thanassis Stavrakis/Copyright 2024 The AP. All rights reserved
© Thanassis Stavrakis/Copyright 2024 The AP. All rights reserved
By Ramazan Dengiz & AP
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Hakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Lefkoşa'da buluştu.

REKLAM

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çarşamba günü KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya geldi. Fidan, adada iki devletli çözüm için 'umutlu' olduğunu vurguladı.

Yunanistan ve Türkiye arasındaki "olumlu havanın" adaya "sirayet edeceğini" belirten Dışişleri Bakanı, "Dünü kaybettik bugünü ve geleceği kaybetmeyelim ve dört kesim bir araya gelelim. KKTC'ye desteğimiz sonuna kadar sürecek. İki devletli çözüm olmalı, iki devletli çözüm için umutluyum," dedi.

Tatar ile düzenlenen ortak basın toplantısı sonrasında KKTC Parlamentosu'na ziyarette bulunan Fidan, "iki devletli çözüm" vurgusunu burada detaylandırdı:

"Kıbrıs’ın bir ada olarak, iki devlet bir araya gelerek yapamayacağı hiçbir şey yok. Bu adanın muazzam büyük ekonomik potansiyeli var, enerji potansiyeli var. Ama siyasal çözümsüzlük maalesef toplumları geri bırakıyor."

"İki devletli çözüm" üzerinden Güney Kıbrıs'ın Türkiye ile ilişkilerinin başlatılması ve Kuzey Kıbrıs'ın dünya ülkelerine tanıtılmasının altını çizdi. Resmi olarak sadece Türkiye'nin devlet olarak tanıdığı Kuzey Kıbrıs de facto statüde bir ülke.

"Doğu Akdeniz’de başka bir döneme giriyoruz ve bu dönemi Kıbrıs adasının bir bütün olarak kaçırmaması gerekiyor. Farklı farklı jeopolitik ittifaklar oluşturmak çok işe yaramıyor."

Fakat Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Güney Kıbrıs, adada iki devletli bir yapının kurulması fikrine sıcak bakmıyor. Bu doğrultuda son anlaşma girişimleri, 2017'de çökmüştü.

Ankara, 2017'deki görüşmelerde adadaki 35.000 askerinin bir kısmını geri çekeceğini taahhüt edip, kalan askerlerin "barışın teminatı" olarak Kuzey Kıbrıs'ta kalacağını ve olası bir anlaşmanın, askeri müdahalede bulunma hakkının güvence altına alınması sonucu yapılacağını karşı tarafa iletti.

Güney Kıbrıs ise, "iki devletli çözüm" mutabakatının adadaki Türk askeri varlığına resmiyet kazandıracağını düşünüp kuzey ve güneyde iki ayrı devlet kurulmasına karşı çıkıyor.

Uluslararası toplum da adadaki çözümün Türk ve Rumları kapsayan federatif devlet modeliyle sağlanacağını düşünüyor.

Bu gerekçeyle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Mart 2025'te tarafları dinlemek üzere İsviçre'de bir toplantı düzenlemeyi amaçlıyor.

Guterres'in geçtiğimiz yıl Güney Kıbrıs'a gönderdiği bir elçi, Lefkoşa'dan "barış için ortak zemin olmadığı" cevabıyla geri dönmüştü.

Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, görüşmelere başlamaya "hazır" olduğunu, ancak iki devletli bir çözüm önerisine "karşı çıkacağını" söylüyor.

ABD menşeli haber ajansı Associated Press'in (AP) Lefkoşa'daki muhabiri Menelaos Hadjicostis, taraflar arasında varılacak olası bir barış anlaşmasının Doğu Akdeniz'deki zengin yer altı kaynaklarının çıkarılması sürecini hızlandırabileceğini yazdı.

Arka plan

Türkiye'de "Kıbrıs Barış Harekâtı," Yunanistan'da "Kıbrıs Türk İstilası" olarak bilinen ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "Atilla Harekâtı" koduyla düzenlediği askeri operasyon, 20 Temmuz 1974'te, o dönemki CHP - Milli Selamet Partisi (MSP) koalisyonunun kurduğu 37'nci hükümette Başbakan olarak görev yapan Bülent Ecevit'in emriyle gerçekleşti.

Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi'nin (Council of Europe - CoE) "işgal" olarak tanımladığı harekâta gerekçe olarak Ankara, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın taraf olduğu Zürih ve Londra Antlaşmasını gösteriyordu.

"Garanti Antlaşması" olarak da bilinen metinde, Rum ve Türk toplumlarının birbirlerine baskı kuramayacağı, bu gibi durumlarda garantör devletlerin engellemede bulunabileceği belirtiliyor.

15 Temmuz 1974'te, Yunanistan'ın desteğiyle yapılan Kıbrıs Darbesi'nden hemen sonra harekâtın ilk ayağı, 14 Ağustos'ta da ikinci ayağı düzenlendi. Silahlar sustuğunda Lefkoşa'nın kuzeyi dahil adanın yüzde 37'si Türklerin kontrolündeydi.

Harekat sona erdiğinde Türk tarafının kaybı 3.841, Rum ve Yunan tarafınınki de 16.000 dolaylarındaydı. Bu süreçte 270 sivilin öldüğü, 803'ünün kaybolduğu ve 1.000'in üzerinde insanın yaralandığı biliniyor.

Türk ve Rum toplumları arasındaki gerginliğin bir sonucu olan Kıbrıs Harekatı nedeniyle 140.000 ila 200.000 Rum, 42.000 ila 65.000 Türk zorunlu olarak adada yer değiştirdi.

Tarafların olası bir çözüme en yakın oldukları an, eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırladığı ve adını verdiği plandı.

2004 yılında müzakereye sunulan Annan Planı, adada iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon kurulmasını öngörüyordu. 

Plana göre ada, iki kurucu devletten oluşan bir "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti" adı altında federatif bir yapıya kavuşacak, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları kendi bölgelerinde geniş özerkliklere sahip olacak, merkezi hükümet, federal düzeyde sınırlı yetkilerle donatılacaktı. 

Yine Kıbrıs Türk tarafı, kontrol ettiği toprakların bir kısmını Kıbrıs Rum tarafına devredecekti. Bu düzenlemelerle birlikte Türk tarafının kontrol ettiği alan, Ada'nın yüzde 36’sından yüzde 29.2’sine düşecekti. Bu sayede Rum göçmenlerin bazı bölgelere dönmesinin önü açılacaktı.

Ancak plan, Kıbrıslı Rumlar tarafından referandumda reddedildiği için hayata geçirilemedi.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Güney Kıbrıs, NATO üyesi olabilir mi?

Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıs ve deniz anlaşmazlıklarına çözüm arıyor

Beş taraflı Kıbrıs zirvesi: Anlaşma yok ama görüşmeler sürecek