Trump'ın yeni dışişleri bakanı Avustralya, Hindistan ve Japonya'dan mevkidaşlarıyla bir araya gelerek, Çin'in yükselen gücüne karşı koyma konusunu görüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin'in yükselen gücüne karşı koymak amacıyla bir araya gelen ülkelerin oluşturduğu Hint-Pasifik Dörtlü Güvenlik Grubu'nun (Quad) toplantısıyla yeni Donald Trump yönetiminin diplomatik çabalarını başlattı.
Çin'e karşı sert tutumuyla tanınan Rubio, geçen hafta Pekin'i "bu ulusun şimdiye kadar karşılaştığı en güçlü, tehlikeli ve yakın düşman" olarak nitelendirdi.
Eski Florida senatörüne, insan hakları sicili ve Hong Kong ile ilgili açıklamaları nedeniyle Çin tarafından iki kez yaptırım uygulandı.
Toplantının zamanlaması, Çin'in etkisiyle mücadelenin Trump ve baş diplomatı için en önemli öncelik olmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Dörtlü, 2004 yılında Hint Okyanusu'nda meydana gelen tsunamiye yanıt olarak birlikte çalışan ülkeleri bir araya getirmek amacıyla 2007 yılında kuruldu ve güvenlik, rolünün sadece bir parçasıydı. Grup bugün ABD'nin Çin politikasının önemli bir bileşenini oluşturuyor.
Trump tarafından aday gösterilen ve Senato tarafından oybirliğiyle Dışişleri Bakanı olarak onaylanan Rubio, dört yıllık görev süresi boyunca Trump'ın dış politikasının şekillendirilmesinde başrol oynayacak.
Onaylanmasının ardından Dışişleri Bakanlığı çalışanlarına seslenen Rubio, onları Trump'ın "Önce Amerika" mantrasını güçlü bir şekilde savunmaya ve uygulamaya çağırarak, ABD dış politikasının "tek bir şeye odaklanacağını ve bunun da ulusal çıkarlarımızın ilerletilmesi" olduğunu belirtti ve bunu "bizi daha güçlü, daha güvenli ya da daha müreffeh yapan her şey" olarak nitelendirdi.
Eski Florida senatörü, onay duruşmasında zamanının önemli bir bölümünü ABD'nin Çin ile "dengesiz ilişkisi" olarak adlandırdığı karanlık bir vizyon çizmeye ayırdı.
Orta Doğu, Latin Amerika ve Doğu Avrupa'daki sorunlara değinmesine rağmen Rubio, Çin'i 21. yüzyılda ABD'nin refahı için en büyük tehdit olarak nitelendirdi ve Washington'un Pekin ile ilişkilerinde köklü bir yön değişikliği çağrısında bulundu.
Amerika'nın Çin karşısındaki kırılganlığını "globalizme" kaymakla suçladı ve ABD'nin ulusal çıkarlarını her şeyin üstünde tutması gerektiğini söyledi.
Trump başkan olarak Çin'e karşı, Çin'den ithal edilen mallara büyük gümrük vergileri uygulamakla tehdit etmek de dahil olmak üzere, sert bir yaklaşım benimseyeceğine söz verdi. Trump bu önlemin, ölümcül bir opioid uyuşturucu olan fentanili Meksika ve Kanada üzerinden ABD'ye gönderdiği için Çin'i cezalandırmak için gerekli olduğunu iddia ediyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı çarşamba günü bu tür bir tehdide karşı "ulusal çıkarlarını" savunacağını belirterek yanıt verdi ve "bir ticaret savaşının ya da gümrük vergisi savaşının kazananı olmayacağını" ısrarla vurguladı.
Trump ayrıca, Çinli ByteDance şirketinin sahibi olduğu sosyal medya uygulaması TikTok'a yönelik yasağı durdurmak için de devreye girdi. Pekin'in popüler uygulamanın ABD'li bir şirkete satılmasına izin vermemesi halinde Çin mallarına "yüzde 100 gümrük vergisi" uygulamakla tehdit etti.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, ticari faaliyetlerin ve satın almaların "piyasa ilkelerine uygun olarak şirketler tarafından bağımsız bir şekilde kararlaştırılması gerektiğini" belirtti.