Maria Branyas Morera, hayatı boyunca İspanya İç Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, 1918 grip salgını ve Covid-19 pandemisi gibi birçok küresel olaya tanıklık etti.
ABD doğumlu ve geçen yıl ağustos ayında 117 yaşında İspanya’da hayatını kaybeden dünyanın en yaşlı insanı, uzun ömrünü 'şansa ve iyi genlere' bağlamıştı. Görünen o ki Maria Branyas Morera bu konuda haklıydı.
Bilim insanlarının Branyas’nın ölümünden önce başlattıkları bir çalışma, onun sahip olduğu genlerin hücrelerinin biyolojik olarak gerçek yaşından 17 yıl daha gençmiş gibi davranmasını sağladığını ortaya koydu. Barselona Üniversitesi’nde genetik profesörü ve yaşlanma konusunda önde gelen uzmanlardan biri olan Manel Esteller’in liderlik ettiği araştırmaya göre, Branyas’nın bağırsak mikrobiyotası – insan sağlığını korumada önemli bir rol oynayan bağırsak bakterileri topluluğu – neredeyse bir bebekle aynı özellikleri taşıyordu.
Zihinsel açıklığını büyük ölçüde korudu
Katalonya bölgesinde uzun yıllar yaşayan Branyas hakkında yürütülen araştırmanın sonuçlarını ilk kez mart ayı başında Katalan gazetesi Ara yayımladı. Araştırmada, Branyas’nın hayatının sonuna kadar zihinsel açıklığını büyük ölçüde koruduğu tespit edildi.
Uzun yaşamı boyunca yaşadığı sağlık sorunları ise büyük ölçüde eklem ağrıları ve işitme kaybı ile sınırlı kaldı.
Araştırma, şimdiye kadar bir 'süper asırlık' yani 110 yaşını aşan bir insan üzerinde yapılan en kapsamlı çalışmalar arasında yer alıyor. Bilim insanları, bazı insanların neden olağanüstü uzun yaşadığını açıklayabilecek ipuçları bulmayı amaçladı.
Branyas’nın sadece genetik mirası değil, aynı zamanda sağlıklı yaşam tercihleri de uzun ömründe belirleyici oldu. Araştırmacılar, onun günde üç yoğurt içeren Akdeniz tipi bir beslenme düzenine bağlı kaldığını, alkol ve sigaradan uzak durduğunu, yürüyüş yapmayı sevdiğini ve sürekli ailesi ve sevdikleriyle çevrili olduğunu belirtti. Tüm bunların, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını koruyarak ömrünü uzattığı sonucuna vardılar.
Esteller ve ekibi, Branyas üzerinde yapılan çalışmanın, yaşa bağlı hastalıklar için ilaç ve tedaviler geliştirmeye çalışan bilim insanlarına önemli bilgiler sağlayacağını umuyor. Araştırmacılar, Branyas’nın durumunun yaşlanma ve hastalığın her zaman birlikte gitmek zorunda olmadığını gösterdiğini belirtti. Elde edilen genetik bulguların, 'yaşlanma ve hastalığın kaçınılmaz şekilde bağlantılı olduğu' algısını sorgulattığını ifade ettiler.
Branyas, 4 Mart 1907’de San Francisco’da doğdu. Ailesi, ABD’ye İspanya ve Meksika üzerinden göç etmişti. Çocukluk yıllarında Teksas ve New Orleans’ta yaşadıktan sonra, ailesi 1915’te – Birinci Dünya Savaşı’nın ortasında – İspanya’ya döndü ve Katalonya’ya yerleşti.
Hayatı boyunca İspanya İç Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, 1918 grip salgını ve Covid-19 pandemisi gibi birçok küresel olaya tanıklık etti.
Branyas, 2020’de Covid’e yakalandığında uluslararası manşetlere çıktı. O dönemde İspanya pandemiden en ağır etkilenen ülkeler arasındaydı ve henüz koruyucu aşılar bulunmuyordu. Ancak Branyas hastalığı semptomsuz atlattı ve hızla iyileşti.
Ocak 2023’te, Fransız rahibe Lucile Randon’un 118 yaşında hayatını kaybetmesiyle, Guinness Rekorlar Kitabı tarafından dünyanın en yaşlı insanı olarak tanındı. Guinness’in internet sitesine verdiği demeçte uzun ömrünün sırrını şu şekilde özetlemişti: “Düzen, huzur, aile ve arkadaşlarla iyi ilişkiler, doğayla iç içe olmak, duygusal denge, endişelerden ve pişmanlıklardan uzak durmak, bolca pozitiflik ve toksik insanlardan kaçınmak.”
Branyas, daha sonra sesli metin dönüştürücü bir cihaz kullanarak, “Bence uzun yaşamak biraz da şans meselesi,” diyerek eklemişti: “Şans ve iyi genler.”
Eşini yıllar önce kaybeden bir anne, büyükanne ve büyük büyükanne olan Branyas, hayatının son 20 yılını kuzeydoğu İspanya’daki Olot kasabasında bir huzurevinde geçirdi ve 19 Ağustos’ta hayatını kaybetti.
Çarşamba günü itibarıyla, süper asırlıklar konusunda uzman bir platform olan LongeviQuest’e göre, dünyanın en yaşlı insanı Brezilyalı 116 yaşındaki Inah Canabarro Lucas olarak kaydedildi.