Bu durum, ideolojik benzerliklere rağmen bazı Avrupalı milliyetçiler için Trump yönetiminin desteğinin bir yük olarak görüldüğünü gösteriyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyet, mayıs sonunda Fransa’nın aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin üst düzey yetkilileriyle bir araya geldi. Ancak heyetin, hakkında siyaset yasağı getirilen Marine Le Pen’e kamuoyu önünde destek verme teklifinin, parti tarafından reddedildiği belirtildi. Bilgiyi Reuters, iki farklı kaynağa dayandırdı.
Avrupa aşırı sağının en tanınmış isimlerinden biri olan Marine Le Pen, 2027 Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favorilerinden biri olarak görülüyordu. Ancak Mart ayında, Avrupa Birliği fonlarını kötüye kullandığı gerekçesiyle mahkum edilmesinin ardından mahkeme tarafından seçimlere katılması yasaklandı.
ABD Başkanı Donald Trump ve diğer sağcı liderler, bu karara hızla tepki göstererek, bunun 'siyasi sansür' olduğunu iddia etti.
Paris’e giden ABD heyetine, Dışişleri Bakanlığı’nın Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Bürosu’ndan (DRL) yetkili Samuel Samson liderlik etti. Trump yönetiminde yükselişe geçen genç muhafazakârlar arasında sayılan Samson, RN yetkilileriyle bir araya geldi. Ancak kaynaklara göre Marine Le Pen ile partinin popüler lideri Jordan Bardella bu görüşmede yer almadı.
Görüşmenin amacının, Le Pen’in mahkumiyet kararını bozdurma çabalarına Trump yönetiminin nasıl kamuoyu desteği verebileceğini konuşmak olduğu belirtildi. Ancak kaynaklara göre, RN yetkilileri bu teklifi geri çevirdi. RN temsilcileri, Trump yönetiminden gelecek bir desteğin 2027 seçimlerinde partiye zarar verebileceğini düşündüklerini iletti. Ayrıca, Le Pen’in aday olamaması durumunda Bardella’nın güçlü bir aday olduğunu ve bu desteğe ihtiyaç duymadıklarını belirttiler.
Fransa’da uzun yıllar dışlanan bir figür olan Le Pen, partisinin imajını yumuşatmak ve onu 'aileyi ve Fransız kimliğini savunan' bir oluşum olarak yeniden konumlandırmak için yoğun çaba harcamıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan kıdemli bir yetkili, isminin açıklanmaması kaydıyla yaptığı açıklamada, söz konusu görüşmeyi doğruladı ancak yardım teklifinin reddedildiği yorumuna katılmadı. Yetkili, RN temsilcilerinin bağımsız bir parti olarak kendi çıkarlarını gözetmek zorunda olduklarını ifade ettiklerini söyledi.
Aynı yetkili, RN’nin ABD ile diyaloğu memnuniyetle karşıladığını da belirtti.
Bu durum, ideolojik benzerliklere rağmen bazı Avrupalı milliyetçiler için Trump yönetiminin desteğinin bir yük olarak görüldüğünü gösteriyor. Le Pen’e yakın bir kaynak da görüşmeyi doğruladı ve şöyle dedi: “Yabancı bir yönetimin partimize destek vermesi, çok da alışık olduğumuz bir durum değil.”
RN, yorum talebine yanıt vermedi. Samson’un RN ile yaptığı görüşme ve ABD desteğinin geri çevrilmesi daha önce medyada yer almamıştı.
‘Hukuki savaş’ endişesi
Bu ayın başlarında DRL, X platformunda yaptığı paylaşımda, yetkililerinin Fransız hükümeti, siyasi partiler ve diğer paydaşlarla görüştüğünü, ifade özgürlüğü, demokratik seçim hakkı ve inanç özgürlüğüne yönelik ortak taahhüdü vurguladığını duyurdu.
Aynı paylaşımda, “Avrupa’da ifade özgürlüğünü bastırmak ve siyasi muhalifleri susturmak için hukuki savaş yürütenlerden endişe duyuyoruz,” dendi. Bu ifadeler, Trump’ın önceki açıklamalarıyla paralellik taşıyor.
Kamuoyu yoklamalarına göre Fransız halkının çoğunluğu, Le Pen’in adaylıktan men edilmesini sorun olarak görmüyor.
RN ile yapılan görüşmeden bir gün önce Samson, Dışişleri Bakanlığı’nın Substack hesabında yayımladığı yazıda Le Pen’in davasını örnek göstererek, “Avrupa dijital sansür, kitlesel göç, inanç özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar ve demokratik öz-yönetimi tehdit eden pek çok uygulamanın yuvasına dönüşmüş durumda,” dedi.
Trump karşıtlarının, yalnızca aşırı sağ figürlerin haklarını önemsediği yönündeki eleştirilerini reddeden bir bakanlık yetkilisi ise, “İnsan hakları söylemi şu an siyasallaşmış durumda ve seçici davranıyor. Biz sadece bunu düzeltmeye çalışıyoruz,” dedi.
Kaynaklara göre Samson, aynı zamanda İngiltere’deki kürtaj karşıtı eylemcileri destekleme çabasının da başını çekiyor. Mart ayında DRL, Samson’un İngiltere’de bir klinik önünde gösteri yasağını ihlal ettiği için hüküm giyen kürtaj karşıtı aktivist Livia Tossici-Bolt ile bir araya geldiğini açıklamıştı.
Samson’un Avrupa’da ifade özgürlüğüne yönelik saldırılara ilişkin endişeleri, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in bu yıl Münih’te yaptığı çarpıcı konuşmayla da benzerlik taşıyor.