Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Trump: 'NATO, Erdoğan’la sorun yaşadığında beni arıyor'

ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ©  AP
© AP
By Begum Tunakan & Sait Burak Utucu
Yayınlanma Tarihi
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 'arkadaşı' olarak tanımlayan Trump, NATO'nun Erdoğan'la bir sorun yaşadığında kendisini arayıp yardım istediğini söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump, NATO'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile "başa çıkmakta zorlandığını" söyleyerek, sorun yaşandığında "Onu ben arıyorum ve hızlı bir şekilde çözüyoruz," dedi.

Kendisini Avrupa'yı şekillendiren en etkili kişi seçen Politico dergisi'ne konuşan ABD Başkanı, "Sizce NATO'da olmaması gereken ülkeler var mı? Örneğin İsveç?" sorusuna, "Bence NATO için zor olan ülkeler var. Olmaması gerektiğini söylemiyorum. Bence onların [NATO'da] olması iyi bir şey. Türkiye buna bir örnek," diyerek cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'arkadaşı' olarak tanımlayan Trump, "Ne zaman Erdoğan'la bir sorun yaşasalar, onu benim aramamı istiyorlar çünkü onunla konuşamıyorlar. Çetin ceviz," ifadesini kullandı.

Trump, "Bence güçlü bir ülke, güçlü bir ordu kurdu. Ama onunla başa çıkmakta zorlanıyorlar ve benim aramamı istiyorlar. Ben de arıyorum ve her zaman çözüyoruz. O ve ben gerçekten çok hızlı bir şekilde çözüyoruz," diyerek sözlerini sürdürdü.

ABD Başkanı tutuklu olan bazı kişilerle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradığını ve serbest bırakılmalarını istediğini, Erdoğan'ın da bu isteği yerine getirdiğini söyledi.

"Yıllarca süren davalar ve başka şeyler yaşayan bazı insanları serbest bıraktı. Dedim ki onları serbest bırakmalısın ve o da yaptı."

Trump-Erdoğan ikili görüşmeleri

Donald Trump Ocak 2025'te göreve gelmesinden itibaren ikinci başkanlık döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iki kez yüz yüze görüştü.

İlk yüz yüze görüşme, haziran ayında Hollanda'nın Lahey kentinde düzenlenen NATO Liderler Zirvesi kapsamında gerçekleşti.

İkinci görüşme ise, eylül ayında Beyaz Saray'da gerçekleşti.

Trump ilk başkanlık döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı iki kez Beyaz Saray'da ağırlamıştı.

Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan ilişkisi hakkında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşme sırasında, "Türkiye ile ve liderleriyle çok, çok iyi bir ilişkim var," demişti.

Erdoğan için "sert bir adam, çok zeki ve kimsenin yapamadığı bir şeyi yaptı" ifadesini kullanan Trump, Suriye'de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinde Türkiye'nin rolü olduğuna inandığını belirtmişti.

'Güçlü bir Avrupa görmek istiyorum'

Politico'ya verdiği röportaj boyunca Trump, Avrupa’ya bakışını “güçlü bir Avrupa görmek istiyorum” sözleriyle ifade etti.

Kıtanın mevcut gidişatını “çöküş” olarak tanımlayan Trump, AB üyelerinin göç politikaları nedeniyle “yaşanabilir ülke” olmaktan çıkma riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.

Avrupa’nın sınırlarını “milyonlarca insana” açtığını belirten Trump, "Bence Avrupa’daki pek çok ülke artık yaşanabilir ülke olmaktan çıkacak. Göç politikaları tam bir felaket. Bizim de yaklaşan bir felaketimiz vardı ama durdurabildim. Şu anda sınırlarımızdan geçen insan sayısı sıfır... [Avrupa'ya] sadece Orta Doğu’dan gelmiyorlar. Kongo’dan gelen muazzam sayıda insan var. Daha da kötüsü, Kongo’nun ve birçok başka ülkenin hapishanelerinden geliyorlar. Ve nedense 'siyasi doğruculuk' olsun istiyorlar; bence yaptıkları siyasi doğruculuğun tam tersi ve bu insanları geldikleri ülkelere geri göndermek istemiyorlar."

Avrupa'nın güç kaybettiğini vurgulayan Trump, Avrupa'nın siyasi doğruculuk nedeniyle zayıfladığını söyledi.

"Avrupa ne yapacağını bilmiyor. Ticarette de ne yapacağını bilmiyor. Oradaki ticaret ilişkilerine bakıyorum, durum biraz tehlikeli. Ama Avrupa siyasi doğrucu olmak istiyorlar ve bu da onları zayıf kılıyor. Onları zayıf yapan bu. Bence, ülkelerine yasa dışı yollarla giren insanları ülke dışına çıkarmalılar."

Trump aynı zamanda savunma harcamalarının GSYH’ye oranla yüzde 2’den yüzde 5’e çıkmasında kendi baskısının etkili olduğunu öne sürdü.

ABD yönetimi, Amerikan dış politikasının önemli çerçevelerinden biri olan ve Avrupa’da şok etkisi yaratan yeni bir ulusal güvenlik stratejisi yayımladı.

Bu strateji belgesi, “Avrupa ülkeleri içinde Avrupa’nın şu anki gidişatına karşı direncin güçlendirilmesi” olması gerektiğini söylüyor.

Rusya'nın bu ulusal strateji belgesini olumlu karşılamasına ilişkin olarak sorulan soruya ise Trump şöyle yanıt verdi:

"Bence Putin, zayıf bir Avrupa görmek ister ve açıkçası şu anda da bunu görüyor. Bunun benimle bir ilgisi yok. Benim Avrupa için bir vizyonum yok. Ben sadece güçlü bir Avrupa görmek istiyorum."

"Avrupa’ya sadece şunu anlatmaya çalışıyorum: Benim aklım var, gözlerim var, kulaklarım var, bilgi birikimim var. Çok geniş bir bilgiye sahibim. Ne olduğunu görüyorum. Sizin asla göremeyeceğiniz raporlar alıyorum. Ve Avrupa’da olan bitenin korkunç olduğunu düşünüyorum. Bildiğimiz Avrupa’yı tehlikeye atan bir süreç bu. Avrupa bambaşka bir yer haline gelebilir."

Barış müzakereleri masasında Rusya'nın daha güçlü bir konumda olduğunu savunan Başkan Trump, "Rusya çok daha büyük bir ülke. Bu, hiç yaşanmaması gereken bir savaştı. Açıkçası ben başkan olsaydım yaşanmazdı da; benim dört yılımda yaşanmadı. Üçüncü Dünya Savaşı’na bile dönüşebilirdi. Ama eğer bugün ben başkan olmasaydım, Üçüncü Dünya Savaşı çıkabilirdi. Şu andakinden çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalabilirdiniz. Ama şu anda bile büyük bir sorun bu. Avrupa için de büyük bir sorun. Ve Avrupalılar bunu iyi yönetemiyor," diye konuştu.

'Ukrayna'da seçim zamanı geldi'

Verdiği mülakatta kendisine yöneltilen "Ukrayna'da seçim" sorusu için "Bence zamanı geldi," diyen Trump şöyle devam etti:

"Uzun zaman oldu. Ülke pek de iyi gitmiyor. Bence seçim yapılmasının önemli olduğu bir dönemdeyiz. Savaşı, seçim yapmamak için kullanıyorlar. Ama bence Ukrayna halkının bu seçimi yapabilmesi gerekir. Belki de Zelenskiy kazanır, bilemiyorum. Kimin kazanacağını bilmiyorum. Ama uzun süredir seçim yapılmadı. Demokrasi olduklarını söylüyorlar ama bir noktadan sonra bu artık demokrasi olmaktan çıkıyor."

Yakın gelecekte Ukrayna’ya destek vermekten vazgeçme ihtimaliyle ilgili de konuşan Trump, "Rusya ile anlaşmak kolay değil, çünkü Rusya’nın üstünlüğü var. Çok daha güçlüler. Ben Ukrayna’ya, Ukrayna halkına ve Ukrayna ordusuna çok saygı duyuyorum; cesaretleri ve savaşma biçimleri için takdir ediyorum. Ama bir noktadan sonra ölçü, genelde büyüklük olur. Ve bu durumda muazzam bir büyüklükten bahsediyoruz; sayılara baktığınızda, rakamlar akıl almaz," ifadelerini kullandı.

Trump aynı zamanda ABD seçimlerini kazanamayıp göreve gelmemiş olsaydı Ukrayna'nın savaşı çoktan kaybetmiş olacağını da savundu.

"Ülke, ben buraya gelmeden çok önce toprak kaybetti. Tüm sahil şeridini kaybettiler. Ben burada 10 aydır varım. Ama 10 ay öncesine gidin ve bakın, o şeridi çoktan kaybetmişlerdi."

"Önümüzdeki birkaç ay içinde bu durum, elimizdeki tüm bilgi ve belgelerle çok net, çok gürültülü bir şekilde ortaya çıkacak."

Kendisinin kazandığı seçimlerin "hileli olduğunu iddia edenleri" ima ederek Trump, "Ama seçim hileli olmasaydı, Ukrayna’dan bugün hiç bahsetmiyor olurdunuz," sözlerini dile getirdi.

Maduro’nun 'günlerinin sayılı'

ABD’nin Karayipler’de yürüttüğü uyuşturucu operasyonlarının odağında, Kolombiya ve Meksika’ya ek olarak Venezuela çıkışlı deniz trafiği önemli yer tutuyor.

Washington, Maduro yönetimini defalarca “uyuşturucu kartellerine göz yummak” ve ülkenin limanlarını ile karasularını kokain rotalarının “güvenli hattı” haline getirmekle suçladı.

Venezuela konusunda da sert ama muğlak bir çizgi çizen Trump, Nicolas Maduro’nun “günlerinin sayılı olduğunu” söylerken, ABD’nin Venezuela topraklarını vurabileceği yönündeki açıklamalarını yineledi.

ABD’nin Venezuela topraklarını vurabileceği yönündeki sözlerini yineleyen Trump, olası bir askeri harekâtı ne teyit etti ne de yalanladı.

“Yorum yapmam, ne öyle ne böyle derim” diyen Trump, olası kara işgali için de “Bunu ne ‘olur’ ne de ‘olmaz’ diye konuşmak istemiyorum, stratejiden bahsetmem” sözleriyle net bir taahhütten kaçındı.

Caracas yönetiminin ABD’ye “milyonlarca insan gönderdiğini belirten Trump, “Maduro, bize milyonlarca insan gönderdi. Bunların çoğu, hapishanelerden salınmış suçlular; çok sayıda uyuşturucu satıcısı, uyuşturucu baronu, akıl hastanelerinde kalması gereken insanlar," ifadesini kullandı.

Uyuşturucu trafiği konusunda da Trump, soru işaretlerine rağmen Venezuela’yı başlıca kaynak olarak göstermekte ısrar etti.

ABD Sahil Güvenliği ve Güney Komutanlığı, Venezuela açıklarında seyreden sürat tekneleri ve şüpheli balıkçı botlarını uluslararası sularda takip ederek durdurmaya çalışıyor.

Caracas ise bu suçlamaları reddediyor ve ABD’nin Karayipler’deki varlığını, “egemenliğe müdahale” ve rejim değişikliğini hedefleyen baskı stratejisinin parçası olarak nitelendiriyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Trump: Erdoğan'ı aradım, Rahip Brunson'ı serbest bıraktı

Erdoğan: F35'ler konusunda Trump'ın iyi niyetli olduğunu gördük

ABD'ye ve F-35'e bağımlılığı sona erdirebilecek bir Avrupa savaş uçağı var mı?