İtalya’nın rekabet otoritesi, Ryanair’in İtalya’ya ve İtalya’dan yapılan hava taşımacılığındaki hakim konumunu, uçuşlarına bağımlı olan seyahat acentelerini bilinçli şekilde engelleyerek kötüye kullandığına hükmetti.
Rezervasyon yaparken, İtalya’nın çizme şeklindeki bu ülkesinin başlıca seyahat merkezlerinden birine (bir kez daha) gitme fikri söz konusu olduğunda, son derece ucuz bir İtalya uçuşu vaadinden daha cezbedici çok az şey vardır. Bu hatların büyük bir bölümünü Ryanair işletiyor ve havayolu, İtalya’ya gidiş-geliş yolcu trafiğinin yüzde 40’ına kadarını oluşturuyor.
Ancak İtalya Rekabet Kurumu, salı günü Ryanair’e piyasadaki hakim konumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle 255 milyon euro (yaklaşık 13 milyar TL) para cezası verdi. Kurum, havayolunun seyahat acentelerini piyasadan dışlamak amacıyla teknik engeller ve rezervasyon kısıtlamaları kullandığını belirtti.
Kurumun açıklamasında, “Kapsamlı bir soruşturmanın ardından Rekabet Kurumu, Ryanair’in web sitesi üzerinden Ryanair uçuşlarını satın alma imkânını çevrim içi ve geleneksel seyahat acenteleri için etkileyen karmaşık bir strateji uyguladığını tespit etti,” denildi.
Açıklamaya göre, bu strateji özellikle, “diğer havayolları tarafından işletilen uçuşlar ve/veya diğer turizm ve sigorta hizmetleriyle birlikte sunulduğunda, bu satın alımları engelledi, zorlaştırdı ya da ekonomik veya teknik açıdan külfetli hâle getirdi.”
Seyahat acenteleri neden önemli?
Bir hizmeti sunan tek bir şirketin piyasaya hâkim olduğu durumlarda ki bu tek başına rekabet otoritelerinin cezalandırdığı bir durum değil, ancak tüketici ile şirket arasında bir denge veya denetim mekanizmasının varlığı büyük önem taşır.
Özellikle dijital pazarlarda arama sonuçları, rezervasyon platformları, karşılaştırma araçları ve fiyat toplayıcılar, herhangi bir ticari hizmet sağlayıcıyla kurduğunuz etkileşimin temel parçalarıdır.
Bu aracıların ortadan kalkması ya da zayıflatılması hâlinde, tüketiciler daha az seçenek ve daha az karşılaştırma görür. Bunun sonucunda da piyasaya hâkim şirketlerin iyi davranması için daha az neden kalır.
Ryanair ne yaptı?
İlk olarak havayolu, özellikle seyahat acenteleri üzerinden rezervasyon yapan müşterileri hedef alan teknik engeller getirdi.
Nisan 2023’ten itibaren Ryanair, acentelerle bağlantılı rezervasyonlara yüz tanıma kontrolleri ve ek doğrulama adımları uyguladı. Buna karşılık, doğrudan Ryanair üzerinden rezervasyon yapan müşteriler büyük ölçüde bu uygulamalardan etkilenmedi.
Bu önlemler, acenteler aracılığıyla yapılan satışları daha yavaş, daha az güvenilir ve daha maliyetli hâle getirdi. Sonuç olarak tüketiciler aracıları kullanmaktan caydırıldı, seyahat acentelerinin rekabet gücü zayıflatıldı.
İkinci olarak Ryanair, seyahat acentelerinin uçuşlarına erişimini doğrudan engelledi.
Rekabet Kurumu’na göre bu durum, acentelerin Ryanair’in internet sitesinden rezervasyon yapmasının zaman zaman ya da tamamen bloke edilmesini, ödeme yöntemlerinin devre dışı bırakılmasını ve çevrim içi seyahat acenteleriyle bağlantılı hesapların toplu şekilde silinmesini içeriyordu.
Ryanair uçuşları, İtalya’ya gidiş-geliş paket turlar satan acenteler için vazgeçilmez bir girdi olduğu için, bu adımlar acentelerin normal şekilde faaliyet göstermesini fiilen imkânsız hale getirdi. Kurum, Ryanair’in artık aracı firmalarla sadece rekabet etmediği, onların pazara erişimini aktif biçimde engellediği sonucuna vardı.
Üçüncü olarak Ryanair, bu baskıyı kullanarak acenteleri kısıtlayıcı ortaklık anlaşmaları imzalamaya zorladı.
Bu anlaşmalar, acentelerin Ryanair uçuşlarını diğer havayolları, konaklama, sigorta ya da turizm hizmetleriyle paketleme kabiliyetini sınırlandırıyordu. Oysa bu tür paketleme, acentelerin temel rekabet araçlarından biri.
Uyumu zorlamak için Ryanair, rezervasyon engellerini dönemsel olarak yeniden devreye soktu ve anlaşma imzalamayan platformlara yönelik “agresif iletişim kampanyaları” yürüttü.
Bu platformlar “korsan OTA’lar” olarak damgalandı. Rekabet Kurumu’na göre bu tutum, acentelerin ticari özgürlüğünü kısıtlayarak ve tüketici seçeneklerini daraltarak rekabeti daha da bozdu.
Korsan OTA, havayolu ile resmî bir ortaklık anlaşması olmadan uçak bileti satan çevrim içi seyahat acentesi anlamına geliyor. Havayolları bu uygulamayı eleştirirken, düzenleyici kurumlar bunu çoğu zaman meşru rekabet olarak değerlendiriyor.
‘Adil olmayan piyasa koşulları’
Rekabet hukukuna göre, piyasada hâkim olmak tek başına yasa dışı değil. Yasa dışı olan, bu hâkimiyetin kötüye kullanılması. Yani piyasa gücünün rakipleri dışlamak, adil olmayan koşullar dayatmak ya da diğer aktörlerin bağlantılı pazarlarda nasıl faaliyet göstereceğini kısıtlamak için hakimiyetin kullanılması yasa dışı olarak kabul ediliyor.
Rekabet Kurumu, Ryanair’in üst pazardaki (hava taşımacılığı) hâkimiyetini kullanarak, alt pazarda (seyahat ve turizm hizmetleri) rekabeti zayıflattığı sonucuna vardı.
Havayolunun, özellikle diğer hizmetlerle birlikte sunulduğunda Ryanair uçuşlarını satmayı ekonomik ve teknik açıdan külfetli hâle getirmesi, acentelerin rekabet gücünü azalttı; tüketicilere sunulan tekliflerin çeşitliliğini ve kalitesini düşürdü ve piyasa yapısını bozdu.
İşte bu unsurların birleşimi, 255 milyon euroluk para cezasını nihai olarak haklı kıldı.
Dijital pazarlarda güç çok hızlı yoğunlaşır. Bir şirket en ucuz, en büyük, en tanınan olduğunda yani “varsayılan seçenek” hâline geldiğinde diğer herkes ona göre konumlanmak zorunda kalıyor.
Zamanla, o şirketin ürününe erişim vazgeçilmez olabiliyor.
Bu noktadan sonra, hâkim şirketin kimin satış yapabileceği, nasıl satış yapabileceği ya da hangi kombinasyonlara izin verileceği yönündeki kararları özel bir tercih olmaktan çıkıyor, tüm piyasayı şekillendirmeye başlıyor
Rekabet otoriteleri tam da bu aşamada devreye giriyor. Bu kurumlar, henüz dramatik bir şey yaşandığı için değil, sadece yapısal kilitlenmenin erken işaretlerini gördükleri için müdahale ediyorlar.
Bu sistemde sürtünme, karşılaştırma ve seçenek yaratabilen tek aktörler aracı kurumlar oluyor. Onlar ortadan kaldırıldığında, piyasa rekabetçi olmaktan çıkıyor.