Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

İnceleme: 'Drakula' oyununda iyilik, kötülük ve ölümsüzlük temaları yeniden ele alınıyor

"Drakula," solda Okan Bayülgen ve Hayko Cepkin.
"Drakula," solda Okan Bayülgen ve Hayko Cepkin. ©  BKM
© BKM
By Buse Keskin
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

'Canavarlarla savaşan kişi, bu süreçte canavara dönüşmemeye dikkat etmelidir. Ve bir uçuruma uzun süre bakarsan, uçurum da sana geri bakar.'

REKLAM

Okan Bayülgen’in, İrlandalı ünlü yazar Bram Stoker'ın klasik eseri "Drakula"dan ilhamla yeniden yazdığı ve yönetmenliğini de üstlendiği "Drakula," iyilik ve kötülük kavramlarını sorgulayan bir deneyim sunuyor. Oyun, seyircileri, bu kavramları yeniden ele almaya ve üzerine derin derin düşünmeye sevk ediyor.

Bir tren yolculuğuyla başlayan oyunda seyircilerin oturduğu koltuklar, adeta trenin bir parçası gibi işlev görüyor. Seyirciler, oyuncuların arasına katıldığı ve onların hikayelerine dahil oldukları bir ortamda, hikayeyle daha aktif bir ilişki kuruyor.

Tren, 1973 yılının son gününde, Drakula’nın (Okan Bayülgen) şatosuna doğru ilerliyor. İçeride, ünlü vampir avcısı Van Helsing (Hayko Cepkin), Bram Stoker’ın orijinal romanındaki karakterler Mina (Gizem Erdem), Jonathan (Devrim Özder Akın) ve Lucy (Cüneyt Üstün) ölü olduğu sanılan Drakula’yı görme amacıyla bu yolculuğa katılıyor.

Okan Bayülgen’in yazıp sahneye koyduğu bu oyunda karakterler, artık vampirleşmiş durumdalar. Van Helsing, öldüğü sanılan Drakula’yı, ünlü ressam Michelangelo Merisi de Caravaggio’nun ölümü hakkında sorgulamak üzere şatoya gelmiştir. Her ne kadar Van Helsing başrol gibi gözükse de, oyun neredeyse sekiz başrol karakteriyle, dinamik bir yapı sunuyor ve seyirciyi farklı hikayelerle meşgul ediyor.

Bayülgen, felsefi temeller üzerine inşa ettiği ilk oyun olan Drakula'da da, daha önce Richard oyunuyla olduğu gibi, seyirciyi bir bulmacaya sürüklüyor. Tarihsel figürlerin yer aldığı bu eserde, her şey felsefi bir bakış açısıyla ele alınıyor. Richard oyununda, Richard’ın kulede boğarak öldürdüğü düşünülen iki çocuğun kinetik heykelinin benzeri, Drakula şatosunun kapısında ve etrafında hareket eden iskeletler olarak yeniden canlanıyor.

Oyunun prodüksiyonu ise her açıdan güçlü ve etkileyici. 70'lerin ikonik şarkılarının canlı çaldığı orkestrada, Ahmet Güvenç, Uraz Kıvaner, Ayhan Öztoplu, Sertan Küley ve Murat Tükenmez gibi değerli isimler yer alıyor. Aynı zamanda, Drakula'nın geçmişini anlatan sahnelerdeki sol ekranlardaki canlandırma perdeleri, prodüksiyonun zenginliğini arttırıyor.

Şatodaki zombi "otomatlar," oyunun sembolik öğelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bayülgen, bu karakterlerle, günlük yaşantının otomasyonlaşmasına dikkat çekiyor. Bu otomatlar, düşünme yetisi olmayan ve "aptal" sayılabilecek karakterler olarak sahnede yer alıyor. Berkay Kuşkonmaz, Burcu Uçatenik, Dilara Suer, Elif Aleyna Özdem, Uğurcan Uğurluer ve Yıldız Gökmen, bu rolü ihtişamla canlandırarak, izleyiciyi düşünmeye sevk ediyorlar. Aynı zamanda bu otomatlar, her bireyin tektipleşmesi ve çoğalması üzerinden, Aldous Huxley’nin "Cesur Yeni Dünya"sına göndermeler yaparak, seyircileri "otomasyonlaşma" süreci hakkında sorgulamaya itiyor.

İyilik ve kötülük, ölümsüzlük ve fanilik temaları, oyunda sıkça işlenen unsurlar arasında yer alıyor. Artemisca Gentlienchi’den Johann Sebastian Bach’a, Emily Gerard'dan Otmar Von Verschuer'e kadar birçok tarihi figürle zenginleşen Drakula, asıl canavarın kim olduğunu sorgulamanızı sağlıyor.

Van Helsing, Hollywood’daki amansız vampir avcısı karakterinden farklı olarak, dinî inançları ve bilimsel aklı arasındaki çatışmayı yansıtan bir figür olarak karşımıza çıkıyor. O, ölümsüzlüğü arayan bir ölümlü ve ölümü arayan bir ölümsüz olarak Drakula ile karşı karşıya geliyor. Caravaggio’nun ölümüne dair sorgulamalarla, izleyiciye asıl canavarın kim olduğu sorusunu yöneltiyor. Adalet peşinde olan bir Van Helsing ile, dünyadaki "saçmalıklardan" bıkmış Drakula arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Seyirci, bu iki karakterin mutsuzlukları arasında hangisine hak verilmesi gerektiğini sorguluyor.

"Drakula" oyunu, yalnızca tarihî bir öykü anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda felsefi bir yolculuğa davet ediyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Jay-Z 'şantaj girişimi' olarak nitelendirdiği tecavüz suçlamalarının sahibini kimliğini açıklamaya çağırdı

İstanbul'un Bulgur Palas’ında insan hakları odaklı Magnum fotoğraf sergisi açıldı

Nobel Barış Ödülü sahibi Nihon Hidankyo nükleer silahsızlanma çağrısında bulundu