İsrail'in Gazze'nin kuzeyindeki evine düzenlediği hava saldırısında on aile üyesiyle birlikte hayatını kaybeden Filistinli foto muhabiri Fatima Hassona, önümüzdeki ay Cannes film festivalinde gösterilecek bir belgeselin ana karakteriydi.
REKLAM
Önümüzdeki ay Cannes Film Festivali'nde gösterilmek üzere seçilen bir belgeselde rol alan Filistinli foto muhabiri Fatima Hassona'nın İsrail tarafından Gazze'nin kuzeyindeki evine düzenlenen hava saldırısında hayatını kaybettiği bildirildi.
Gazze'deki Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden mezun olan Fatima sadece bir fotoğrafçı değil, her geçen gün daha da sertleşen bir gerçekliğin görsel tanığıydı.
Öldürülmeden saatler önce evinin balkonundan gün batımının bir fotoğrafını paylaşarak “Bu uzun zamandır ilk gün batımı,” diye yazmıştı.
Daha önceki bir paylaşımında ise şu ifadeleri kullanmıştı:
"Kaçınılmaz ölüme gelince, eğer ölürsem, gürültülü bir ölüm istiyorum, bir son dakika haberinde ya da bir grupla bir numarada olmak istemiyorum, dünya tarafından duyulan bir ölüm, sonsuza dek sürecek bir iz ve ne zamanın ne de mekanın gömebileceği ölümsüz görüntüler istiyorum."
Bitmemiş bir film hayali
Öldürülmesinden bir gün önce, Dağıtım için Bağımsız Filmler Derneği (ACID), sürgündeki İranlı film yapımcısı Sepideh Farsi'nin Ruhunu Avucuna Koy ve Yürü adlı belgeselinin yaklaşan Cannes Film Festivali'ne seçildiğini duyurdu.
Filmin ana karakteri olan Fatima için bu belgeselin seçilmesi kariyerinde bir dönüm noktası ve vizyonunu dünyayla paylaşması için bir fırsat olabilirdi.
İranlı film yapımcısı Sepideh Farsi Le Monde'a verdiği bir röportajda Fatima'yı dokunaklı sözlerle tanımlayan ve onun "bir güneş olduğunu" söyledi.
Sepideh Farsi, "Gazze'deki savaşı takip ediyor, zaman zaman fotoğraf ve videolar göndererek medya kuruluşlarıyla işbirliği yapıyordu. Her gün bana fotoğraflar, yazılı mesajlar ve ses klipleri gönderiyordu. Her sabah uyandığımda onun hâlâ hayatta olup olmadığını merak ediyordum," dedi.
Gazze'deki gazeteciler risk altında
İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının başlamasından bu yana Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) en az 157 gazeteci ve medya çalışanının öldürüldüğünü tahmin ederken, diğer raporlar gerçek sayının 200'ü aşabileceğini öne sürüyor.
Fatima'nın yasını paylaşan IFJ, gazetecilerin hedef alınmaya devam edilmesini kınayarak İsrail'in cezasız kalmasına son verilmesi gerektiğini vurguladı.
"Bu katliam durmalı" diyen IFJ, gazetecilerin öldürülmesine ilişkin derhal ve bağımsız bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu.
IFJ Genel Sekreteri Anthony Belanger, "Çatışma bölgelerindeki gazetecilere sivil muamelesi yapılmalı ve işlerini herhangi bir müdahale olmaksızın yapmalarına izin verilmelidir. Gazze'de olup bitenlere yönelik yaygın bir küresel ilgi var, ancak gerçeği ancak gazetecilerin erişimine izin verilirse görebiliriz," dedi.
Sınır Tanımayan Doktorlar da bir açıklama yaparak, "Gazze Filistinliler ve onlara yardım edenler için bir toplu mezar haline geldi," dedi.
Örgütün acil durum koordinatörü Amand Pazerol şunları ekledi: "Tüm Gazze nüfusunun yıkımına ve zorla yerinden edilmesine gerçek zamanlı olarak tanık oluyoruz."
Fatima Hassouna sadece bir gazeteci değil, insani bir ses ve her gün ölen ve yeniden doğan bir şehrin tarihinde unutulmaz bir imgeydi; izi ise son ana kadar belgelemekten vazgeçmediği bir gerçekliğe tanıklık etmeye devam ediyor.