Gürcistan Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen şarap tadım etkinliğinde, binlerce yıllık şarap yapım geleneği ve 'supra' kültürünü yansıtan özgün Gürcü şarapları ile yemekleri, tarih ve ritüellerle iç içe sunuldu.
İstanbul’daki Gürcistan Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde düzenlenen 18 Haziran'daki şarap tadım etkinliğinde, Gürcistan’ın köklü şarap üreticisinden tedarik edilen şaraplarla Gürcü şaraplarının tarihsel ve kültürel mirasına dikkat çekildi.
Gürcistan, arkeolojik bulgulara göre dünyanın bilinen en eski şarap üretim merkezlerinden biri. Şarap üretiminin bu topraklarda yaklaşık 8 bin yıl öncesine, MÖ 6000’lere kadar uzandığı kabul edilir. Bu nedenle Gürcistan, "şarabın beşiği" olarak anılır.
Ülkede 500’ü aşkın yerli üzüm çeşidi yetiştirilmektedir. Bu çeşitlilik, Gürcistan’ı üzüm genetik mirası açısından dünya çapında eşsiz kılar. En bilinen yerli üzümlerden biri olan Saperavi, koyu renkli ve güçlü yapılı kırmızı şaraplara olanak tanırken, Rkatsiteli beyaz şaraplarda yaygın olarak kullanılır.
Gürcü şaraplarını ayırt edici kılan en önemli unsurlardan biri de geleneksel qvevri yöntemidir. Toprak küplerde yapılan bu fermentasyon ve olgunlaştırma tekniği, Gürcü şarapçılığının binlerce yıllık hafızasını taşır. Bu yöntem 2013 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak tescillenmiştir.
Gürcistan’da şarap, yalnızca bir içki değil, aynı zamanda toplumsal ilişkilerin, dinsel geleneklerin ve sözlü kültürün de parçasıdır. 'Supra' adı verilen geleneksel Gürcü sofralarında şarap, konuşma sanatı ve kolektif hafızayla iç içe geçer. Bu yönüyle Gürcü şarapları, sadece tarımsal bir ürün değil; bir kültürel taşıyıcı, bir ritüel öğesi ve bir kimlik ifadesi olarak da önem taşır.
Etkinliğin şarap seçkisinde yer alan ürünler, Gürcistan’ın farklı bölgelerine ve üretim tekniklerine işaret ediyordu. Örneğin, Tsinandali beyaz şarabı, Rkatsiteli ve Mtsvane üzümlerinden yapılırken, geleneksel toprak küp fermentasyonu olan Kisi Qvevri ve Saperavi Qvevri gibi amber ve kırmızı şaraplar da sunulanlar arasındaydı.
Etkinlikte sunulan geleneksel Gürcü yemekleri, Gürcü kültürünün zenginliğini ve derin tarihini yansıtan bir diğer önemli unsur. Cevizli patlıcan ruloları (Nigvzis Badrijani), haçapuri (Khachapuri Megruli), ceviz soslu tavuk, et dolgulu Gürcü mantısı (Khinkali) ve nar soslu dana eti (Khalia) gibi yemekler, ve ballı kek tatlısı (Taplis Namtshkvari) yalnızca lezzetleriyle değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel yaşamda taşıdıkları anlamlarla da dikkat çekiyor.